Elma Yetiştiriciliği
Kültür elması (Malus communis Lam.) yetiştiriciliği ülkemiz genelinde yapılmaktadır, fakat en uygun kültür merkezleri yabanisinin yayılma alanlarına paralel olarak Kuzey Anadolu’da bulunmaktadır. Kuzey Anadolu, Karadeniz Kıyı Bölgesi ile İç Anadolu ve Doğu Anadolu yaylaları arasında ki geçit bölgeleri ve son yıllarda Güneyde Göller Bölgesi elmanın önemli yetiştiricilik alanlarını oluşturmaktadır.
Dünyada elma üretiminde Türkiye; Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’dan sonra dördüncü sırayı almaktadır. Türkiye’de 1988 yılında toplam elma ağacı sayısı 39 780 000 adet ve üretim 1 950 000 ton iken; 1998 yılında ağaç sayısı 38.000.000 adet ve üretim 2 450 000 ton’ a ulaşmıştır. Ayrıca ortalama ağaç verimi 1988 yılında 62.5 Kg iken 1998 yılında 64.5 Kg ‘a yükselmiştir.
2. ELMANIN EKOLOJİK İSTEKLERİ
2.1. İklim İstekleri
Elma ılıman, özellikle soğuk ılıman iklim meyvesidir. Genellikle dünyada 30°-50° enlemlerde yetişmektedir. Türkiye’de Ege Bölgesi’nde 500 metre . Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sıcak ve kurak yerlerindeki 800 metreden daha yukarı yerlerde yetişmektedir. Yüksek ışık yoğunluğu elmada çok iyi renk oluşumunu sağlar. Elma ağacı düşük sıcaklıkların olduğu sert kışlara dayanıklıdır. Kış dinlenmesi sırasında odun kısımları -35°C ile –40°C’ a, açmış çiçekler –2.2°C ile –2.3°C ve küçük meyveler ise –1.1°C ile –2.2°C’a dayanırlar
Elma kış dinlenmesine en fazla ihtiyaç duyan meyve türüdür. Yapılan denemelerde elmaların soğuklama ihtiyacını karşılayabilmesi için + 7.2°C’nin altında çeşitlere bağlı olarak 2322-3648 saat kalması gerekir. 0°C!nin altında ise 1081-2094 saat soğuklamaya ihtiyacı vardır. Yetersiz soğuklama sonucu çiçeklerin bir kısmı ölür, geriye kalan çiçeklerin açılması da normale göre hem daha geç, hem de düzensiz olur. Böylece geç açan çiçekler döllenme yetersizliği nedeni ile dökülür. Soğuklamasını giderememiş elma ağaçlarında yaprak gözleri sürmez ve ağaç çıplak kalır. Elma yüksek yaz sıcağından da hoşlanmaz. Sıcaklık 40°C’nin üzerine çıktığı zaman büyüme durur, daha yüksek sıcaklıklarda ise zararlanma görülmeye başlar.
2.2. Toprak İstekleri
Elma genellikle bir çok toprak tiplerinde başarılı sonuç verir. Bahçe kurulacak yerin alt toprak yapısı önemlidir. Alt toprak, bitki kökleri hiçbir zaman su içinde kalmayacak ve köklerin yayılmasını kolaylaştıracak şekilde drene edilmelidir. Sert ve suyu tutan alt toprak gelişmeye engel olur, ağacın büyümesini ve ömrünü olumsuz yönde etkiler. En iyisi alt toprağın çakıllı-tınlı olmasıdır. Toprak derinliğinin 2 metre veya daha fazla olması istenir. Elma yetiştiriciliği için en iyi topraklar optimal olarak 6.0-6.5 pH ve içerisinde normal kireci ve yeteri kadar humus ve nemi bulunan tınlı, tınlı-kumlu veya kumlu-tınlı geçirgen topraklardır.
3. ELMA ANAÇLARI
3.1. Tohum anaçları (Generatif anaçlar)
Bu anaçlar tohumla üretilir. Yabani elmaların tohumundan elde edilen bitkilere “çöğür”, kültür çeşitlerinin tohumdan elde edilenlere ise “yoz”denir.
Elma anacı olarak her ikisi de kullanılır. Her iki anacın üzerlerine aşılı çeşitlerin meyveye yatma zamanları, ağaçların ömürleri, meyve kalitesi üzerine etkileri açısından aralarında önemli bir fark yoktur. Yani çöğürlerle yozlar birbirlerine benzerler. Her iki anaçta kuvvetli gelişirler, bunlara aşılı çeşitler geç meyveye yatarlar, ağaçlar uzun ömürlü olur ve bol ürün verirler.
Elma tohum anaçları (Malus sylvestris Mill) ülkemiz elma yetiştiriciliğinde geleneksel olarak kullanılan bir anaçtır. Yabani olarak yetişen elma tohumlarından elde edilir. Bu anaç üzerine Starking Delicious, Golden Delicious, Granny Smith gibi kuvvetli gelişen çeşitler aşılandıkları zaman 5.5- 6.0 m.’ye kadar boy yapan kuvvetli ağaçlar oluştururlar ve “standart” gelişen ağaçlar olarak tanımlanırlar.
Böyle ağaçların verime yatmaları 5-6 yıl alır, 12-15 yaşında tam verime geçerler ve 25-30 yaşlardan sonra ekonomik anlamda verimden düşmeye başlarlar. Bu ağaçlardan, 1 dekar bahçeye toprağın verimliliğine göre 15-25 adet ağaç gerekir. Bu ağaçlarda budama, ilaçlama, meyve seyreltmesi gibi kültürel uygulamalarla hasat işleri çok güçleşmektedir.
Yabani tohum anaçları (çöğür) üzerine Starkrimson Delicious, Starkspur Golden Delicious gibi yarı bodur gelişen (spur tipi) çeşitlerde aşılanabilir. Hatta yarı bodur elma çeşitleri en başarılı sonucu tohum anaçları üzerine aşılandıkları zaman vermektedirler. Bu durumda, çeşitten dolayı %30-35’e varan bir bodurlaşma etkisi elde edilmektedir.
Elde edilen tohumlar yetiştirme şartlarının elverişli olduğu bölgelerde (Ege bölgesi gibi) sonbaharda genelde direkt aşı parsellerine ekilir ve takip eden yaz periyodunda gelişen çöğürler aşılanırlar. Şartların elverişli olmadığı yerlerde tohum tavasına ekilen tohumlardan bir yıl sonra elde edilen çöğürler aynı yıl sonbaharda aşı parsellerine şaşırtılırlar. Şaşırtmayı takip eden yaz periyodunda da çöğürler aşılanırlar.
Elma çöğürleri ya ilkbaharda sürgün göz aşısı yada yaz sonunda durgun göz aşısı ile aşılanırlar. Yurdumuzdaki fidanlıklarda (Meyvecilik Üretme İstasyonlarında) genellikle durgun T (Kalkan) göz aşısı tatbik edilir ve tatbik zamanı da Temmuz ayının ilk haftasında başlar, anaç ve kalem kabuk verene kadar devam eder.
3.2. Klon Anaçları (Vegetatif Anaçlar)
Memleketimizde son yıllarda budama, ilaçlama, seyreltme, hasat ve diğer bahçe işlerinde kullanılan işçi ücretlerinin yüksek olması, yetiştiricileri modern meyveciliğin gereklerine uymaya zorlamaktadır.
Modern meyvecilikte, sadece aşılanacak çeşidin (kalemin) değil, anacın da standart vasıfta olması arzu edilir. Bu gün vegetatif yollarla elde edilen klon anaçları modern meyvecilikte arzulanan anaç-kalem (çeşit) standardizasyonunu sağlamış yani bir örnek bahçe kurma imkan dahiline girmiştir. Vegetatif olarak üretilen elma klon anaçları çok bodurdan çok kuvvetliye kadar değişmektedir. Bunlar 1912 yılında İngiltere’de East Malling Araştırma İstasyonu’nda toplanan anaçlardan seçilmiştir. Daha sonra 1928 yılında pamuklu bite dayanıklı MM (Malling Merton) serisi, en son olarak ta Long Aston Araştırma İstasyonu ile ortaklaşa virüsten ari olan EMLA serisi geliştirilmiştir.
Elma klon anaçları “Stool Bed Layering” adı verilen ve Türkiye’de ilk defa 1986 yılında Tokat Meyvecilik Üretme İstasyonu Müdürlüğü’nde tesis edilen bir daldırma sistemi ile kolaylıkla çoğaltılmaktadır.
Söz konusu klon anaçları gelişme kuvvetlerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır;
Çok Bodur M 8, M 9, M 27
Bodur M 26
Yarı Bodur M 7, MM 106
Kuvvetli M 2, MM 104, MM 111
Çok Kuvvetli M 16, M 25, MM 109, yerel ve geleneksel tohum (Çöğür) anaçları
Bu anaçlardan bugün meyvecilikte en çok kullanılanları M 9, MM 106 ve MM 111’ dir.
Şimdi kısaca bu anaçları tanıyalım;
M 9 : Çok bodur anaçlar içerisinde bu gün dünyada en çok kullanılanı M 9 anacıdır. Verimli topraklarda daha iyi gelişirler. Dikimden itibaren ömrü boyunca desteğe ihtiyaç gösterirler. Dikim hemen ertesi yılı meyve vermeye başlar ve en iyi şartlarda bile boyu 270 cm’yi geçmez. Çöğürlerin % 20-40’ı kadar gelişirler.
M 9 boğaz çürüklüğüne (Phytophytora spp) dayanıklı fakat ateş yanıklığı (erwina amylovora) ve pamuklu bite (Eriosoma Lanigerum) hassastır.
M 9 anacı “Stool Bed Layering” veya tepe daldırması ile çoğaltılır.
M 9 anacına aşılı çeşitler “ince iğ şekli” (Slender Spindle) terbiye sistemine göre şekillendirilir ve budanırlar.
M 9 anacına aşılı çeşitlerle kurulan bahçelerde uygulanacak dikim aralıkları toprak verimliliğine göre (1,5 m x 3,5 m) veya (2,0 m x 3,5 m) olmalıdır.
M 9 anacı üzerine kesinlikle Starkrimson Delicious veya Starkspur Golden Delicious gibi yarı bodur gelişen çeşitler aşılanmamalı, Starking Delicious, Golden Delicious ve Granny Smith gibi kuvvetli gelişen (standart) çeşitlerin aşılanmasıyla elde edilen fidanlarla bahçe tesis edilmelidir.
M 9 anacı aşılı çeşitlerin ekonomik ömürleri 15-20 yıldır. Verimli topraklarda ağaç başına 60-70 kg’ a kadar meyve verirler ki; bu da dekardan ortalama 7 ton ürün demektir. Dekara düşen ağaç sayısı olarak en az 80-100 adet, verimli topraklarda ise 140-150 ağaç hesaplanmalıdır.
MM 106 : Bugün dünyada ve yurdumuzda en çok tercih edilen bu anaç pamuklu bite (Eriosoma Lanigerum) dayanıklı, ancak kök boğazı çürüklüğüne (Phytophytora spp) hassastır. MM 106 anacı hem yarı bodur (Spur tipi) anaçlar hem de özellikle kuvvetli gelişen çeşitler için uygun bir anaçtır.
MM 106 üzerine yarı bodur çeşitler aşılandığında ilk 3 yıl meyve alınmayıp çiçeklerin koparılması gerekir.
MM 106 anacı kuvvetli gelişen tohum anaçlarının (çöğürlerin) % 50-60’ı kadar gelişir. Üzerine yarı bodur gelişen çeşitler aşılandığında ise ağaçlar hemen hemen M 9 üzerine aşılı kuvvetli gelişen çeşitler gibi küçük kalır. Bu bakımdan verilecek dikim aralıkları, üzerine aşılanan çeşide göre değişir. Kuvvetli gelişen çeşitler aşılandığında, toprağın kuvvetine göre (5 m x 3m) veya (6m x 3m), yarı bodur gelişen çeşitler aşılandığında ise (2,5m x 4.0m) veya (3 m x 4m) dikim aralıkları verilmesi uygundur.
Üzerine kuvvetli gelişen çeşitler aşılandığında değişik doruk dallı (modifiye lider), yarı bodur çeşitler aşılandığında ise çam şekli (bir lider ve çok sayıda yan dallı) terbiye sistemi tavsiye edilmektedir.
“Stool Bed Layering” ve “tepe daldırması” ile gayet kolay çoğaltılan bu anaç adi odun çeliği ile de % 70’in üzerinde köklendirilebilmektedir.
MM 111 : Bugün en rağbet gören ve tavsiye edilen bu anaç kuvvetli ve dik gelişir. MM 111 üzerine aşılı çeşitler yarı kuvvetli ağaçlar meydana getirirler ve kuvvetli büyüyen tohum anaçlarının (çöğürlerin) % 75-80’i kadar gelişirler. Gerek Starking Delicious, Golden Delicious ve Granny Smith gibi kuvvetli gelişen ve gerekse Starkrimson Delicious, Starkspur Golden Delicious ve Spur Granny Smith gibi yarıbodur gelişen çeşitlerle iyi performans gösterirler. Kuvvetli gelişen çeşitler aşılandığında verilecek dikim aralıkları (3.5m x 6.0m), spur çeşitler aşılandığında ise toprağın verimliliğine göre (3.0m x 4.5m) veya (3m x 5m) olmalıdır.
4. ELMANIN DÖLLENME BİYOLOJİSİ
Tek bir çeşit ile kurulmuş elma bahçelerinde bol çiçek görülmesine rağmen, meyve tutumunda ki yetersizliğin en büyük nedeni döllenme sorunudur. Elma çeşitleri genel olarak kendine kısırdırlar. Yani, kendi çiçek tozları ile döllenemezler. Mutlaka başka bir dölleyici çeşidin çiçek tozlarına ihtiyaçları vardır. Bu nedenle bahçe kurulurken iyi bir çeşit karışımı tertiplenmelidir. Çeşit karışımı yaparken, tercih edilen ana çeşidin dölleyici çeşidini (veya çeşitlerini) bilmek gerekir. Dölleyici çeşit tablosu aşağıda verilmiştir.
4.1. Döllenme Probleminin Çözümünde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Elma bahçesi, tozlanma döllenme bakımından en elverişli bir plana göre kurulmalıdır. Dölleyici çeşidin esas çeşide oranı % 10-15 olmalıdır. Bu orana göre, dikimde her yüz fidandan 10-15 adedi dölleyici çeşitten, 85-90 adedi ise esas çeşitten oluşmalıdır. Dölleyici çeşitler ana çeşitten 12-15 metreden daha uzakta olmamalıdır.
- Seçilecek çeşitler arasında periyodiste bakımından bir uyuşmazlık olmamalıdır. Periyodiste, ağaçların bir yıl meyve verip, müteakip yıl dinlenmeleri demektir. Dölleyici olarak seçtiğimiz çeşit böyle bir karakterde ise bu çeşidin dinlenme yılında döllenme olmaz. Mesela Amasya Elması mutlak peryodiste gösteren bir çeşittir. Red Delicious ve Golden Delicious ise bir yıl çok, bir yıl orta derecede meyve verirler. Jonathan ve Rome Beauty çeşitleri ise her yıl düzenli meyve verme karakterindedirler.
- Seçilecek çeşitler arasında çiçek açma tarihlerinde önemli bir farklılık olmamalıdır. Yukarıda ki çeşitler içerisnde, Red Delicious, Golden Delicious ve Jonathan aynı tarihlerde çiçek açmasına mukabil, Rome Beauty bu üç çeşitten daha sonra çiçek açar. Bu nedenle Rome Beauty çeşidi bu üç çeşit için uygun dölleyici olamaz.
- Elmalarda ki yabancı döllenmeyi % 90 arılar yapar. Genç elma bahçeleri için gerekli arı miktarı her dört dekar için bir kovan veya her 30-40 dekar için 15 000 – 20 000 arıdır. Tam verime geçmiş ağaçlar için bu miktar 3-4 katına çıkarılmalıdır. Çiçek zamanı arı çalışması ve tozlanmanın sağlanabilmesi için bahçeler ilaçlanmamalıdır.
Çizelge 1.Bazı elma çeşitlerinin dölleyicileri
Ana Çeşitler | Dölleyici Çeşitler | Ana Çeşitler | Dölleyici Çeşitler |
Golden Delicious | Red Delicious Jonathan Starkrimson Delicious Starking Delicious Winesap | Granny Smith | Golden Delicious Red Delicious |
Starking Delicious | Golden Delicious Jonathan | Black Stayman Improved 201 | Golden Delicious Starking Delicious Jonathan Rome Beauty |
Starkrimson Delicious | Starkspur Golden Delicious Golden Delicious Stark Earlyeast | Amasya | Starking Delicious Golden Delicious Granny Smith Beacon |
Starkspur Golden Delicious | Starkrimson Delicious Starking Delicious Jonathan | Stark Earlyeast | Golden Delicious Jonathan Mc. Intosh Delicious |
Jonathan | Golden Delicious Grimes Golden Mc. Intosh Cox Orange Pippin Reinne des Renette | Mc. Intosh | Cortland Delicious Jonathan |
Staymared | Golden Delicious Rome Beauty Imparature Delicious | Sarı İngiliz (hüryemez) | Starking Delicious Golden Delicious Jonathan |
Mutsu | Red Delicious Starking Delicious Granny Smith Beacon | Red Delicious | Golden Delicious Jonathan Mc. Intosh Rome Beauty |
Beacon | Granny Smith Black Stayman Improved 201 | Stayman Winesap | Golden Delicious Jonathan Starking Delicious Mc. Intosh |
5. ELMA ÇEŞİTLERİ
Bugün dünyadaki elma çeşitlerinin sayısı 6 500’ü aşmakta olup, Türkiye’de ise bu sayı 460’ı bulmaktadır. Bunlar arasında kalite, verim yönünden yüksek ve ticari anlamda yetiştiriciliği yapılanların sayısı çok azdır.
Elma çeşitleri yetiştircilik alanlarında yüzyılların doğal seleksiyonu, tesadüf çöğürlerin ve kendiliğinden olan mutasyonlarla meydana gelmişlerdir. Bugünkü modern elma yetiştiriciliğinde ise, melezleme ıslahı yolu ile kalite ve verim yönünden çok üstün çeşitler elde edilmiştir.
Meyvecilikte kullanılan gerek anaç ve gerekse çeşidin gelişme kuvveti azaldıkça bir başka deyişle ağaç bodurlaştıkça yoğun (sık dikim) meyveciliğe doğru adım atılmış olur. Yoğun meyvecilikte is birim alanda daha fazla sayıda ağaç kullanıldığı için daha yüksek verim elde edilir. Bodur ağaçlardan kurulmuş meyve bahçelerinden erken yaşta ürün alınır. İş gücü ve yapılan masraflar azalır, kültür ve bakım uygulamaları kolaylaşır ve daha kaliteli meyve üretimi mümkün olur. Bodur elma ağaçları ise ya zayıf anaçlar kullanarak yada yarı bodur gelişen “spur” tipi çeşitler kullanmak sureti ile elde edilebilmektedir. Türkiye’de Starking Delicious ve Golden Delicious’un spur mutantları olan Starkrimson Delicious ve Starkspur Golden Delicious geniş ölçüde yetiştirilmektedir.
Spur tipi elmalar, gelişme özelliklerinden dolayı bakım işlerini kolaylaştırmaktadır. Özellikle zayıf gelişmeleri ve erken meyveye yatmaları nedeni ile yetiştiriciler tarafından çok ilgi görmektedir. Bunlar erken yaşta ve hemen dikimin ertesi yılı bile meyve verdiklerinden, kuruluş masrafları daha kısa zamanda karşılanmaktadır.
Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nde yapılan bir seri çalışmada dünyanın bilinen önemli bazı elma çeşitleri ile ülkemizde yetiştiriciliği yapılan elma çeşitleri denenmiş ve bunlardan en iyi sonuç verenler ümit var olarak seçilmişlerdir. Bunların üretim kuruluşlarında damızlıkları kurulmuş olup, ülke çapında yetiştiricilere dağıtımı yapılmıştır.
5.1. Spur (Yarı bodur) Elma Çeşitleri :
Yarı bodur çeşitlerin gelişmeleri ve yetiştirilmeleri diğerlerinden farklılık göstermektedir. Bu farklı özellikleri şöylece sıralayabiliriz;
Bu çeşitler;
1- Starking Delicious ve Golden Delicious’a göre daha küçük hacimli (2/3 ü kadar), daha dik ve toplu bir ağaç yapmaktadırlar.
2- Dalların en ucundaki tomurcuk ile onun hemen altındaki tomurcuk odun dalı yapar, diğer tomurcuklar meyve dalı şeklinde gelişir. Bu yüzden Spur çeşitler fazla dallanmazlar.
3- Boğum araları daha kısadır, bir başka ifadeyle Spur tipi elmalarda diğer standart tiplere göre aynı uzunluktaki bir dalda daha fazla boğum ve dolayısıyla daha fazla yaprak vardır.
4- Tepe tomurcuklarının gelişmesi daha zayıftır.
5- Yan dallar Lider dala göre daha kuvvetli gelişme eğilimindedir.
6- Odunları daha serttir.
7- Yapraklar daha yeşil ve daha kalın dokuludur.
8- Meyve tutum yüzdesi daha yüksektir. Meyvenin dalcığa bağlanması daha kuvvetlidir ve sonuçta da meyve dökümü daha azdır.
9- Ağacın gelişmesinde çiçek tomurcuklarının teşekkülü daha erkendir ve çiçek tomurcuklarının miktarı daha fazladır.
10- Ağaçlar daha erken yaşlarda meyveye yatar.
11- Meyveleri daha iri ve daha muntazamdır.
12- Olgulaşma zamanları 8-15 gün kadar geçtir.
Tohum anaçları (çöğürler) ve MM111 gibi kuvvetli anaçlar yanında MM106 gibi yarı bodur klon anaçlarına aşılanabilen spur çeşitler asla M9 gibi çok bodur anaçlara aşılanmamalıdır.
Spur çeşitler kuvvetli anaçlar üzerine aşılandıkları zaman verilecek en ekonomik dikim mesafesi ağaç başına hiçbir zaman 15-20 m²’ den fazla saha düşmeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Yani dikim mesafesi 5x3 m., 5x4 m veya 6x3 m olmalıdır.
Spur çeşitler MM106 gibi yarı bodur klon anaçlarına aşılandıkları zaman 2.5x4 m veya 3x4 m dikim aralıkları verilmesi uygundur.
Dünya elmacılığında önemli bir yer tutan ve Yurdumuzda da hızlı bir şekilde yayılan bu spur elma çeşitlerinin özelliklerini kısaca görelim;
STARKRİMSON DELİCİOUS
Orjini :ABD orjinli olup, Starking Delicious’un bir tomurcuk mutasyonu olarak 1952’de bulunmuştur.
Sinonimi : Bisbee Delicious
Ağaç Özellikleri : Ağacı orta kuvvette olup, yarı dik-dik gelişir, çok verimlidir.
Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, sıvama koyu kırmızı morumsu renkte, düzgün şekilli, çok iyi kalitelidir.
Hasat Olumu : Eylül ortasında toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Stark Spur Golden Delicious, Stark Earlyeast
Düşünceler : Bir ana ve çok sayıda yan dalı olan, noel çamına benzeyen bir terbiye şekli ister. Dikim aralığı tohum anacı kullanıldığında toprağın kuvvetine göre 5x3 m, 6x3 m veya en çok 5x4 m olabilir. Verimli toprak, kuvvetli anaç, dikkatli meyve seyreltmesi, daha çok gübre ve su, kuvvetli budama ister. Meyveler soğuk depoda Nisan ayına kadar saklanabilir. Elma yetiştirilen bütün bölgelere tavsiye edilir.
STARKSPUR GOLDEN DELİCİOUS
Orjini : ABD orjinli olup, Golden Delicious’un bir tomurcuk mutasyonu olarak 1959’da bulunmuştur.
Sinonimi : Golden Auvil Spur, Super Golden
Ağaç Özellikleri : Ağacı yarı bodur, dik, biraz açık gelişir ve çok verimlidir.
Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, altın sarısı renkte düzgün şekilli, çok iyi kalitelidir.
Hasat Olumu : Eylül’ün ikinci haftasında toplanır.
Tozlayıcıları : Starkrimson Delicious, Starking Delicious, Jonathan.
Düşünceler : Bir ana ve çok sayıda yan dalı olan, noel çamına benzeyen bir terbiye şekli ister. Dikim aralığı tohum anacı kullanıldığında toprağın kuvvetine göre 5x3 m, 6x3 m veya en çok 5x4 m olabilir. Verimli toprak, kuvvetli anaç, dikkatli meyve seyreltmesi, daha çok gübre ve su, kuvvetli budama ister. Meyveler soğuk depoda Mart ayına kadar saklanabilir. Elma yetiştirilen bütün bölgelere tavsiye edilir.
5.2. Diğer Elma Çeşitleri
STARKİNG DELİCİOUS
Orjini :ABD orjinli olup, Delicious’un bir tomurcuk mutasyonu olarak 1915’te bulunmuştur.
Sinonimi : Double Red Delicious, Extra Red Delicious, Starking.
Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli , yarı dik-dik gelişir. Her yıl düzenli ve bol ürün verir.
Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, koyu kırmızı renkte, çiçek tarafında beş çıkıntısı olup, uzunca şekilli, çok iri, kalitelidir..
Hasat Olumu : Eylül’ ün ikinci haftasında toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Jonathan.
Düşünceler : Meyveler soğuk depoda Nisan ayına kadar saklanabilir. Marmara, Karadeniz, Ege, Güney-Doğu Anadolu ve Göller Bölgesi İçin tavsiye edilir.
GOLDEN DELİCİOUS
Orjini :ABD orjinli olup, 1890’da bulunmuştur.
Sinonimi : Azany Delicious, Delicious Aurin, Prevuzhodna Stark Golden Delicious, Yellovw Delicious, Zılatna, Zolotoe Prevoshodnoe
Ağaç Özellikleri : Ağacı dik-yarı dik ve orta kuvvette gelişir, çok verimlidir.
Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, altın sarısı renkte, silindirik -konik şekilli ve çok iri, kalitelidir.
Hasat Olumu : Eylül’ ün ikinci haftasında toplanır.
Tozlayıcıları : Starking Delicious, Starkrimson Delicious, Jonathan ve Winesap.
Düşünceler : Bütün bölgelere tavsiye edilir. Dikkatli meyve seyreltmesi yapılırsa her yıl düzenli ve bol ürün verir. Meyveler soğuk depoda Mart ayına kadar saklanabilir.
GRANNY SMİTH
Orjini : Avustralya’dır
Sinonimi : Grant Giantan.
Ağaç Özellikleri : Ağacı zayıf-orta kuvvette, yarı dik-yayvan gelişir, heryıl ve bol ürün verir.
Meyve Özellikleri : Meyvesi orta iri-iri, yeşil zemin üzeri hafif donuk sarı renkli, kalitesi çok iyi olup, sert, çok sulu ve kendine özgü mayhoş bir tadı vardır...
Hasat Olumu : Eylül’ün son haftası toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Red Delicious,
Düşünceler : Meyveleri uygun şartlarda soğuk depolarda 9 ay süre ile saklanabilir. Geleneksel yerli elma çeşitlerimizden Hüryemez ve Demir Elmalarının yerini alma seyrini izlemektedir. Karadeniz ve Marmara Bölgesinde tavsiye edilir.
STARK EARLYEAST
Orjini : ABD orjinli olup, 1938’ de bulunmuştur.
Sinonimi : Sıcarlet Pimpernel, Stark’s Earlyeast, Stark’s Allerfrühester.
Ağaç Özellikleri : Ağacı zayıf-orta kuvvette, yarı dik hatta yayvan şekilde gelişir. Verimi yüksek değildir.
Meyve Özellikleri : Meyveleri genellikle küçük, yassı ve düzgün şekilli, meyve kabuğu ince, güneş gören kısmı kırmızıdır. Meyve eti beyaz, ekşimsi-tatlı olup kalitesi iyidir.
Hasat Olumu : Haziran sonu-Temmuz Başında toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Delicious, Jonathan ve Mc Intosh.
Düşünceler : Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerine tavsiye edilen yazlık bir çeşittir.
BEACON
Orjini : ABD orjinli olup, 1908’ de bulunmuştur.
Sinonimi : Early Delicious, Fenton, Miller Red.
Ağaç Özellikleri :Ağacı kuvvetli gelişir ve çok verimlidir.
Meyve Özellikleri : Meyveleri orta irilikte, yuvarlak ve yeknesaktır. Kabuk rengi koyu kırmızı, ince, meyve eti gevrek, sert, sulu, tatlı ve aromalıdır. İyi renk yapar. Taşımaya elverişli, çok iyi bir sofralık çeşittir. Meyvenin sapa bağlanma özelliğinin iyi olması nedeni ile renk alıncaya kadar meyve dalında bekletilebilir.
Hasat Olumu : Temmuz sonunda toplanır.
Tozlayıcıları : Granny Smith, Black Stayman Improved 201.
Düşünceler : Elma Yetiştirilen Bütün Bölgelere tavsiye edilen yazlık bir çeşittir.
BLACK STAYMAN IMPROVED 201
Orjini : ABD orjinli olup, 1926’da bulunmuştur.
Sinonimi : Double Red Stayman, Red Stayman 201, Stayman 66, Nured Stayman .
Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli, yarı dik gelişir. Verimi çok iyidir.
Meyve Özellikleri :Meyvesi orta irilikte, silindirik-konik şekilli, meyve kabuğu kalın pürüzsüzdür. Meyve eti yeşilimsi, yumuşak, hafif ekşimsi, sulu, tadı hoş, kalitesi çok iyidir. Çok güzel renklenir. .
Hasat Olumu : Ağustos Ayı sonunda toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Starking Delicious, Jonathan ve Rome Beauty.
Düşünceler : Elma yetiştirilen bütün bölgelere tavsiye edilir.
MUTSU
Orjini : Golden Delicious x Indo melezi olup, Japonya orjinlidir. 1930’da bulunmuştur.
Sinonimi : Crispim
Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli gelişir, yarı diktir.
Meyve Özellikleri : Pasa çok dayanıklı, sarı renkli ve Golden Delicious tipi bir elmadır. Meyvesi Golden Delicious’dan daha iri ve eti daha kaba dokuludur.
Hasat Olumu : Eylül Ayı başında toplanır.
Tozlayıcıları : Red Delicious, Starking Delicious, Granny Smith, Beacon.
Düşünceler : Çiçek tozları kısır olduğundan başka çeşitleri dölleyemez, bu sebeple Mutsu ile birlikte dikilmiş elma çeşitleri ile kurulu ticari bahçelerde, çiçek tozu kısırlığı göstermeyen 3. Bir çeşide gerek vardır. Özellikle Nispî nemin yüksek olduğu Karadeniz ve Marmara Bölgelerinde Golden Delicious’un yerine tavsiye edilir.
JONATHAN
Orjini : ABD orjinli olup, 1872’de bulunmuştur.
Sinonimi : Djonathan, Johnathan, King Philipp, Philp Rick, Ulster, Ulster Seedling, Pomme Jonathan.
Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvette ve çalımsı gelişir, yarı dik-yaygın şekillidir. Çok verimlidir.
Meyve Özellikleri : Meyveleri orta irilikte, yeşil zemin üzeri kırmızı ile yıkanmış olup, yuvarlakça şekilli, çok iyi kalitelidir.
Hasat Olumu : Eylül’ün ilk haftasında toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Delicious, Mc Intosh, Cox Orange Pippin, Grimes Golden, Reine des Renette.
Düşünceler : Marmara ve Ege Bölgelerine tavsiye edilir. Uzun süre soğukta muhafazası güçtür.
AMASYA ELMASI
Orjini : Anadolu’dur.
Sinonimi : Misket, Amasya Misketi.
Ağaç Özellikleri : Orta kuvvette büyür, Yayvan bir taç yapar. Uzun ömürlüdür.
Meyve Özellikleri : Meyvesi orta irilikte, Karın tarafı genişçe, kabuğu ince, sert, güneş gören yüzü koyu, diğer tarafları açık kırmızı ve yer yer yeşil zemin rengi görülmektedir. Meyve eti hafif yeşilimtırak-beyaz, tatlı, sulu, yeme olumunda gevrek ve kokuludur.
Hasat Olumu :Eylül Ayının ikinci haftasında toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Starking Delicious, Granny Smith, Beacon.
Düşünceler : Bir yıl çok meyve verir, bir yıl dinlenir. Bu hali ile mutlak periyodisite göstermektedir. Her ne kadar Yalova’da yapılan denemede bu nedenle elenmiş ise de Türkiye’nin hemen bütün bölgelerinde yaygın ve kitle halinde yetiştiriciliği yapıla gelmektedir. Ancak ELTEZ tarafından seleksiyon çalışması sonucu bulunan ve periyodisite göstermediği iddia edilen ve de kısaca Kaşel adı ile bilinen Amasya klonu kullanımı da yaygınlaşmıştır. Meyveleri iyi saklandığı sürece Mayıs Ayı’na kadar dayanabilir.
HÜRYEMEZ
Orjini : Anadolu’dur.
Sinonimi : Sarı İngiliz, Sarı Taraklı.
Ağaç Özellikleri : Ağacı kuvvetli gelişir, yarı dik-yayvan, orta derecede verimlidir.
Meyve Özellikleri : Meyvesi iri, yeşil zemin üzerine sarı renkli, basık-yuvarlak şekilli ve iyi kalitelidir.
Hasat Olumu : Eylül Ayı’nın 3. haftasında toplanır.
Tozlayıcıları : Golden Delicious, Starking Delicious, Jonathan .
Düşünceler : Triploid bir çeşit olup, periyodisite gösterir. Soğuk deposunda uygun şartlarda Şubat’ a kadar saklanabilir. Her ne kadar Yalova şartlarında yapılan denemede özellikle verim yönünden çok üstün bulunmamış ise de İç Anadolu Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştiriciliği yapılmaktadır.
6. ELMA BAHÇESİ TESİSİ
6.1. Dikim Zamanı
Elma fidanları kışın ılık geçen ve yağışlı olmayan bölgelerde sonbahardan (yaprak dökümünü müteakip) itibaren ağaçlarda fizyolojik faaliyet başlayana (ilkbahar) kadar dikilebilir. Kışı soğuk veya yağışlı geçen bölgelerde ise ilkbahar dikimi tercih edilmelidir.
6.2. Bahçe Yerinin Dikime Hazırlanması
Burada da en önemli husus, arazinin iyi bir şekilde sulanması için uygun bir toprak tesviyesi yapmaktır. Meyilli alanlarda bahçe kurarken setleme (teraslama) yapılması şarttır.
Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde, su tutan ağır (killi) topraklarda dikimden evvel drenaj problemi halledilmelidir.
Bahçe kurulacak yerin dikimden evvel bir defa derince ve sonradan bir veya iki defa da yüzlek işlenmesi doğru olur.
Sökülen bir elmalığın yerine yeniden elma dikimi için, aradan hiç değilse birkaç yıl geçmelidir. Çünkü toprak yorgunluğu denen olayı dikkate almak gerekir.
6.3. Dikilecek Elma Fidanlarında Aranılacak Özellikler
Elma bahçesi kurarken, sertifikalı, ismine doğru ve bir yaşlı fidanlar tercih edilmelidir.
Fidanlar sağlam, sıhhatli, kök sistemi, çapı ve boyu TSE standartlarına uygun olmalıdır. Alınan fidanlar derhal yerlerine dikilmelidir.
Dikimde mutlaka dikim budaması yapılmalı aşı noktası toprak yüzeyinden en az 10 cm yukarda olmalı, derin dikimden şiddetle kaçınılmalıdır.
6.4. Dikim Şekilleri
Kapama elma bahçeleri genellikle kare, dikdörtgen, üçgen, satranç ve meyilli arazide tesviye eğrileri üzerine dikme şeklinde (kontur) tesis edilir. Bu şekillerin herhangi birisinin seçilmesinde arazi şekli, ara ziraatı yapılıp yapılmaması, dikilmesi gereken fidan sayısı rol oynar. Genelde düz yerlerde (taban arazilerde) kare dikim uygulanmaktadır.
6.5. Dikim Aralıkları (Dikim Sıklığı)
Elma bahçelerinde ağaçlara verilecek mesafeler çeşide, kullanılan anaca, toprak durumuna ve iklime göre değişir.
Elma ağaçları nemli yerlerde iyice büyüdüklerinde taçları arasında hiç olmazsa bir metre aralık kalacak kadar seyrek dikmelidir ki, aradan bolca hava işlesin ve mantar hastalıkları daha az zarar yapsın. Halbuki sulanan kurak bölgelerde gerek hava, gerek toprak üstü nemini saklamak için ağaçların sık olması daha uygundur.
Ayrıca kuvvetli, besin maddelerince zengin topraklarda dikim mesafeleri daha fazla, zayıf topraklarda ise daha azdır.
Bir fidanı meydana getiren anaç ve çeşit (patron ve kalem) ikilisinin kuvvetine göre de dikim aralıkları değişiklik arz etmektedir.
Elma çeşitleri gelişme kuvvetlerine göre yüksek boylu standart çeşitler ve spur tipi (yarı bodur) çeşitler olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
Bunlardan Golden Delicious, Starking Delicious, Granny Smith, Staymared, Amasya, Beacon, Hüryemez, Mutsu ve Jonathan gibi daha birçok elma çeşidi yüksek boylu standart çeşitler içerisinde, Starkrimson Delicious ve Starkspur Golden Delicious ise yarı bodur çeşitler içerisinde yer almaktadır.
Bilindiği üzere kullanılan anaçlar; “ çok bodurdan çok kuvvetliye” kadar değişen birçok gruba ayrılırlar.
İşte bu değişik kuvvetlerdeki anaç ve çeşitlerin birlikte meydana getirdikleri kombinasyonlara göre de dikim aralıkları farklılık arz etmektedir. Bu durum aşağıda ki Çizelge’ de gösterilmiştir.
Çizelge 2.Anaç ve Üzerine Aşılı Çeşitlere Göre Elmalarda Uygulanacak Dikim Aralıkları Ve Dekara Düşen Ağaç Sayıları
ANAÇ | Standart Kuvvetli Çeşitlerde (metre) | Spur (Yarı Bodur) Çeşitlerde (metre) | Dekara Düşen Ağaç Sayısı (Adet) | |
Kuvvetli Çeşitlerde | Spur Çeşitlerde | |||
M27 | (1.25 x 1 ) , (1 x 1) | - | 800-1 000 | - |
M9 | (3.5 x 2), (3.5 x 1.5 ) | - | 143- 190 | - |
MM106 | (6 x 3), (5x 3 ) | (4x3), (4x2.5) | 55 – 66 | 83-100 |
MM111 | (6x 3.5) | (5x3), (4.5x3) | 47 | 66-74 |
Çöğür | (9 x9), ( 8x 8), (7x7), (6x6) | (5x4), (6x3),(5x3) | 12- 28 | 50-65 |
7. ELMA BAHÇELERİNDE YILLIK BAKIM İŞLERİ
7.1. Toprak İşleme
Bahçe toprağının sürülüp, sürülmemesi konusunda değişik görüşler vardır. Toprak işlemesinin, özellikle, sathi köklü olan elma ağaçlarının kök ve saçak sistemini parçaladığı bir gerçektir. Batı dünyasında, elma bahçelerinde toprak işlemesi genellikle yapılmamaktadır. Ağacın taç iz düşümü altında kalan saha malçlanmakta, diğer kısımları da daimi çayır altında tutulmaktadır. Ancak, Avrupa’nın iklim şartları memleketimiz iklim şartlarından oldukça farklıdır. Orada ki sık yağmurlar nedeni ile hem bahçelerin su ihtiyacı karşılanmakta hem de bu daimi çayırlar yeşilliğini muhafaza etmekte aynı zamanda toprak yumuşaklığını da korumaktadır.
Memleketimizde, Karadeniz Bölgesi dışında kalan bölgelerde ilkbahar ve özellikle yaz şartları kuraktır. Uygulanan sulama teknikleri daimi çayır yetiştirmeye uygun değildir. Bu nedenle rakipsiz kalan yabani otlar bahçeyi adeta istila eder. Toprak yapısına bağlı olarak, toprak sertleşir ve saçak kökler havasız kalır. Böyle bahçelerde gelişme durur veya geriler. Bu nedenle, elma bahçelerinde toprak sürümüne karşı olmamak gerekir. Ancak pullukla derin işleme yapılmamalı, diskharrow ile kök sistemini parçalamayacak derinlikte işleme yeterlidir.
7.2. Sulama
elma ağaçları saçak kök sistemine sahip olduklarından dolayı diğer bir çok meyve türüne göre daha fazla su ister ve yüksek nemden hoşlanırlar. Bahçelere verilecek su miktarı, yıllık yağış toplamına, bu yağışın dağılımına, transpirasyon (bitkiden meydana gelen su kaybı) şiddetine, ağacın büyüklüğüne ve toprağın tipine göre değişir.
Sulamada en önemli konu sulama zamanının iyi tespit edilmesidir. Bunun için en pratik yöntem toprağın elle kontrol edilmesidir. Sulama zamanı; Tansiyometre adı verilen aletlerle daha kesin ve güvenilir olarak tespit edilebilir.
Elma ağaçları için en önemli sulama zamanı yazın yapılan sulamadır. Yaz sulamasına yağış durumuna göre Mayıs’ta başlanır ve bütün yaz boyunca devam edilir. Baharı kurak geçen yerlerde yaz sulamasına erken başlanırsa meyve tutumu artar ve meyve kalitesi de yüksek olur. Elma bahçelerini kurak bölgelerde; yerine göre 10 günde bir sulamak gerekir. Nemli bölgelere doğru gidildikçe sulama aralığı 15-20 güne, hatta 1 aya kadar çıkabilir. En çok uygulanan sulama şekil “Salma Sulama” dır. Suyun az olduğu yerlerde “Dar Çanak” (Tava Yöntemi) uygulanır.
Diğer sulama sistemleri ise “Yağmurlama” ve “Damlama” sulamadır. Damlama sulamada köklerin bulunduğu alanın bir kısmı sürekli nemli kalmaktadır.
7.3. Gübreleme
Elma bahçelerine verilecek gübre miktarı toprak işleme usulüne, toprağın karakterine, ağacın büyüme gücüne, yaşına, alınan mahsul miktarına göre değişir. En iyisi verilecek gübre miktarı toprak ve yaprak analizleri ile tespit edilmelidir.
Elma bahçelerinde fidan dikilmeden evvel bir temel gübreleme yapılmalıdır. Dikimden sonrada bahçe her yıl gübrelenmelidir.
Elma bahçelerine ilkbaharda azotlu gübre verildiğinde meyve kalitesi iyileştiği gibi dökülmede azalır. Fakat verilen azotlu gübrenin elmalar olgunlaşmadan evvel tükenmiş olması arzu edilir.
Elma ağaçları lüzumlu fosforu kuvvetli kökleri ile topraktan almak iktidarındadır. Fosfor ağacın büyümesine ve mahsulün artmasına yarar. Pek az hareket eden bir eleman olması dolayısıyla fosforlu gübreleri köklerin bulunduğu sahaya vermek hususuna dikkat edilmelidir.
Elma ağaçlarında potas eksikliğinde evvela yapraklarda sararma başlar, sonra kahverengi olan yapraklar tamamıyla kuruyup ölür. Kurak senelerde potas eksikliği daha fazla zararlı olur. Potasyum ağaçların fotosentez, nişasta ve şeker yapmasında tesiri olan bir elemandır. Çiçek gözlerinin teşekkülünde rol oynadığı için dolayısıyla potasyum periyodisiteyi önler.
7.4. Budama
Elmalarda budama konusu çok önemlidir. Zira bir elma ağacının anaç ve çeşitinin kuvvetllik durumuna göre uygulanacak “terbiye sistemi” de değişiklik arz eder. Bu cümleden olarak elma bahçelerinde üç değişik terbiye sisteminden söz edilecektir.
7.4.1. Modifiye Lider (Değişik Doruk Dallı) Terbiye Sistemi
Bu terbiye sistemi “yarı bodur ve kuvvetli” karakterde ki anaçlara “kuvvetli gelişen standart çeşitler” in aşılanması ile oluşturulmuş elma bahçelerinde uygulanır. Örneğin yarı bodur bir anaç olan MM 106 ile kuvvetli karakterde ki MM 111 veya çöğür üzerine aşılı Golden Delicious, Granny Smith, Starking Delicious veya Amasya gibi çeşitlerle kurulmuş elma bahçeleri gibi.
Modifiye Lider terbiye sisteminin tercih edilmesinin yegane sebebi, olumlu yönlerinin olımsuz yönlerinden daha fazla oluşudur. Bu sistemde erken başlanır ve bilgili çalışılırsa daha az budama yapılacağından ağaçlar daha erken meyveye yatarlar, az budama meyvelerin kuvvetli ana dallar üzerine dağıtılmasını sağlar ve böylece hereğe gerek kalmaz. İlaçlama, hasat kolay, güneşlenme ise mükemmel olur.
Genel manada budamayı 4 grupta toplayabiliriz;
1- Dikim budaması
2- Şekil budaması
3- Mahsul (verim) budaması
4- Gençleştirme budaması
Dikim budaması
Elma bahçesi kurulurken bir yaşlı elma fdianları tercih edilmelidir. Dikim budamasında fidanın kök bölgesindeki yaralı kısımlar çıkarılır ve fazla uzun kısımlar kısaltılır, buna paralel olarak gövde topraktan itibaren 120 cm ‘den, eğer yan dal var ise bunlarda toprağa bakan bir-iki göz üzerinden kesilir.
Dikim budaması yapılmayan fidanların tutma şansı çok az olup, tutanlardan ise sıhhatli ve verimli bir ağaç elde edilemez.
Şekil budaması
Fidanın taç kısmına ileride kazandırılacak şekle esas olmak üzere dallarında yapılan budamaya şekil budaması denir.
Elma bahçelerini kurmak için kullanılacak fidanlar dikimi müteakip o yılın sonundan itibaren şekil budamasına tabi tutulurlar. Elmalar için ilk 5 yılda modifiye lider sistemi teşekkül ettirilmiş olur. Fidanın taçlandırılmasında dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
1- Dikimde kök boğazından 80-120 cm den kesilen fidanın ilk 5 yılında tepe (lider) dalına dokunulmaz.
2- Toprak seviyesinden 40 cm yüksekliğe kadar ki gövde üzerinde bulunan sürgünler dipten çıkarılıp atılır.
3- Lider dal haricinde, ana gövde üzerinde birbiri üzerine gelmeyip, çepeçevre dağılmış 4 dal seçilir. Bunlar haricinde ki dallar dipten çıkarılır. Seçilen ana dallar arasındaki dikey mesafe 15-20 cm dir.
İkinci yıl, seçilen 4 çatı dalından (Lider hariç) o sene ki uzunluğun 1/3 ü kadar kısaltılır. Her çatı dal üzerinde ikinci derecede yan dallar seçilir ve bunlarda ağacın gelişmesine göre kısaltılırlar.
Üçüncü, dördüncü ve beşinci yıllarda aynı yöntem izlenir. Ağacın gelişmesine göre dallarda kesim yapılır.
Kısaca ikinci yıldan itibaren her ana dal tıpkı tek bir fidanmış gibi ele alınarak bunlar üzerinde ikinci ve ondan sonraki yıllarda da üçüncü, dördüncü sıradaki dallar teşkil edilir.
Mahsul (Verim) Budaması
Bahçe kurmanın nihai gayesi, şeklini verdiğimiz ağaçlardan meyve elde etmektir. Budamaya nasıl devam edelim ki, kaliteli, devamlı bir üretim sağlanabilsin. İşte konunun bu kısmını mahsul budaması teşkil eder. Mahsul budamasında dikkat edilecek hususlar şöyle sıralanabilir.
- Ağaçlarda sıhhatli ve verimli meyve gözlerinin muhafaza etmek için mahsul budamasının her yıl yapılması gerekir
- Ağaçlardaki yardımcı dalların gerek istikamet, gerekse büyüklük itibarı ile aralarında denge temin edilmelidir
- Özellikle meyveye yeni yatmış genç bahçelerde yardımcı dalların ağır budanmasından kaçınılmalıdır. Yardımcı dallar üzerinde lateral dallar teşekkül edince, bunlardan birbiri ile rekabet edenler ve aynı istikamette büyüyenlerden seyreltme yapılır.
- Lider daldan çıkan yan dalların ana yan dalları kapatacak ve onların hava ve güneş ışığına mani olacak şekilde büyüyüp gelişmelerine meydan verilmemelidir.
- Yardımcı dalların bağlı oldukları ana dalla rekabet etmesine meydan verilmemelidir, böyle hallerde rekabet eden yardımcı dalın bir meyve dalı üzerinden kesilerek kısaltılması gerekir.
- Her türlü kesimlerde, dalların çıplak kalmamalarına özellikle dikkat edilmelidir.
- Dallardan çıkıp yukarı doğru dik büyüyen sürgün ve dallar dipten kesilir. Fakat yanlara ve dış tarafa doğru gelişenlerden sadece sıklık yapanlar kesilir veya kısaltılır.
- Meyveler ağaçların genç dallarını teşekkül ettiği için, her yıl yeni sürgünlerin teşekkül etmesi teşvik edilmelidir. Budama yapan kişilerin meyve dallarını iyi tanımaları gerekir.
Bu meyve iriliği ve ekonomik manada üretimin temini için 30-35 yaşından sonraki ağaçlarda tatbik edilecek budamadır. Bu budama ile ağaçlarda yeniden kuvvetli sürgünler meydana getirilerek yeni bir taç teşkil edilir. Böylece ağaçta verim yeniden arttırılarak, meyve kalitesi de yükseltilmiş olur.
Gençleştirme budaması yapılırken, yine ilk olarak kurumuş, sıklaşmış ve birbirine binmiş olan dallar kesilir. Sonra, birbirine rakip büyüyen dallardan yeniden taç teşekkülü için bir tanesi bırakılır, diğeri kesilir. Dik büyüyen dallar yatık ana dallar üzerinden kesilerek taç alçaltılır.
Gençleştirme budaması çok şiddetli olduğundan budamanın 2-3 yılda tamamlanması ve de gübreleme, sulama, zirai mücadele gibi teknik işlerin titizlikle yerine getirilmesi gerekir.
Ayrıca çapı 5 cm’ den büyük olan yaralar için budama işlemlerinde mutlaka yara macunu kullanılmalıdır.
7.4.2. Yarı Bodur (Spur Tipi) Elmalarda Budama ve Terbiye Sistemi Amerika’da yapılan çalışmalarda yarı-bodur elmalara en uygun olarak doğal şekline benzediği için bir lider ve çok sayıda yan dallı çalımsı bir gelişme sağlayacak bir terbiye sistemi önerilmektedir.Ülkemizde de yetiştiriciliği hızla artan Starkrimson Delicious ve Starkspur Golden Delicious gibi spur tipi elma çeşitlerine böyle bir terbiye şeklini verebilmek için budamalarda aşağıda belirtilen sırayı izlemek gerekmektedir;
· Dikim budamasında tercihen kullanılan bir yaşlı fidanın tepesi topraktan 70-80cm’den kesilir
· İlk yıl tepe dalına dokunulmaz, gövde üzerinde toprak yüzeyinden 15 cm’ye kadar ki sürgünler dipten çıkarılır. Seçilen dört çatı dallarının 1/3’ü kısaltılır. Lider dal kesilirken ağacın büyüklüğü dikkate alınır.
· İkinci yıl kışın önceden seçilmiş olan 4 çatı dalı üzerinde dik gelişmiş olanlar o yıl ki uzunluğunun 1/3’ü kadar kısaltılırlar. Bu ana dallar üzerinde 2. derecede dallar seçilir ve yeterince kısaltılırlar.
· Daha sonraki yıllar aynı yöntem izlenir. Ağacın güneş ışınlarından daha çok yararlanabilmesi için budamada ağaç Noel çamına benzeyecek şekilde yönlendirilmelidir.
· İlk 3 yıl ağaçlardan meyve beklenilmemelidir. Bu süre içersinde açan çiçeklerin tümü koparılmalıdır. Böylece ağaçlara gelecekteki yüklü meyveyi taşıyacak kuvvetli çatı dallarını oluşturabilmesi için fırsat tanınmış olur.
· Ağacın zayıflamasına neden olacağı için dalları eğme ve bükmeden kesinlikle kaçınmak gerekmektedir.
7.4.3. Çok Bodur (Sık Dikim) Elma Bahçelerinde Uygulanan “İNCE İĞ” Terbiye Şekli
Çok bodur bir anaç olan M9 üzerine aşılı Golden Delicious, Starking Delicious ve Amasya gibi kuvvetli gelişen standart çeşitlerle sık dikim bahçeleri kurulduğunda uygulanacak yegane terbiye sistemi “İnce İğ’ dir. Bu sistemde ağaçlarda alçaktan oluşturulmuş küçük bir çatı ve Lider daldan çıkmış küçük meyve dalcıkları bulunur ve de ağaçlar ömürleri boyunca desteğe ihtiyaç duyarlar.
Bu terbiye şeklinin tatbikinde aşağıda ki sıranın izlenmesi gerekir;
· Her zaman olduğu gibi tercihen 1 yaşlı fidanların kullanıldığı bu terbiye sisteminde dikim budaması esnasında fidanların tepesi topraktan itibaren ortalama 80 cm’ den kesilir
· İlk yıl sonunda ağaç dengeli ve yeterli bir gelişme göstermiş ise sadece lider dalın uzantısının çıkarılması yeterlidir.
· Ana gövde üzerinde topraktan itibaren 40 cm’ ye kadar olan dallar dipten çıkarılır.
· Yan dalların tamamı geniş açı yapacak şekilde iple ağırlık bağlamak sureti ile eğilirler.
· Yan dallarda katiyen uç alma yapılmaz
Şekil 4. M9 anacına aşılı iki yaşlı bir Golden Delicious ağacının birinci gelişme mevsimi sonundaki görünümü. a) Budamadan önce b) Budamadan sonra
· İkinci gelişme yılı sonunda lider dalın uzantısı, bununla rekabet edebilecek olan dalla değişir.
· Yan dallarda kesinlikle uç alma ve dipten çıkarma yapılmaz. Dik giden dal var ise dipten çıkarılır.
· İkinci yıl ağaçlarda çiçek ve meyveler görülmeye başlar.
· Üçüncü gelişme yılı sonunda yine lider dalın uzantısı değiştirilir.
· Ağaçta zayıf bir gelişme var ise yıllık sürgünlerden uç almak gerekir.
· Yan dallarda uç kesimi yapılmamalıdır.
· Eğilebilecek durumdaki dallar eğilmeli, aksi halde dipten çıkarılmalıdır.
· 4. ve daha sonraki yıllarda ağaç yüksekliği 2.5 metreyi geçmiş ise her yıl bir veya daha yaşlı dallarda kısaltma yapılmalıdır. Buna paralel olarak sıra arası ve sıra üzeri yönünde giden dallarda da kısaltmalar yapılmalıdır.
· Gelişmenin çok kuvvetli olduğu yıllarda gelişmeyi zayıflatmak için ağacın tepe kısımlarında yaz budaması da yapılır.
Şekil 5. M9 anacına aşılı dört yaşlı bir Golden Delicious ağacının üçüncü gelişme mevsimi sonundaki durumu. a) Budamadan önce b) Budamadan sonra
7.5. Meyve Seyreltme
Elma ağaçlarında ki meyve tutumu genellikle arzu edilenden fazladır. Ağaçlar fazla meyve besleyemez, dolayısıyla kalite düşer. Bu sebeple mevcut meyvenin bir kısmının ağaçtan koparılması gerekir. Elmalarda açan çiçeklerin % 9’ unun meyve halinde elde edilmesi normal bir mahsul için yeterli görülmektedir.
Meyve seyreltmesi; budama, çiçeklerin bir kısmını veya meyvenin bir kısmını yok etme şeklinde uygulanır.
Seyreltme iki şekilde yapılır.
7.5.1. El ile Seyreltme
Bu işlem meyvelerin el ile koparılıp, atılmasından ibarettir. Bunda çiçek hüzmelerinde bir meyve bırakılır. Esas dallar üzerinde her 15-20 cm’ de bir meyve bulunacak şekilde meyveler seyreltilir.
El ile seyreltme Haziran dökümlerinden sonra yapılır.
7.5.2. Kimyasal Maddeler İle Seyreltme
Bu kimyasal maddeler çiçek zamanı ve çiçeklenmeden sonraki genç meyve devresinde ağaçlara uygulanır. Bu amaçla Dinitro bileşikleri, kreozot yağı, bitkisel hormonlar bilhassa NAA (Naftalin Asatik Asit) ve bunun tuzları denenmiştir.
7.6. Herekleme
Elmalarda hasat zamanına doğru meyve ağırlığında % 30-40 oranında artışlar olur. Bu ağırlıktan dolayı seyreltme ve budama yapılmayan ağaçlarda dalların aşağıya doğru eğilmesine ve hatta bazı dalların kırılmasına sebep olur. Bunu önlemek için dalların altına kalın dallardan yapılmış herekler konur.
Herekleme bir masraf gerektirir ve bahçede hareketi güçleştirir. En doğru yol doğru bir terbiye sistemi ile budamanın yapılmasıdır.
7.7. Hastalık-Zararlılar ve İlaçlama
Zirai Mücadele problemleri bakımından elma yetiştiricileri, meyve yetiştiricileri arasında belki de en şanssız olanlardır. Çünkü elmacılığın o kadar meseleleri vardır ki yetiştiriciler devamlı dikkatli olmak zorundadırlar, en küçük bir ihmal bütün emeği boşa çıkarabilir.
Elma yetiştiricisi ciddi bir ilaçlama programı uygulamak zorundadır. İlaçlama zamanının kaçırılması veya zamanında yapılmasına rağmen yanlış bir ilacın kullanılması telafisi mümkün olmayan tahribat ile sonuçlanabilir.
Elma ağaçlarının çeşitli kısımlarına arız olan bir çok hastalık ve zararlı vardır.
7.7.1. Elma Bahçelerinde Kış Mücadelesi
Elma zararlılarının pek çoğu kış mevsimini ağaçlar üzerinde yumurta halinde geçirirler. (Kırmızı örümcekler, yaprak bitleri, armut yaprak uyuzu, sanjose kabuklu biti, tomurcuk tırtılları, meyve kabuğunu kemiren tırtıllar, elma ağ kurdu, yaprak büken, koşniller... vs.) Kış mücadelesinin genel gayesi, bunları imha ederek, erken ilkbahardan itibaren bunların bahçede büyük sorun olmasını önlemektir.
Mücadeleye başlamadan önce bahçede yapılacak genel bir temizlik mücadelede başarı oranını yükseltir. Bu amaçla bulaşık olan tarlada derin budama yapılmalı, kuruyan dallar kesilip, budama artıkları toplanıp yakılmalıdır. Bahçe kenarında ki konukçu bitkiler yok edilmeli veya ilaçlanmalıdır.
İlaçlama, ağaçlar durgun olduğu devrede, tomurcukların patlamasından takriben iki hafta önce yapılır. İlaçlama günü havanın güneşli ve sakin olması yanında, ilaçlamayı müteakip don olmaması gerekir. Bunun için ilaçlamaya karar vermeden önce hava raporlarını iyi takip etmek, eğer mümkün ise en yakın meteoroloji istasyonundan bilgi almak gerekir. İlaçlamada yüksek tazyikli pülverizatörlerin kullanılması gerekli olup, ağaçlarda en küçük bir ilaçsız kısmın kalmamasına dikkat edilmelidir.
İlaçlama maliyeti yüksek olduğundan zorunlu haller dışında kış mücadelesi ekonomik olmaz. Kış mücadelesinin 3-4 yılda bir yapılması tavsiye edilmektedir.
Mücadelede gerekli emniyet tedbirleri alınmalı, ilaçlamada kullanılan aletler, amonyaklı yada deterjanlı su ile yıkandıktan sonra diğer mücadelelerde kullanılmalıdır.
7.7.2. Önemli Elma Hastalıkları :
Karaleke (Venturia İnaegualis (Cke) Wint ):
Serin ve nemli bölgelerde elmanın en tahripkar hastalıklarından biri, belki de birincisi karalekedir.
Karaleke hastalığının emareleri bütün elma üreticileri tarafından yakinen bilinir. Genellikle yaprakların üstünde zeytin yeşili, yağ lekesi biçiminde başlar, hastalık ilerledikçe siyahımsı ve kadifemsi bir görünüş kazanır. Meyveler üzerinde de aynı görünüş olur. Hastalığın şiddetli olduğu yıllarda meyvelerde % 60 a varan zarar yaparak onların Pazar değerini düşürür veya yok eder.
Elma çeşitlerinin bu hastalığa karşı dirençleri bölgelere ve yıllara göre değişiklik arz eder.
Mücadelesi:
I- Sonbaharda yere düşen hastalıklı yapraklar müteakip yılın hastalık kaynağı olduğundan, toplanıp imha edilmelidirler.
II- Bilinçli bir ilaçlı mücadele için zirai mücadele uzmanlarının uyarılarının anında dikkate alınması gerekir. Bu imkan yoksa çiftçi şartlarında şöyle davranılmalıdır;
1. İlaçlama; yaprakların fare kulağı büyüklüğüne ulaştığı dönemde,
2. İlaçlama; pembe çiçek tomurcuğu döneminde yani çiçek gözlerinin kırmızı uçları görüldüğünde,
3. İlaçlama; çiçek taç yapraklarının % 70-80 inin döküldüğü devrede,
4. İlaçlama; meyvelerin fındık büyüklüğüne ulaştığı dönem,
5. ve diğer ilaçlamalar ise ekolojik şartlar hastalığın ilerlemesi için uygun giderse 10-12 şer gün ara ile havaların kurak, nemin azaldığı döneme kadar devam eder.
1.2. ilaçlamada % 1’lik bordo bulamacı veya % 50 hazır bakırlı preparatlar, 3. Ve diğer ilaçlamalarda ise yağış durumuna göre organik, sistemik veya yarı sistemik fungusitlerden birisi kullanılmalıdır.
Tahmin uyarı projesini uygulama alanına giren bahçe sahiplerinin Bitki Koruma Şube Müdürlüğü’nün uyarıları doğrultusunda mücadele yapmaları gerekir.
Elma Küllemesi (Podosphaera leucotricha Ell. et. Ev. Salm.) :
Standart çeşitlerimizden Golden Delicious küllemeye hassastır. Hastalık, ağaçların genç sürgünlerdeki yapraklarda beyaz un gibi bir tabakanın görülmesiyle kendini gösterir.
Mücadelesi:
Elma’da küllemeye yakalanmış kısımların tedavi edilmesi zordur. İlaçlamanın gayesi, ağacın diğer dal ve sürgünlerinin hastalığa yakalanmasını önlemektir. Geç kalındığında, hastalıklı kısımların kesilip yakılması, müteakiben ilaçlama yapılması tavsiye edilir.
İlaçlama zamanı ve şekli;
1. İlaçlama: Pembe çiçek tomurcuğu devresinde,
2. İlaçlama: Çiçek taç yapraklarının % 60-70 inin döküldüğü bir devrede,
3. Ve müteakip ilaçlamalar: 2. İlaçlamadan sonra Mayıs ayı sonuna kadar birer hafta; müteakiben Haziran’ın 3. Haftasının sonuna kadar ise 10’ ar gün aralarla yapılmalıdır.
Küllemenin klasik ilacı kükürttür. Buna ilaveten uzmanlarca belirtilen diğer fungusitler kullanılmalıdır.
Mücadelede ayrıca toprak bakımı, gübreleme bilhassa potas çok önemlidir.
Diğer elma hastalıklarından bazıları ise şunlardır:
- Monilya veya Mumyalaşma (Monilinia fructigena (Pers ) sacc.)
- Boğaz Çürümesi (Phytophtora cactorum)
7.7.3. Önemli Elma Zararlıları
Elma İç Kurdu (Cydia pomonella L.) :
Elma yetiştiricilerinin zararından en çok korktuğu problemlerden biride elma iç kurdudur.
Zararlı aslında küçük bir kelebek olup, sebep olduğu meyve dökümü, bu zararlının bıraktığı yumurtalardan çıkan larvaların (tırtılların) meyve içine girmeleri sonucu vuku bulur. Büyümüş meyvelerde dökülme nispeten azdır. Meyve üzerinde iç kurdunun açtığı bir delik ve etrafında pislikleri görülür. Meyve kesildiğinde, meyve içinde çekirdeğe kadar uzanan bir yeme yolu ve pislikler vardır. Ekseriye meyve içinde beyazdan et kırmızısına kadar renkte ve başı kahverengi olan kurt (larva) bulunur.
Kurtlu olan bu elmaların ekonomik değeri yoktur.
Mücadelesi:
En iyi ilaçlama zamanı ilk kelebek çıkışı tespit edildikten takriben iki hafta sonra veya çiçekten 4-5 hafta sonradır. Pratik olarak mücadele zamanı, çiçek taç yapraklarının dökümünden sonra, meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığında başlar ve ilaçlama 15-20 gün ara ile hasada 25-30 gün kalana kadar tekrarlanır.
İlaçlamada tavsiye olunan bir insektisit (zehir) kullanılır.
Tokat yöresinde, iç kurduna karşı yapılan tahmin ve uyarı çalışmalarına göre zararlıya karşı 3 ilaçlama yeterli olmaktadır. Elma iç kurdu mücadelesinde esas, yumurtadan çıkan larvaları meyve içine girmeden öldürmektir. Zararlı Tokat’ta 2 döl vermekte, 1. Döle karşı 20 gün ara ile 2 ilaçlama, 2. Döle karşıda 1 ilaçlama yeterli olmaktadır.
Elma Ağ Kurdu (Yponomeuta malinellus Zell.):
İlkbaharda (Nisan sonu Haziran’ ın ilk yarısına kadar) büyük, sık veya ekseriya birkaç yaprağı kaplayan, üzerinde tırtıllar bulunan ağlar görülür. İleri durumlarda iskeleti kalmış yapraklar görmek mümkündür. Kuvvetli bir tırtıl akımıyla bütün ağaçların ipek gibi parlayan ağlarla kaplandığına rastlanır. Oldukça obur olan tırtıllar, kısa bir zaman zarfında ağacın yapraklarını yiyerek onu kel haline getirirler.
Mücadelesi:
Fare kulağı devresinde dikkatli ve tazyikli püskürtme ile yeni çıkmış tırtıllar ölür. Ancak eğer ağlar meydana gelmişse, ilacı çok tazyikle püskürtmelidir ki ağlar delinip, ilaç ağın içine girebilsin.
Elma Pamuklu Biti (Eriosoma lanigerum (Hausm.) :
Yeni sürgün, dal ve gövdelerde beyaza benzer yumak şeklinde görünüşleriyle ortaya çıkarlar. Bu pamuklu beyaz tabakanın altında koyu kırmızı renkte çok sayıda pamuklu bit vardır. Parmakla basılırsa içerden kırmızı bir su çıkar. Pamuklu bit emerek zarar yapar. Emgi yerlerinde kansere benzer şişlikler, yara ve urlar meydana getirirler. Sonuçta ağaçlar zayıf düşüp, kuruyabilirler.
Mücadelesi:
Mayıs ayından itibaren yapılan kontrollerle elma pamuklu biti kolonileri oluşmaya ve bu koloniler % 10 oranında sürgünde tespit edilince mücadele yapılır. Yeni bulaşmalar söz konusu ise 15 gün sonra 2. bir ilaçlama yapılır.
Kırmızı Örümcekler :
Elma yetiştiricilerinin çok yakınen tanıdığı, buna rağmen mücadelesinde genellikle geç kaldıkları zararlılardan biriside kırmızı örümceklerdir.
Bunların pek çok türleri vardır. Kırmızı örümceklerin beslenmeleri sonucu yapraklardaki klorofilin en az % 35 i kaybolur ve yapraklar kahverengi bronz veya sarıya döner. Ağaçta fotosentez, su dengesi ve besin maddesinin kaybolması sonucu, ağaç zayıflar. Daha ileri safhada yapraklar dökülür, ağaç adeta çıplaklaşır ve sürgün gelişmesi durur.
Mücadelesi:
Yapraklar ilkbahardan itibaren lüp ile kontrol edilerek, yaprak başına ortalama ikiden fazla kırmızı örümcek görülünce çiçek taç yapraklarının tamamen dökülmesinden sonra ilaçlamaya başlanır. 15 gün sonra 2. ilaçlama yoğun olursa 3. ilaçlama yapılır.
Genellikle Temmuz veya Ağustos’ta kırmızı örümceğin farkına varılmasından dolayı (yaprak renginin değişiminden) geç kalınmıştır ve ilacın etkisi % 99 olsa bile sağ kalanların adedi her ağaçta yekün teşkil ettiği için kısa zamanda ilaçlamayı gerektirecek kadar çoğalı verirler.
Diğer Bazı Elma Zararlıları
- Yaprak bitleri (Aphis spp)
- Elma göz kurdu (Anthonomus pomorum)
- İlkbahar elma yaprak emicisi (piresi) (psylla mali)
- San-Jose kabuklu biti (Quadraspidiotus perniciosus)
- Kabuklu bitler
- Koşniller
- Elma gövde kurdu (Synanthedon myopaeformis)
- Yaprak galeri güveleri (Lyonetia clerkella, Stigmella malella Stt.)
- Yaprak bükenler (Archips rosana)
- Elma testereli arısı (Hoplocampa testudinea)
7.8. Elmalarda İz Elementleri Noksanlığı
7.8.1. Elmalarda Demir Noksanlığı
Eksikliği halinde ortaya çıkan belirtiye kloroz yada sarılık denir. Araz kendisini daha çok kireçli ve besin bakımından zayıf topraklarda gösterir. Bilhassa yağışlı mevsimlerde araz şiddetlenmektedir.
Kloroz’un demir noksanlığından ileri geldiği durumlarda yaprak damarları yeşil, buna mukabil damarlar arası doku sarıdır. Belirti genç yapraklarda başlar, yaşlı yapraklara doğru ilerler. Böyle yaprakların kenarlarında zamanla kırmızımtırak veya kahverengi kurumalar oluşur. Fotosentezin aksaması nedeni ile gelişme yavaşlar, verim düşer ve neticede ağaç ölebilir.
Kloroz, bitki bünyesine alınan ihtiyaç fazlası kirecin, bitki bünyesinde bulunan serbest demirin tutmasından ileri gelir. Klorofil teşekkülünde katalizatör olarak görev yapan demir, kireç tarafından tutulduğu hallerde bu görevi yapamaz.
Demirin tutulması sadece bitki bünyesinde olmaz. Aşırı kireçli topraklarda Demir II bileşikleri. Demir III bileşiklerine dönüşerek toprağa bağlanır ve bitki tarafından alınamaz.
Elma çeşitlerinden Amasya, kloroza çok hassas, Starking Delicious ve Golden Delicious ise orta derecede hassastırlar.
Demir eksikliğinin tedavisi karaboya (demir sülfat), seguestrene 138 Fe ve Fetrilion gibi ilaçlardan birisi ile yapılır. Bu ilaçların toprağa tatbiki, yaprak tatbikinden daha iyi netice vermektedir.
Demir eksikliğini gidermek için uygulanacak yöntemler şunlardır;
Toprak İlaçlaması :
Ağaçlarda ilk emareler görüldüğünde, ağacın enlemesine en uç dallarının iz düşümü alınır, bir daire çizilir. Daire içindeki toprak 4 parmak kalınlığında kazılır ve toprak çevrede toplanır. Ağaç başına tavsiye edilen ilaç bu alana kuru olarak serpilir veya 1-4 teneke su içinde eritilerek süzgeçli kova ile her alanı ıslayacak şekilde verilir. Üzeri ise kenara itilen toprakla örtülür. 10-15 gün ara ile 3 defa sulanır. Toprak ilaçlamasında seguestrene138 Fe, kara boya (FeSO4) gibi ilaçlar kullanılır.
Gövdeye Enjeksiyon:
Çiçekten 15 gün sonra yapılır. Burgu ile delik açılır, içine preparat doldurulur, üzeri macunla kapatılır.
7.8.2. Elmalarda Çinko Noksanlığı
Eksikliği halinde ortaya çıkan belirtiye, yaprakların durumundan dolayı rozet denilir. Noksanlığı, özellikle sürgünlerde ki küçük yapraklarla dikkati çeker. Memleketimiz elma sahalarında oldukça yaygındır. Tedavisi için çinko sülfat veya piyasada hazır satılan zinkom ve zinok gibi ilaçlar kullanılabilir.
Diğer iz elementlerden mağnezyum, bor, mangan, bakır, molibden... vs. gibi iz elementlerde vardır. Ancak bunların eksikliği memleketimizde çok yaygın değildir.
7.9. Meyve Hasadı (Derim)
Elma meyve olarak ince kabuklu, çok nazik bir meyvedir. Meyveler hasat edilirken avuç içine alınmamalı, parmakla sıkılmamalıdır. Meyveleri toplama kovalarına koyarken ve boşaltırken çok dikkatli olmalıdır. Sebep olunacak küçük bir yara veya ezik depo çürüklüğüne sebep olan mantarlar için giriş kapısıdır.
Hasatta diğer bir noktada hasat zamanının doğru olarak tayinidir. Elma meyveleri ağaç olumunda hasat edilir. Meyveler yeme olumuna soğuk hava depolarında belirli süre tutulunca ulaşırlar.
Yazlık elmalar ağaç ve yeme olumuna ağaç üzerinde iken ulaşırlar. Bu sebeple yazlık çeşitler yeme olumunda hasat edilmelidir.
Elma ağaçlarında hasat iki veya üç defa yapılır. İlk hasatta daha ziyade ağacın dış veya alt kısmındaki meyveler koparılır. Sonra ise iç kısımlardaki yarı ve üst dallardakiler toplanır.
7.10. Seçme, Boylama ve Ambalaj:
Hasat edilen elmalar, kasalar içersinde ambalaj evlerine getirilir, burada sağlamlık, şekil, renk ve kalitelerine göre bir seçmeye tabi tutulur. Sonra meyveler iriliklerine göre boylara ayrılır ve daha sonrada ambalaj kaplarına konulur.
Bu işler küçük işletmelerde el ile yapılır. Büyük işletmelerde ise makinelerle yapılır. Bu şekil daha çabuk ve daha ucuza mal olur.
Elmalarda kalite sınıflarına ayırma ve boylama Türk Standartlarına göre yapılır. Buna göre sofralık elmalar ekstra, birinci sınıf ve ikinci sınıf olmak üzere üç kalite sınıfına ayrılır.
Kalite sınıflarının hiç birinden kurtlu ve çürük meyveler bulunmaz, ancak ikinci sınıfta %2 ‘i geçmemek şartı ile kurtlu ve çürük meyvelere tolerans tanınmıştır.
İster hemen pazara sevk edilecek olsunlar ister saklamaya alınsınlar elmaları boylamadan sonra hemen ambalajlamak en iyisidir. Ambalaja meyvelerin kağıtlanmasıyla başlanır. Kağıtlara sarılan elmalar sandıklar içersine yanları üzerine gelecek şekilde ve diyagonal olarak yerleştirilir.
7.11. Depolama
Hasat edilen elmalar pazara sevk edilinceye kadar depolarda muhafaza edilirler. Bu depolar adi depolar, soğuk hava depoları veya değişik atmosferli soğuk hava depoları olabilir.
Elmaların depoda kalma müddeti, meyvenin depolama zamanı, ağacın beslenme durumu, mevsim ve çeşide göre değişir.
Bir çok elma çeşidi –1 ile 0°C de ve %85-90 nisbi nemde uzun süre saklanabilir. Ticari depolardaki sıcaklık 0-2°C dir. Elmalar –2°C donarlar.
Golden ve Starking ise en uygun 0°C de ve % 90 nisbi nemde, Granny Smith ise +3°C saklanmalıdır.
Tam zamanında yapılan hasat ve uygun depolama şartlarının sağlanmasıyla Golden Delicious ve Starspur Golden Delicious çeşitleri 5 ay, Starking Delicious ve Starkrimson Delicious çeşitleri 7 ay, Granny Smith çeşidi ise 9 ay süre ile depoda saklanabilir.
Depolama sırasında elmalarda bazı fizyolojik bozukluklar ve hastalıklar meydana gelebilir.
Fizyolojik Bozukluklar Şunlardır:
1. Donma
2. Düşük sıcaklık zararları (Et kararması)
3. Ambar yanığı (Kabuk yanığı )
4. Acı benek ve lentisel beneği
5. İç sulanması (camsı görünüş)
6. Yaşlanma Bozukluğu (Unlaşma, kepekleşme)
Hastalıklar ise Şunlardır:
1. Mavi ve Yeşil çürüklük
2. Kahvarengi çürüklük
3. Acı çürüklük
4. Kurşuni Küf (Gri küf)
5. Karaleke
6. Siyah çürüklük
7. Pembe küf
Normalden geç hasat edilen meyvelerde kısa sürede olgunlaşma görülür. Starking Delicious’ta kepekleşme olur.
Erken hasatta ise su kaybı fazla olur ve meyvelerin yeme kalitesi düşer. Golden Delicious ve Starkspur Golden Delicious’ta kabuk yapısından dolayı su kaybı olur ve buruşma meydana gelir. Yine erken hasatta Starkrimson Deliciousta kabuk rengi bozulur ve meyvenin pazar değeri düşer.
Üzüm Yetiştiriciliği
Asma, diğer meyvelerle kıyaslandığında en fazla çeşide sahip olan türlerden biridir. Dünyada 10.000'nin üzerinde üzüm çeşidi olduğu tahmin edilmektedir. Yurdumuz ise asmanın anavatanı olması nedeniyle 1200'ün üzerinde üzüm çeşidine sahiptir. Fakat bunlardan ancak 50-60 kadarının ekonomik önemi olup, geniş çapta yetiştirilmektedir.
Dünyada bağcılığın yapıldığı alanlar kuzey yarımkürede 20-52. , güney yarımkürede 20-40. enlem dereceleri arasında kalmaktadır. Ekvatora yaklaştıkça bağcılık ancak yüksek yaylalarda yapılabilmektedir. Bağcılığın kuzey sınırını oluşturan yörelerde ise özellikle güney yamaçlarda ve nehir kenarlarında yapılabilmektedir (1).
Anadolu, asmanın anavatanı olarak bilinen bölgeler içerisinde yer alan, hem çeşit zenginliğine, hem de geniş bağ alanlarına ve üzüm üretimine sahip dünya üzerindeki önemli bağcılık merkezlerinden birisidir. Asma ise; üzüm verimi bakımından ekonomik, çeşit zenginliği ile de genetik materyal açısından yurdumuzun önemli bir bitkisidir (2, 3). Bu tarım dalı bu nedenlerle Anadolu'da yaşayan insan topluluklarının binlerce yıldır baş uğraşlarından biri olmuş ve olmaya devam etmektedir. 1998 yılı verilerine göre; bağ alanımız 541.000 ha., yılık üretimimiz ise 3.600.000 tondur (4). Bağcılığımız bu değerleriyle Rusya hariç dünyada alan bakımından 4., üretim bakımından ise 5. sıradadır. Ülkemizde en geniş bağ alanlarına Ege bölgesi sahiptir (157.000 ha ). Bu bölgeyi 109.000 ha ile ikinci sırada Akdeniz bölgesi izlemektedir. Bölgeler arasında birim alandan elde edilen verim oldukça farklıdır. Yurdumuzda en verimli bağlar Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde yer almaktadır. Ülke geneli esas alındığında dekara verim 650 kg kadardır. Fakat iyi bakımlı bölgelerde 4.000 kg/da üzüm alan bağlar da mevcuttur (1).
Üzüm, yüksek şeker içeriğinden dolayı, kalori değeri yüksek bir besin maddesidir. Ayrıca mineral maddelerden kalsiyum, potasyum, sodyum ve demir yönünden zengin olduğu gibi bazı vitaminler (A, B1, B2, Niacin ve C vitaminleri) yönünden de önemli bir kaynak olarak kabul edilmektedir. Ancak üzümün beslenme değerini oluşturan maddelerin niteliği ve miktarı, taze veya işleme sonucunda dönüştüğü mamul ürüne bağlı olarak değişmektedir. Yaş üzüm ile karşılaştırıldıklarında, kuru üzüm ve pekmez, daha az su içerdiklerinden daha yüksek kalorili, demir ve kalsiyum mineralleri bakımından daha zengindirler. Kurutma ve üzüm suyuna işleme sırasında, özellikle A ve C vitaminlerinde önemli kayıplar meydana gelmektedir (5, 6). Verilen besin değerleri ile ilişkili olarak üzüm, bazı karaciğer hastalıkları ile kansızlığın tedavisinde etkilidir. Yüksek tansiyonu kontrol altında tutar. Ayrıca içerdiği meyve asitleri ve lifli yapısı ile mideye zarar vermeden böbrek ve barsak sisteminin çalışmasını düzenler, kanın temizlenmesine yardımcı olur. Yüksek kalori içeriğine karşın, çok düşük miktarlarda yağ ve protein içerdiğinden ideal bir diyet besinidir (7, 8).
Asma çok yıllık bir bitki olup, ekonomik ömrü bakım şartlarına göre değişmekle birlikte 40-50 yıl civarındadır. Bu derece uzun bir verim yaşına sahip olan bir bağın tesisinde, yer seçiminden fidan dikinceye kadar pek çok konuda oldukça dikkatli davranmak ve tesisi tekniğine uygun olarak oluşturmak şarttır. Bu şekilde yapılan planlamalar sonucu kurulan bağların verimliliği yüksek ve ekonomik ömrü de uzun olacaktır. Aksi halde çok defa başlangıçta tesis aşamasında yapılan hataların sonradan düzeltilmesi mümkün olmamakta, kısa ömürlü ve verimsiz bağ alanları ortaya çıkmaktadır. Bağ tesisinde temel şart bölgenin iklim ve toprak faktörleri ile asmanın çok iyi uyum içinde olmasını sağlamaktır (9).
Türkiye tarımında önemli bir yere sahip olan bağcılık, günümüzde üretimden yetiştirmeye, yetiştirmeden pazarlamaya kadar geçen süreç içerisinde birçok sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlar içerisinde birim alandan alınan ürün miktarı ve kalite düşüklüğü ile ilgili problemler önemli bir yer tutmaktadır. Bağcılıkta verimlilik, birim alanda bulunan omca sayısı yanında, omca üzerinde meydana gelen salkım ve tanelerin sayısı ve büyüklüğü ile de yakından ilişkilidir. Ancak bu özellikler çeşit, anaç, kültürel uygulamalar ve çevre koşulları gibi birçok iç ve dış faktör tarafından etkilenmektedir (10). Verimlilikte etkili faktörlerden birisi de çeşitlerin döllenme biyolojileri ile ilgili özelliklerdir. Verim ve kalite üzerine; ekolojik faktörler, anaç ve çeşit, terbiye, budama, sulama, gübreleme, toprak işleme, hastalık ve zararlılar, büyümeyi düzenleyici maddeler kullanımı vb. gibi faktörler etkili olmaktadır.
2. KALİTEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 2.1. EKOLOJİK FAKTÖRLER
Bağ tesis edilecek arazinin seçiminde öncelikle iklim, toprak, mevki, yön ile kültür durumu üzerinde önemle durmak gerekir. Bu konuda bölgenin çok yıllık meteorolojik kayıtlarını inceleyerek, bunların asmanın isteklerine uygun olup olmadığını araştırmak, sınırlayıcı uç değerleri dikkate almak başlangıç kabul edilebilir. Bu kayıtlar sıcaklık, güneşlenme, yağış ve hava nemi, don ve rüzgar değerleri ile bunların yıl içindeki değişimleridir.
Asma gelişme devresi oldukça uzun olan bir bitkidir. Günlük sıcaklık ortalaması +10 derecenin üstüne ulaştığında gelişmeye başlar, sonbaharda sıcaklık ortalaması bu değerin altına düşünceye kadar gelişmesini sürdürür. Her üzüm çeşidinin meyvelerini tam olarak olgunlaştırabilmesi için belli bir sıcaklık toplamına ihtiyaç vardır. Örneğin Sultani Çekirdeksiz için tam olgunlaşma diyebileceğimiz 23 Balling derecesine ulaşıncaya kadar 10 derecenin üzerinde 1650 derecelik sıcaklık toplamına gereksinme bulunmaktadır. Bu çeşitlere göre değişir. Genelde erkenci çeşitlerde 1600-2000 derece, geççi çeşitlerde ise 3000 derece ve daha fazla sıcaklık toplamı olgunlaşma için yeterli olmaktadır. Tesis yerinde çeşitlerin mahsullerini istenen zamanda olgunlaştırabilecek sıcaklık toplamlarını bulmaları bu bakımdan gereklidir. Yurdumuzdaki bağ bölgelerinde yetiştirilen çeşitler açısından bu konuda herhangi bir sorun yoktur, sıcaklık toplamı yeterlidir. Sadece aynı çeşit, sıcak bölgelerde serin yerlere göre doğal olarak daha erken olgunlaşacaktır (9).
İkinci iklim faktörü güneşlenmedir. Bol ışık; asma gelişmesi, fotosentez ve tanedeki renk oluşumu için gerekli olduğundan güneş ışınlarının daha dik geldiği güney veya güneybatı yönlerine meyilli yerlerde kurulan bağlar güneşten daha fazla yararlanırlar. Çabuk ısınan ve sıcak olan böyle mevkilerde üzüm kalitesi daha iyi olur. Genel olarak asmanın bir vegetasyon periyodunda 1300 saatlik güneşlenmeye ihtiyacı vardır.
Yer seçiminde en önemli meteorolojik faktörlerden birisi de yağış ve yıl içindeki dağılımıdır. Genelde asma, bazı yüzlek köklü anaçlar dışında, kökleri derine giden bir bitkidir ve bu nedenle yağışı az olan yerlerde de yetiştirilebilir. Yılık yağış ortalaması 500 mm. olan bölgelerde sulama olmaksızın bağcılık yapılabilir. Yalnız toplam yağış miktarı kadar bunun yıl içindeki dağılımı da bağcılık açısından önemlidir. Kışın ve ilkbahar başlarında gelişme devresindeki yağışlar asma için çok yararlıdır. İlkbahar sonu ile yaz başındaki yağışların olumlu etkilerinin yanında mücadele gerektirici sorunlar yaratacağı da unutulmamalıdır. Ayrıca hasada yakın tarihlerdeki yağışın veya sulamanın olgunluğu geciktirici etkisi olmakta, hatta taneleri çatlatabilmektedir. Bunun dışında yağış çiçeklenme devresinde, meyve tutumuna engel olur, olgunluk zamanında ise meyve çürüklüğüne neden olabilir. Yine kurutmalık üzüm yetiştiriciliği yapılan yörelerde üzüm kurutma periyodunda günlerin yağışsız geçmesi gerekmektedir. Sonuç olarak ben düşmeden, hasat ve kurutma sonuna kadar geçen devresi yağışsız olan bölgelerde bağcılık (özellikle Çekirdeksiz üzüm yetiştiriciliği) daha sağlıklı olarak yapılabilir (9, 11).
Bağcılığı sınırlayan ekolojik faktörlerden en önemlisi geç ilkbahar ile erken sonbahar donlarıdır. Özellikle vegetasyon süresi uzun anaç veya çeşitler ile çalışırken o yörenin don faktörü iyi incelenmelidir. Yeşil aksam, -1 derecenin altındaki sıcaklıklardan zarar gördüğünden, uyanma ve sürme devresine gelen ve sık sık tekrarlayan geç ilkbahar donları belirli yerlerde bağcılığı kısıtlayabilmekte, ancak bazı önlemlerle bağcılık yapılabilmektedir. Yine sonbaharda erken gelen donlar da iyi odunlaşmaya mani olarak genç omcalarda kurumalara neden olabilmektedir. Bunun dışında kışı çok sert geçen, sıcaklığın –20 derece gibi değerlere düştüğü yerlerde omcalar soğuktan şiddetli zarar görürler.
Bağcılığı etkileyen diğer iklim faktörleride esiş, şiddet ve yönleri ile rüzgarlar, yer ve yön, denize yakınlık ve yüksekliktir. Rüzgarlardan korunmuş yerlerde bağcılık her zaman daha uygundur. Bağcılık açısından en olumsuz rüzgarlar ilkbaharda kuzeyden gelen, sıcaklığı düşüren ve genç sürgünlerde kırılmalara yol açan bahar rüzgarlarıdır. Yine ilkbaharda esen nemli lodos rüzgarı hastalık (mildiyö ve külleme) yapıcı etkilere sahiptir. Hasada yakın kuvvetli rüzgarlar özellikle sofralık üzüm yetiştiriciliği yapılan bölgelerde tanelerin yaralanmasına, ürün ve kalite kaybına neden olur. Yine seçilen ve yetiştirilmesi düşünülen üzüm çeşidi ile de ilişkili olarak, yer ve yön konusuna da dikkat edilmesi gerekmektedir. Denize yakın güney yamaçlar erkenci sofralık üzüm yetiştiriciliği için çok uygundurlar. Arazi seçiminde toprak, iklimden sonra ikinci ana faktördür. Çünkü flokseranın hızla yayılmasıyla aşılı fidanlarla çalışılan modern bağcılığa geçilmesi sonucu kullanılacak olan Amerikan Asma Anaçları toprak yönünden oldukça seçicidir. Bağ kurulacak araziye uygun anaç seçimi ve uzun süre en yüksek verimin alınması için arazinin çeşitli yer ve derinliklerinden toprak örnekleri alınıp analiz edilmesi, sonuçta buna göre karar verilmesi şarttır. Bu, bağ tesisinde ilk ve temel kuraldır. Genel olarak bağcılık belirli su tutma kapasitesine sahip, derin, tuzluluk ve tabansuyu yüksekliği (50-60 cm.den az) gibi ağır problemleri olmayan her tür toprakta yapılabilir. Anaç seçimi yönüyle yapılacak olan toprak tahlillerinde özellikle aktif ve toplam kireç miktarı, bünyesi, PH'sı, tuzluluk problemi olup olmadığı, tabansuyu seviyesi ve yıl içindeki hareketi, toprak kalınlığı, taşlılık durumu incelenir. Yine arazinin nematod ile bulaşık olması dayanıklı anaçların kullanımını gerektirmektedir. Toprak tahlili kadar, eğer sulama yapılacaksa sulama yapacağımız suyun da tahlili önemlidir (12, 13). Bir arazinin bağcılığa uygun olup olmadığını anlamak için onun yalnız fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirlemekle kalmayıp, arazinin o zamana kadar geçirdiği kültür durumunu da incelemek gerekir. Bağcılığa en uygun toprak, üzerinde hiç bağcılık yapılmamış yeni açmalarla, eskiden bağ olup da uzun süre boş bırakılmış yerlerdir. Uzun yıllar bağ bulunan bir araziye hiç ara vermeden söküp hemen tekrar yeni tesis kurmamak gerekir. Çünkü toprakta asmaya karşı yavaş yavaş bir yorgunluk oluşmaktadır. Toprak yorgunluğu denilen bu olayda asmanın sürme gücü azalır, kökleri iyi gelişemez, sonuçta asmada bir durgunluk belirir ve kurur. Bağcılıkta toprak yorgunluğunu gidermek için, söküm sonrası arazi 4-5 yıl nadasa bırakılarak dinlendirilmeli veya tek yıllık özellikle azot ve organik madde arttırıcı baklagil tarımı ile münavebe uygulanmalıdır. Ancak bundan sonra bu araziye yeniden bağ kurulabilir. Asma için en uygun topraklar tınlı topraklardır. Tınlı toprak içinde %35-45 kum, %35-40 silt (mil), %5 organik madde ve %10-25 oranında kil bulunduran topraktır
2.2. ANAÇ VE ÇEŞİT SEÇİMİ
Bağ tesisinde en önemli aşamalardan birisini de anaç ve çeşit seçimi oluşturmaktadır. Çünkü tesisin uzun ömürlü ve ekonomik bir yatırım olması buna bağlıdır. Başlangıçta anaç ve çeşit, ne kadar isabetli ve uygun seçilirse başarı oranı da o kadar fazla olur. Bu seçimin, yörenin iklim ve toprak şartlarını gözönünde tutarak büyük bir dikkatle yapılması gerekir.
Günümüzde değişik toprak tiplerine adapte olabilen, kurağa, kirece, tuzluluğa, flokseraya ve nematodlara dayanıklıkları ile yerli asmalarla uyuşmaları farklı olan bir çok anaç çeşidi bulunmaktadır. Örneğin Vitis berlandieri Amerikan Asma türünün özellikleri; floksera, mildiyö ve siyah çürüklüğe çok dayanıklı, kuraklığa ise dayanıklı bir türdür. En olumsuz özelliği köklenmesinin zor olması (%5) ve soğuğa orta derecede dayanmasıdır. Ayrıca kireç içeriği yüksek topraklarda ve kumlu topraklarda kuvvetli gelişir. Yeni anaçların elde edilmesi yönündeki çalışmalar devam etmektedir. Kurulacak bağın uzun ömürlü oluşu, asmanın verimliliği ve mahsulünü olgunlaştırması anacın uygun seçilmesine bağlıdır. En uygun anaç seçimi toprak analizleri sonucu ile arazinin yapısı ve kültürel durumu incelenerek yapılmaktadır (14).
Anaç seçimi kadar çeşit seçimi de tesiste önemli aşamalardan birisidir. Uygun olmayan çeşit seçimi durumunda, sonraki dönemlerde çeşidin değiştirilmesi gerekebilir. Bu da para ve zaman kaybı demektir. Kültür asmasının anavatanı içinde yer alan ülkemizde pek çok çeşit bulunmakla birlikte bunlardan çoğunun ekonomik değeri yoktur. Seçimde özellikle bölgeye iyi adapte olmuş veya adapte olabilecek ekonomik çeşitler üzerinde durulmalıdır. Öncelikle çeşidin, yöre iklimine uygun olması gerekir. Sıcaklık toplamının düşük olduğu yörelerde geççi çeşitlerle çalışıldığında üzümler olgunlaşmaz, sonbaharın ilk donlarından zarara uğrayabilirler. Genel olarak sıcak bölgelerde erkenci, serin ve kuzey bölgelerde geççi çeşitler tercih edilmelidir. Bu konuda toprak yapısıda belirleyicidir. Sıcak bölgelerdeki verimli taban topraklarında kurutmalık çeşitler tercih edilirken, serin bölgelerdeki kıraç ve fakir topraklarda kalitenin önem taşıdığı sofralık veya şaraplık çeşitlere öncelik verilmelidir.
Bağ kurmak için seçilecek üzüm çeşitlerinde şu özellikler aranmalıdır:
1-Seçilen çeşit iklim istekleri yönünden yörenin iklimine uygun olmalı,
2-Yörede ekonomik olarak tercih edilen çeşitler olmalı,
3-Seçilen çeşit, üretim amacına uygun olmalı (sofralık, şaraplık, şıralık ve kurutmalık)
4-Döllenme biyolojisi yönünden seçilen çeşitler birbirine uygun olmalıdır,
5-Bir bağ, kendine verimli üzüm çeşitleriyle kurulduğu zaman her çeşit ayrı ayrı parseller halinde dikilmelidir. Çünkü her çeşidin budanması, gübre ihtiyacı, hastalıklara dayanımı ve hasadı birbirinden farklıdır.
Bağ kurarken salkımda yeknesak bir tane tutumunu sağlamak için seçilen çeşitlerin döllenme biyolojisi açısından çiçek yapılarının iyi bilinmesi gerekir. Çavuş, Tahannebi, Hönüsü ve Karagevrek gibi morfolojik erdişi fizyolojik dişi çiçek yapısına sahip olan çeşitler seçildiği zaman (bunlar kendine kısır olduğundan) mutlaka en uygun dölleyici (babalık) çeşitlerinde seçilerek birlikte belli oranda dikilmesi gerekir.
Dölleyici çeşit (babalık) seçiminde dikkat edilecek noktalar şunlardır:
1- Dölleyicinin bol çiçek tozu oluşturması ve çiçek tozlarının çimlenme oranının yüksek olması gerekir.
2- Dölleyici çeşitle, ana çeşidin çiçeklenme dönemlerinin birbirine uyması gerekir.
3- Dölleyici çeşidin çiçeklenme döneminin uzun olması gerekir.
4- İki çeşit arasında döllenmede kısırlık olmamalıdır.
5- Dölleyici çeşidinde o bölge için ekonomik öneme sahip bir çeşit olması gerekir.
Çeşit seçiminde en önemli belirleyicilerden birisi de ürünün nasıl değerlendirilip, pazarlanacağı yani çeşidin kurutmalık mı, sofralık mı yoksa şaraplık mı olacağıdır. Örneğin, genellikle kurutmalık olarak değerlendirilen Çekirdeksiz üzüm (Yuvarlak ve Sultani) gerektiğinde sofralık ve şaraplık olarak da satılabilme avantajına sahiptir.
Şunu da unutmamak gerekir ki; anaç ve çeşidin, bölgenin iklim ve toprak yapısına uygun olması kadar çeşit ile anacın iyi bir affinite oluşturması çok önemlidir. Uygun affinite sağlayamayan kombinasyonlarda yavaş ve zayıf gelişme, silkme, kalitesiz ve küçük tane, verim düşüklüğü ve hatta daha ileriki safhalarda aşı atma ve kurumalar görülebilir (2, 3).
2.3. ASMALARDA DİKİM
Asma fidanları ilkbaharda veya sonbaharda dikilir. İklimi çok sert geçen yerlerde ilkbahar dikimi, iklimi mutedil yerlerde ise sonbahar dikimi yapmak daha uygundur. İlkbahar dikimi yapılacak yörelerde dikim ne kadar erken yapılırsa asma yağışlardan ve büyüme devresinin uzunluğundan yararlanarak daha iyi gelişir. Dikim işlemine toprak tava gelip ısınınca hemen başlanmalıdır.
Asma fidanlarının dikiminden önce sıralara verilecek yön ile aralık ve mesafenin belirlenmesi gerekmektedir. Yön, genelde arazinin şekli ile ilgili bir sorun yoksa, en iyi güneşlenmenin sağlandığı kuzey-güney doğrultusunda olmalıdır. Şiddetli ve devamlı esen rüzgarların bulunduğu yerlerde ise telli terbiye sistemleri hakim rüzgar yönüne paralel olmalıdır. Böylece bağın iyi havalanması sağlanır ve rüzgarlardan fazla zarar görmez.
Yeni bir tesiste asmalara verilecek aralık ve mesafeler seçilen çeşide ve gelişme durumuna, anaca, iklim ve toprak faktörlerine, toprağın işlenme durumuna, uygulanacak terbiye sistemine bağlı olarak tesbit edilir. Taban topraklarda yetiştirilen kuvvetli çeşitler için omca başına 9-10 m2 gibi (3x3 m) geniş alanlar gerekli iken, zayıf topraklar ve zayıf çeşitler için 4-5 m2'lik (2x2 m, 2,5x2,5 m) sahalar yeterli olmaktadır. Ülkemizdeki bağ bölgelerinde 1,40-3,5 m'ye kadar değişen aralık ve mesafeler mevcuttur. Çekirdeksiz üzüm çeşidi için bu değerler Goble'de 3x3, 2.75x2.75, 2.50x2.50, 2.25x2.25 m, telli sistemli bağlarda ise 3.5x3, 3.5x2.5, 3x2 m olabilir. Telli terbiye şekillerinin uygulanacağı bağlarda toprak işleme, ilaçlama, gübreleme gibi işlemlerde traktörden yararlanılacağı düşünülerek, sıra arası traktörün çalışabileceği genişlikte olmalıdır.
Dikim kare, dikdörtgen, üçgen ve kontur yapılabilir. Kare dikim sıra aralık ve mesafelerinin aynı olduğu (daha çok Goble'de), dikdörtgen dikim sıra aralık ve mesafelerin eşit olmadığı telli terbiye şekillerinde kullanılır. Üçgen dikimde ise mesafeler eşit olmasına rağmen ikinci sıraya dikilecek fidanlar, birincilerin arasına girecek şekilde bir üçgen oluşturularak dikilirler. Kontur dikim ise meyilli arazilerde uygulanır. Sıralar meyile dik olacak şekilde yerleştirilip, sıra üzeri mesafeler eşittir. Sıra arası meyil çizgisine göre düzenlenir.
Dikim öncesi arazide işaretleme yapılmasının amacı; omcaların geleceği yerleri düzgün olarak tesbit etmek ve sıraları muntazam olarak oluşturmak amacıyla yapılmaktadır. İşaretlenen yerlere 40-50 cm derinliğinde 30-35 cm genişliğinde çukurlar açılır. Daha sonra dikilecek fidanlara kök tuvaleti yapılarak açılan çukurlara düzgün bir şekilde dikimi gerçekleştirilir. Sonra can suyu vermek gerekmektedir (11, 12, 13).
2.4. ASMALARDA TERBİYE
Asmalara verilen şekiller, fidan dikim veya aşı yılından başlayarak asmanın gelişme devresi olan 3-5 yıl içinde tamamlanan şekillerdir. Terbiye şekli; gövde, çok ve tek yıllık dallarla sürgünlerin yer, şekil, yön ve sayılarını ifade eder. Terbiye şekli, baştan belirlenmeli ve ilk yıldan başlanarak doğru bir şekilde oluşturulmalıdır. Aksi halde terbiye şeklinde oluşacak yanlışlıkları düzeltmek, emek ve ürün kaybına yol açar (2, 15).
Asmalara çeşitli şekilleri vermenin amacı; asmaları çevrenin olumlu etkilerinden en fazla, olumsuz etkilerinden en az şekilde etkilenmelerini sağlamaktır. Bu amaçla çeşitli ülke ve ekolojilerde farklı terbiye şekilleri geliştirilmiştir. Kültür asmalarına verilecek şekillerde aranılacak özellikler şunlardır (15).
1-Verilecek şekiller, bağda kültürel işlemlerin kolayca yapılmasına (mekanizasyona) olanak sağlamalıdır.
2-Verilecek şekiller, çeşitlerin ürünle yüklenmesine (şarjına) ve gelişme kuvvetine uygun olmalıdır.
3-Verilecek şekiller, iklim olaylarının zararlı etkilerini azaltabilmelidir.
4-Verilecek şekillerin, üzümde kaliteyi arttırıcı etkisi olmalıdır.
5-Seçilen şekillerin, asmaya verilmesi ve devam ettirilmesi kolay olmalıdır.
6-Verilecek şekillerin yatay ve dikey desteklenmesinde kullanılacak materyalin temini kolay ve ucuz olmalıdır.
Seçilecek terbiye sisteminin prensipleri şöyle olmalıdır:
1-Her türlü mekanizasyona ve bunun geliştirilmesine;
2-Dalların ve sürgünlerin omca üzerinde düzgün bir şekilde dağıtılmasına;
3-Büyüme ve gelişme ile verimlilik arasındaki fizyolojik dengenin korunmasına;
4-Omcaların kapasitelerine uygun olarak yüklenmesine;
5-Gelişen teknoloji ve yeni tekniklerin uygulanmasına;
6-Kış budama, toprak işleme, hastalık ve zararlılarla mücadele, sulama ve gübreleme, hasat gibi kültürel uygulamaların kolaylaştırılması ve daha az masrafla gerçekleştirilmesine;
7-Asma organlarının güneşten en etkili şekilde yararlanmasına;
8-Verim ve kaliteyi doğrudan etkileyen yaprak alanının optimal düzeyde arttırılmasına;
9-Olumsuz iklim koşullarından (don, dolu, rüzgar, yüksek ve düşük nem, şiddetli güneş ışığı vb.) asmaların en az düzeyde etkilenmesine;
10- Yaz budamalarına duyulan gereksinimin en aza indirilmesine; olanak sağlamalıdır (3).
2.5. ASMALARDA BUDAMA
Asma, şiddetli veya sert budamaya gelebilen ve buna uygun tepki gösterebilen çok yıllık bir kültür bitkisidir. Budama; asmalarda büyüme ve gelişme ile verimlilik ve kalitenin dengeli bir şekilde düzenlenerek, bağlardan sağlanan yararın en üst düzeye çıkarılması amacıyla, canlı toprak üstü organları, özellikle bir yaşlı dallar ve sürgünler üzerinde gerçekleştirilen kısaltma, çıkarma ve seyreltme gibi işlemlerdir. Bağcılıkta özellikle kış budaması önem taşır. Bu budamada bir yıl önce, sürgün halinde oluşan ve budama mevsiminde yıllık dal (çubuk) adını alan organların %70-80'i kesilip çıkarılır (16). Yaz budamasında ise uç alma veya benzeri uygulamalarla asmada kesilip çıkarılan kısımlar toplam yeşil aksamın %30-40'ı kadardır. Asmada budama her yıl mutlaka yapılması gereken önemli kültürel bir işlemdir.
Budamanın genel amaçları şöyledir (16, 17):
1-Asmalara (omcalara), ilk 2-3 yıl içinde ardarda gerçekleştirilen kış ve yaz budamaları ile çeşit ve anacın büyüme kuvvetine, çeşidin budama isteğine, ekolojik koşullara, kültürel uygulamalara ve mekanizasyona uygun bir terbiye şeklinin verilmesi ve bu şeklin korunması;
2-Fizyolojik dengeyi bozmadan, ürün verim ve kalitesinin mümkün olan en yüksek düzeye çıkarılması ve bu düzeyin mümkün olan en uzun süre korunması;
3-Yaz budamaları (yeşil budama) ile özellikle ürün kalitesinin arttırılması;
4-Yaşlanma veya değişik nedenlerle zayıflamış, ya da şekli bozulmuş, dolayısıyla verim yönünden gerilemiş omcalarda, kolların geriye budama (kısaltma) ile gençleştirilmesi;
Asmalarda budamanın etkileri ise;
1-Sürgün sayısı ve sürgün büyümesine,
2-Yaprak sayısına ve fotosentez kapasitesine,
3-Ürünün miktarı ve kalitesine,
4-Ürünün olgunlaşmasına,
5-Gözlerin uyanmasına,
6-Göz verimliliğine ve bir yıl sonraki ürün verimine,
7-Kök gelişmesine etkisi vardır.
Bağcılıkta budama yöntemleri yapıldığı zamana göre 2'ye ayrılır:
1- Kış (ürün) budaması
2- Yaz (yeşil) budama
2.5.1. Kış (ürün) Budaması
Uygun terbiye sistemlerinin oluşturulmasından sonra, omcalar üzerinde her yıl dinlenme döneminde yapılan budamadır. Omcalar üzerinde verimli bir yaşlı dal sayısının ve bunların uzunluğunun, dolayısıyla verimli kış gözü sayısının düzenlendiği bu budama ile, fizyolojik denge gözetilerek omcaların kapasitelerinden en yüksek düzeyde yararlanılması amaçlanmalıdır. Kış budaması, sonbaharda yaprak dökümü ile ilkbaharda gözlerin sürmek üzere olduğu dönem arasında yapılır (18).
Kış budamasındaki amaç;
1- Her ürün yılı başında, omcanın ve üzerindeki bir yaşlı dalların kapasitelerini dikkate alarak, büyüme ve gelişme ile verimlilik arasındaki dengenin kurulması;
2- Omcalara verilen terbiye şeklinin geliştirilerek korunması;
3- Sofralık ve bazen de kurutmalık üzüm yetiştiriciliğinde, kalitenin arttırılması için sıkça başvurulan salkım seyreltmeye duyulan ihtiyacın ortadan kaldırılmasıdır.
Budama şiddetine (budama ile verimin düzenlenmesi) etki eden faktörler:
- Çeşit
- Değerlendirme şekli
- Anaç
- Terbiye şekli
- Omcanın yaşı
- Omcanın gelişme durumu
- İklim ve toprak koşulları
2.5.2. Yaz (yeşil) Budaması
Verim devresindeki asmaların vegetasyon dönemi içinde yeni gelişen vegetatif ve generatif organlarında yapılan budamaların ve budama benzeri ayıklamaların tümüne yaz budaması veya yeşil budama denir.
Yaz budamaları, uygulama zamanına göre kış budaması paralelinde veya karşı etki yapar. Örneğin erken ilkbahar döneminde yapılacak sürgün kısaltma ve çıkarmaların etkisi kış budaması gibi olur.
Sürgünlerin bir kısmının çıkarılması asmanın verim kapasitesini düşürür, ancak kalan sürgünlerin daha kuvvetli gelişmelerini sağlar. Yaz ortalarında aşırı yaprak veya sürgün çıkarılması ise kış budamasının tersine etki yapar. Bu durumda üretici organlar olan yaprakların çıkarılması sürgün gelişmesi ve ürün olgunlaşmasını yavaşlatır. Yaz ortalarında depo karbonhidratlar da düşük seviyededir. Oysa ilkbaharda yüksek seviyede olduğundan gelişme bunlarla sürdürülebilir.
Yaz budamasının amaçları (15, 18):
1- Renklenme sorunu olan yöre ve çeşitlerde salkım bölgesindeki yapraklar çıkarılarak, daha iyi güneşlenme sağlanır. Bu yolla tanenin çeşide has rengi alması mümkün olur.
2- Güneş yanıklığına hassas çeşitlerde salkımın gölgelenerek güneşten korunması, uç alma ile sağlanabilir. Uç alınan sürgünde koltuklar fazla sayıda ve kuvvetli olacağından salkımı gölgelerler.
3- Asmanın çok yıllık organları olan kök, gövde ve kolların kuvvetlendirilmesi, yeşil budamalarla sağlanabilir. Örneğin toprak altından çıkan anaç (veya kalem) sürgünlerinin dipten çıkarılması ve sürgün uçlarının koparılması bu işlemi görür. Sürgün ucu gibi (karbonhidrat üretmeyen ancak hızla tüketen) organların çıkarılması, yaprakların ürettiği karbonhidratların depo organlarına gönderilmesini sağlar. Çünkü sürgün uçları karbonhidratların tüketim; gelişmesini tamamlamış yapraklar ise bunların yapım merkezleridir.
4- Rüzgar etkisiyle sürgünlerin kırılması bunların boylarının kısaltılması ile önlenebilir. Tepe alma denilen bu işlemle rüzgara açık yaprak ve sürgün alanı azalacağından kırılmalar olmaz. Aynı zamanda sürgünün kalan kısmı daha kuvvetli ve dayanıklı olur.
5- Hastalıkların kontrolu için, çok sıkışık yaprak ve sürgün olması durumunda bunların seyreltilmesi yararlıdır. Bu yolla iç kısımlar daha iyi havalanacağı gibi ilaçların içeriye işlemesi özellikle külleme ve ölü kol hastalıklarında bu işlemler daha çok önem kazanır.
6- Tane tutumunun az olduğu bağlarda veya çeşitlerde çiçeklenmeden hemen önce veya çiçeklenme sırasında sürgün uçlarının çıkarılması, tutumu arttırır. Sürgün uçlarının (büyüme noktası) besin çekim gücü, salkımlardan fazladır. Üretilen karbonhidratlar önce sürgün uçlarına sonrada salkımlara gönderilir. Salkımların en çok beslenmeye ihtiyaç duyduğu çiçeklenme sırasında sürgün uçlarının çıkarılması, salkımların daha iyi beslenmesini, dolayısı ile daha iyi tane tutmalarını sağlar.
Öte yandan Çavuş, Tahannebi, Hönüsü ve Karagevrek gibi fizyolojik dişi çiçekli üzüm çeşitlerinde tane tutumunu arttırmak için çiçeklenme döneminde salkım bölgesindeki yaprakların çıkarılması yararlı olur. Bu yolla tozlayıcı asmanın çiçek tozları, kolaylıkla tozlanacak asmanın çiçek tozlarına ulaşabilir. Özellikle Çavuş gibi büyük yapraklı çeşitlerde bu işlem daha önemlidir.
Bağlarda uygulanan başlıca yaz budamaları şunlardır (2, 3, 18):
2.5.2.1. Filiz Alma (Obur alma)
Salkımsız sürgünlerin (filiz) yaşlı kısımlardan çıkan sürgünlerin (obur) çıkarılmasıdır. İlkbaharda son salkımların görülmesinden hemen sonra yapılır. Daha geç zamanlarda yapılmasının asmayı zayıflatıcı etkisi vardır.
Filiz almanın yararları:
1-Gövde üzerinde arzu edilmeyen gelişmelerin önüne geçilir;
2-Omcanın daha iyi güneşlenmesi ve havalanması sağlanarak ürün kalitesi arttırılır.
3-Gelişmenin, omca üzerinde bırakılan sürgünler ve diğer organlar üzerinde yoğunlaşması sağlanır.
2.5.2.2. Uç Alma
Uç alma, kuvvetli büyüyen verimli yazlık sürgünlerin uç kısımlarının değişik uzunluklarda çıkarılması işlemidir. Bu suretle sürgünlerin uzunlamasına büyümesi sınırlandırılarak salkımların daha iyi gelişmesi, tane tutumunun artması ve aynı zamanda diğer zayıf sürgünlerinde kuvvetlenmesi sağlanır. Bu işlem, sürgünlerin 40-50 cm boylandıkları bir dönemde yapılırsa, şiddetli rüzgarların hakim olduğu yörelerde, sürgünlerin daha iyi odunlaşmasını sağlayacağından rüzgarların sebep olabileceği dal kırılmaları da önlenebilmektedir.
2.5.2.3. Tepe Alma
Tepe alma, verimli yazlık sürgünlerin Haziran ve Temmuz aylarında uçtan itibaren 30-60 cm'lik kısımlarının kesilerek veya koparılarak çıkarılması işlemidir. Tepe alma işleminin asıl amacı, hem sürgünlerin daha iyi odunlaşmalarının sağlanması, hem de yazlık sürgünler üzerinde koltuk sürgünü gelişmesinin teşvik edilmesidir. Böylece hem bu sürgünlerin bir rüzgarlara karşı direnci arttırılmış, hem de sıcak ekolojilerde koltuk sürgünlerinin gölgeleme etkisinden faydalanılmış olur.
2.5.2.4. Koltuk Alma
Asmalarda, özellikle uç ve tepe alma yapıldıktan sonra yaprak koltuklarındaki aktif gözlerden yeni sürgünler oluşturmaktadır. Koltuk ismi verilen bu sürgünler, kuvvetli gelişen omcalarda daha fazla oluşur ve hızla büyüyerek asmanın besinlerine ortak olurlar. Bunun sonucu olarak üzümlerde renk oluşumu ve olgunluk gecikir. Diğer yandan koltuk sürgünleri nemli ve serin yörelerde, güneşlenmeye ve havalanmaya engel olurlar. Bu nedenle sözkonusu yörelerde özellikle kuvvetli gelişen çeşitlerde koltuk sürgünleri, mümkün olduğu kadar erken dönemde alınmalıdır.
2.5.2.5. Yaprak Alma
Nemli ve serin bölgelerle, sık dikilmiş ve özellikle goble şeklinde terbiye edilmiş bağlarda yapraklar, üzüm salkımlarını gölgeleyerek, onların yeterince güneş almalarını engellemekte dolayısıyla renklenme ve olgunlaşma gecikmektedir. Ayrıca bu durumda havalanma da yetersiz olacağından, mantari hastalıkların (Külleme, Mildiyö, Gri küf vb.) yayılması da kolaylaşmaktadır. İşte bu gibi olumsuz durumların ortaya çıkmaması için salkımları örten yaprakların koparılması suretiyle, yaprak seyreltmesine gidilmesi yararlıdır. Ancak, gerekli organik besin maddelerini fotosentez yolu ile oluşturan yapraklarda aşırı bir seyreltme yapılması, asmanın gelişmesine ve ürünün iyi bir şekilde olgunlaşmasına engel olur. Bu nedenle aşırı yaprak almadan sakınılmalıdır.
2.5.2.6. Bilezik Alma
Bilezik alma, asmalarda çiçek silkmesini önlemek, tane tutumunu, tane ile salkım iriliğini arttırmak ve erken olgunlaşmayı sağlamak amacıyla asmanın gövde, kol, iki veya bir yıllık dalları üzerinde 5 mm genişliğindeki kabuk ve floem tabakasının özel yapılmış çift ağızlı kesici makasla veya bıçaklarla çepeçevre çıkarılması işlemidir. Bilezik alma uygulaması ile yapraklarda sentezlenen organik besin maddelerinin, bilezik alınan yerin alt tarafına geçmesi engellenmiş olur. Böylece bu besin maddeleri, bilezik alınan yerin üst tarafındaki organlarda birikir ve özellikle tanelerin daha iri, gösterişli ve kaliteli olması sağlanır.
Bilezik alma, seyrek ve ufak taneli salkım oluşturan üzüm çeşitlerinde, özellikle çekirdeksiz çeşitlerde, çiçeklenme zamanında yapıldığında tane tutumunu ve iriliğini arttırır ve olgunlaştırmayı erkenleştirir. Örnek olarak Sultani Çekirdeksiz çeşidinde, çiçeklenmeden itibaren 2-3 hafta içerisinde, döllenmemiş veya gelişmemiş tanelerin dökümü tamamlandıktan sonra (tane tutumu devresinde, yani tane çapı 3-4 mm olduğu zaman) yapılacak bilezik alma ile tane iriliği %30-100 arasında arttırılabilir.
2.5.2.7. Salkım Seyreltme
Çiçek Salkımı Seyreltmesi
Asmalarda çiçek salkımları, yeni sürgünlerde yapraklarla beraber doğar ve 6-8 hafta içerisinde çiçeklenme meydana gelir. Çiçek salkımı seyreltmesi, çiçek salkımlarından bir kısmının doğuşlarından kısa bir süre sonra dipten koparılması şeklinde uygulanan bir seyreltme işlemidir. Asmada çok fazla sayıda çiçek salkımı meydana gelmişse, bunlardan zayıf olanlarını dipten çıkarılarak çiçek salkımı sayısının, asmanın kuvvetine göre (örneğin her sürgüne 1-4 salkım düşecek şekilde) azaltılması gerekir. Çiçek salkımı seyreltmesi yapılan omcalarda bırakılan salkımlar daha iyi gelişir ve taneler salkımı daha iyi doldurabilir.
Asmada Salkım Seyreltmesi Omca üzerinde fazla görülen salkımların tane tutumundan hemen sonra aynen çiçek salkımı seyreltme işleminde olduğu gibi yapılan bu seyreltme en kolay uygulanan bir seyreltme işlemidir. Bu suretle ürünle fazla yüklü olan omcalar üzerinde normal sayıda salkım bırakılarak tanelerin daha iyi ve gösterişli olmaları, aynı zamanda erken olgunlaşmaları sağlanmış olur. Bu uygulama ile hasat sırasında salkımların zedelenmesinin de önüne geçilmiş olur.
2.5.2.8. Tane Seyreltme
Salkımların uç taraflarının veya kanatlarının, ya da fazla sık olan bölümlerinin kesilmesi suretiyle yapılan seyreltme işlemidir. Bu uygulama tane tutumunun hemen ardından uygulanmalıdır. Böylece salkımların hangi taraflarının seyreltileceği daha iyi görülebilir. Tane seyreltmesi, büyük ve sık salkım geliştiren çeşitlere, bilezik alma yapılan omcalardaki kuvvetli gelişen salkımlara uygulanır. Tanelerin irileşmesi için, özellikle çekirdeksiz çeşitlerin asmalarında yapılan Gibberellik asit (GA3) uygulamasından sonra çok iri ve sık salkımlar oluştuğundan bunlarda da tane seyreltmesi uygulanmalıdır.
Tane seyreltmesi, salkımların fazla iri ve sık olmalarını önler, tanelerin daha iri gelişmelerine ve iyi renklenmelerine yardım eder. Tane seyreltmesi, uygun budama makaslarıyla yapılmalıdır. Elle seyreltme, salkım üzerinde kalacak tanelerin zedelenmesine yol açacağından bu tür seyreltmeden kaçınılmalıdır.
2.5.2.9. Dip Sürgünleri Temizleme
Aşılı asmalarda, toprak içindeki kök gövdesinden oluşan sürgünlerin diplerinden koparılarak alınması işlemidir. Bu işlem, özellikle kuvvetli gelişen anaçlar (Rupestris du Lot, 99R, Dogridge vb.) üzerine aşılı omcaların ilk gelişme yıllarında son derece önemlidir. Çünkü bu sürgünlerin gelişmesine izin verildiğinde, omcanın topraktan aldığı su ve mineral besin maddeleri öncelikli olarak bu sürgünler tarafından kullanılacağından verimli toprak üstü kısmı hızla zayıflar. Anaçta oluşan sürgünlerin diplerinden koparılması oldukça zor bir işlemdir. Bu yüzden bunların mümkün olduğu kadar körpe iken alınması gerekir. Aksi takdirde odunlaşacak olan bu sürgünlerin alınması çok güçleşecektir.
2.6. TOPRAK İŞLEME
Bağcılıkta toprak işleme, yabancı otlarla mücadele, toprağın havalandırılması ve ısıtılması, toprakta bulunan bitki besin maddelerinin alımının kolaylaştırılması ve kayıpların önlenmesi, toprağın su tutma kapasitesinin arttırılması, sulama ve yağışlardan sonra toprak yüzeyinde oluşan kaymak tabakasının kırılarak su kaybının önlenmesi, gübrelerin toprağa karıştırılması amacıyla yapılır (7, 15, 19).
Toprak işlemenin temel amaçlarından birisi, bağlarda yabancı otların ortadan kaldırılmasıdır. Çünkü yabancı otlar, topraktaki su ve besin maddelerinin kullanımında omcalarla rekabete girerek, onların gelişmelerini, ürün verim ve kalitesini olumsuz yönde etkiler. Yapılan bir araştırmada yabancı otların 1 kg kuru madde yapımı için 537-657 lt., kültür bitkilerinin ise 242-320 lt. suya ihtiyaç duydukları tesbit edilmiştir. Bu durum ülkemiz gibi bağların genellikle sulanamadığı, yani toprak suyunun sınırlı olduğu yerlerde çok daha büyük önem taşımaktadır. Yine ülkemizde yapılan bir araştırmada, bağlarda yabancı otlardan kaynaklanan ürün kaybının % 5,8 olduğu belirlenmiştir (20). Ayrıca yabancı otlar, pek çok hastalık etmenine konukçu ya da ara konukçu olduklarından dolaylı yoldan da zararlı olurlar.
Asmanın kökleri, iyi havalanmayan topraklarda yeterince gelişemediğinden, su ve besin maddesi alımı azalarak, gelişme zayıflamaktadır. Bu tip topraklarda, asmanın kökleri derine gidemediğinden kışın şiddetli donlardan, yazın ise aşırı sıcaklardan zarar görebilir. Bu nedenle, toprağın işlenerek havalandırılması, asma köklerinin derinlere doğru inerek su ve besin sağlama alanını genişletmesini ve daha kuvvetli gelişmesini sağladığı gibi düşük ve yüksek sıcaklıkların zararlı etkilerini de önlemektedir.
Toprak işleme ile toprağın aktarılması, toprakta hava-su dengesini sağlamak açısından da önemlidir. İyi havalanmayan ve yüksek su tutma kapasitesine sahip olan ağır yapılı topraklar genellikle soğuk; kumlu ve iyi işlenmiş tınlı topraklar ise sıcaktır. Zamanında ve doğru şekilde yapılan toprak işleme ile hem hava-su dengesi, hem de toprak sıcaklığı düzenlenmiş olmaktadır.
Yağışlardan ve sulamadan sonra toprak yüzeyinde geçirimsiz bir tabaka oluşmaktadır. Kaymak tabakası olarak adlandırılan bu oluşum, ağır yapılı topraklarda daha da önem arzeder. Bu tabaka hemen kırılmalıdır. Aksi halde, daha sonraki yağış ve sulama sularının toprağa işlemeden yüzey akışı şeklinde akıp gitmesine ve ayrıca toprakta bulunan suyun, oluşan çatlaklardan hızlı bir şekilde buharlaşarak kaybolmasına neden olur. Bu nedenle, özellikle yaz döneminde meydana gelen yağışlardan veya sulamalardan sonra oluşan kaymak tabakasının kırılması amacıyla mutlaka yüzeysel toprak işleme yapılmalıdır.
Ticari gübrelerden özellikle fosforlu ve potasyumlu olanların toprak içindeki hareket hızları yavaş olduğundan, bu gübrelerin toprakta aktif kök derinliğine verilmeleri gerekir. Genellikle, geç sonbaharda 15-20 cm derinliğe verilen bu gübrelerin etkinliğini arttırmak için, pullukla 20-25 cm derinliğinde toprak işleme önerilmektedir. Amonyak (NH3) halinde azot kaybını önlemek amacıyla da, azotlu gübrelemeden hemen sonra, yüzlek toprak işleme yapılarak bu gübreler toprak içine karıştırılmalıdır.
Sonbaharda 20-25 cm derinlikte yapılan toprak işlemenin temel amacı, kış yağışlarının toprak içerisine işlemesini sağlayarak, bu şekilde toprağın su tutma kapasitesini arttırmaktır. Ayrıca , yaz döneminde kontrol edilememiş yabancı otlar da bu toprak işlemeyle bağdan uzaklaştırılır. Sonbahar toprak işlemesinde toprak, kesekli olarak bırakılır. Kış yağışları ile birlikte bu kesekler kolayca parçalanarak ufalanır.
İlkbahar ve yaz döneminde daha yüzlek (10-15 cm'den) yapılan toprak işlemesinin amaçları ise, yabancı ot kontrolü, yağışlar ve taşırma şeklindeki sulamalardan sonra oluşan kaymak tabakasının kırılarak toprağın havalandırılması ve su kaybının önlenmesidir.
2.7. ASMANIN SULANMASI
Sulama, toprağın verimlilik ve yapısına zarar vermeden birim alandan daha fazla ürün almak için, asma kök derinliğindeki eksik nemi yapay olarak tamamlamak ve kullanılabilir nemi en uygun düzeyde tutmaktır. Yağış rejimi düzensiz ve yetersiz ise bağlarda mutlaka sulama yapılmalıdır.
Ülkemizde bağcılık yapılan bölgelerde yağışlar, kış veya ilkbahar aylarında düşmekte ve topraklarımızda biriken (rezerv) su, haziran ortalarına kadar genellikle yeterli olmaktadır. Haziran ayından sonra iklimi çok kurak geçen yerlerde gerekli olan suyu mutlaka sulama ile karşılamak gerekir.
Asmanın normal bir büyüme ve gelişme gösterebilmesi için kök derinliğindeki nem oranı sürekli solma noktasına düşmemelidir. Nem kapsamı bu düzeye düştüğü zaman asma devamlı solma gösterir, köklerin çevresinde su olsa bile tekrar canlanamaz, büyüme ve diğer bitki fonksiyonları devam edemez, asma stress belirtileri göstermeye başlar. Sürekli solma noktası bitki gelişmesinde kritik bir noktadır. İlkbahar ve yaz dönemi başlangıcında, etkin kök bölgesinde uygun toprak nemi, yeterli besin maddesi olan ve dikkatli uygulanan kültürel koşullar altında gelişen asmada; önce kuvvetli bir sürgün ve yaprak büyümesi görülür, daha sonra sürgün büyümesi giderek yavaşlar ve tane irileşmeye başlar. Sürgün büyümesi, olgunlaşma dönemine doğru giderek azalır, hasattan bir süre önce ve sonra iyice yavaşlar. Özellikle hasattan sonra sürgün giderek odunlaşır ve yalnızca sürgün ucu çok az bir büyüme gösterir. Yaprak büyümesi ise tamamen durur, çeşide bağlı olarak yeşilden sarımsı yeşile, kırmızıya, kırmızıdan yeşile doğru değişir ve sonra dökülürler (2).
Asmanın kök bölgesinde yeterli nem olduğu sürece bu olaylar normal bir şekilde gelişir. Ancak yukarıda da söz edildiği gibi etkin kök derinliğindeki nem, yetersiz duruma düşerse asmada başlıca şu belirtiler görülür:
1-Sürgün gelişmesi önce yavaşlar sonra tamamen durur, sürgünler kısa ve zayıf kalır, erken odunlaşmaya başlarlar.
2-Önce sürgün ucu ve genç yapraklar solmaya ve pörsümeye başlar, yaprak renkleri, canlı yeşil renklerden koyu grimsi renklere dönüşür.
3-Eğer su azalmaya devam ederse, genç yapraklar kenarlarından kıvrılmaya başlar, yaşlı yapraklar kenarlarından başlayarak kahverengileşir ve giderek kurur, ölür ve sonuçta dökülürler.
4-Yaprak koltuklarında farklılaşan kışlık gözler, verimlilik yönünden farklılaşmazlar.
5-Gelişmekte olan taneler, tam iriliğine ulaşamazlar, renkleri tam gelişmez, kabukları kalın, genellikle kuru madde oranı düşük ve asit oranı yüksek olur.
6-Olgunlaşma gecikir ve üründe hem kalite hem de kantite düşük olur.
7-Şaraplık üzümlerde şıra oranı düşük olduğu gibi aromatik maddelerin, tanede yeterli sayıda ve miktarda sentezlenmesi de geri kalır ve bu yüzden elde edilen şarabın kalitesi düşük olur.
8-Tane irileşme döneminde yeterli nem bulamamış ise asmaya sürekli solma noktasına ulaştıktan sonra su verilse bile taneler normal iriliğine ulaşamazlar ve ayrıca donuk renkli kalırlar.
9-Normal koşullarda hasattan hemen önce veya sonra kök bölgesinde nemin azalması, sürgün gelişmesini sınırlandırdığı için olgunlaşmayı hızlandırabilir. Ancak bu da tanede (normal olgunlaşmada olduğu gibi) turgoriteden kaynaklanan diriliği, gevrekliliği ve tane eti sertliğinde bir artış sağlayamaz.
10-Hasattan sonra asmada genellikle sürgün büyümesi çok azdır. Daha çok sürgünler olgunlaşarak odunlaşırlar. Etkili kök bölgesindeki nemin sürekli solma noktasının üzerinde bulunması bu odunlaşmanın daha iyi olmasını sağlamaktadır. İyi odunlaşan sürgünler ise düşük kış sıcaklıklarına daha iyi dayanırlar. Bu nedenle hasattan sonra da gerektikçe bağlar sulanmalıdır. Özellikle sıcak ve kurak bölgelerde yetişen ve Haziran-Temmuz aylarında hasat edilen sofralık üzümlerde asma hasattan sonra en az bir veya birkaç defa sulanmalıdır.
Asmanın su tüketimi, vegetasyon devresinde hem bitkinin transpirasyonla harcadığı, hem de kapillarite denilen kılcal hava boşluklarından toprağın evaporasyonla buharlaştırdığı su toplamıdır. Yani asmanın su tüketimi evapotranspirasyonla kaybolan suyun toplamına eşittir.
Sulamanın başlıca amacı; asmada vegetatif ve generatif gelişme yönünden denge sağlamak üzere tüketilen suyun, uygun miktarda ve doğru bir zamanda karşılanmasıdır.
Ülkemizde bağlar sulanmaz diye genel bir kanı vardır. Ancak iyi kaliteli bir verim için gerektikçe sulama mutlaka yapılmalıdır. Sulama, verim artışının % 30-40 oranında sağlandığı bir kültürel uygulamadır. Ülkemizde Göller bölgesinde ve Ege bölgesinde özellikle çekirdeksiz üzüm bağlarında sulama yapılmaktadır. Kurak ve yarı kurak geçen bağ bölgelerinde sulama yapılmalıdır.
Asmanın, 1 gr kuru madde meydana getirmesi için yapraklarından 1 litre su harcaması gerekir. Yapraklardan normal koşullarda her cm2'den saatte 20-60 ml su buharlaşmaktadır (20-60 ml/cm2/h). Ayrıca vegetasyon içinde 450 mm/m2 suya gerek duymaktadır. Bunun 250-300 mm'si bu dönem içinde buharlaştığından, asmada normal bir gelişme ve meyve verimi için vegetasyon devresi içinde yaklaşık olarak 700-750 mm/m2 yağış alması gerekir. Eğer bu miktar topraktan sağlanamazsa özellikle kurak ve yarı kurak iklim koşullarında sulama ile bunun karşılanması gerekir (21).
Yukarıda görüldüğü gibi asmanın vegetasyon devresi içinde gerek duyulan su ihtiyacı (yağış), o devre içinde düzenli bir dağılış göstermelidir. Bağlardan maksimum verim elde etmek için sulamada verilecek su miktarı üzüm çeşidine, anacın kök sistemine, toprak tipine, asmanın vegetasyon devresinde aldığı yağışlara ve bunun yıl içindeki dağılışına, sulama sistemine ve kültürel uygulamalara göre değişmekle birlikte 150-2500 mm arasında değişen bir değer gösterdiği belirtilmektedir (21).
2.8. BAĞLARDA GÜBRELEME
Bağcılıkta verim ve kalitenin arttırılmasına yönelik kültürel uygulamaların içerisinde gübrelemenin ayrı bir önemi vardır. Bağlarda uygun ve dengeli bir gübrelemenin yapılabilmesi için öncelikle bağ toprağının verimlilik düzeyinin ve nem kapsamının bilinmesi gerekir. Özellikle sulama yapılamayan ve fazla yağış almayan bağ bölgelerinde, su faktörü daha da önem taşımaktadır. Çünkü su noksanlığı, gübrelemenin olumlu etkisini büyük oranda azaltmaktadır.
Bağlarda diğer gerekli kültürel işlemlerle birlikte gerçekleştirilecek etkili ve dengeli bir gübreleme; hem toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısını iyileştirmekte; hem de asmaların her yıl gelişme ve ürün için kullanmak üzere topraktan kaldırdığı bitki besin maddelerini toprağa yeniden kazandırmaktadır (22, 23).
Bu nedenle, asmanın normal bir gelişme gösterebilmesi ve istenilen verim ve kalitede ürün alınabilmesi için her yıl topraktan kaldırdığı besin maddelerini düzenli bir gübreleme ile toprağa tekrar iade edilmesi gerekir. Bağlar hem organik hem de inorganik gübrelerle gübrelenmektedir.
Bağlara Organik Gübrelerin Verilmesi Bağlara organik gübreler topraktan, organik madde gereksinimini karşılamak için verilmektedir. Asma için bağ toprağındaki organik madde miktarı, bazı hallerde topraktaki besin maddeleri miktarlarından daha da önemlidir. Çünkü asma, diğer meyve türlerinden farklı olarak besin maddelerince nisbeten fakir topraklarda da gelişebilmekte, fakat organik maddelerce fakir topraklarda normal bir gelişme gösterememekte ve verimliliği de çok azalmaktadır. (22). Bağcılıkta organik madde kaynağı olarak kullanılan başlıca materyaller önem sırasına göre; çiftlik gübresi, yeşil gübre, kompost ve samandır. Bağlara Mineral Gübrelerin Verilmesi Asma topraktan her yıl belli miktarda makro ve mikro mineral besin maddelerini alarak büyümesini, gelişmesini ve ürün verimini devam ettirir. Asma uzun ömürlü bir bitkidir. Ürün veriminin sürekli ve sağlıklı olması için asmanın her yıl topraktan kaldırdığı mineral besin maddelerinin gübreleme ile toprağa iade edilmesi gerekir. Bunlar toprağa gübreleme ile tekrar ilave edilmediği takdirde, asmanın ürün veriminde ve kalitesinde bir azalışa neden olduğu gibi bir çok besin maddesi noksanlık arazları da görülür. Çünkü mineral besin maddelerinin hücre düzeyinde aşağıda belirtilen önemli fizyolojik etkileri vardır. - Hücre çeperi ve protoplazma bileşiklerinin oluşumu; mineral elementler, çeper ve protoplazma yapısına katılan moleküllerin yapısında daima yer alırlar. - Hücrelerde ozmotik basıncın oluşmasında ve değişiminde etkili olurlar. - Mineral besin maddeleri, hücre özsuyunda fosfat ve karbonatlarla oluşturduğu bileşiklerle, hücrede pH'yı düzenleyerek tampon çözelti olarak da iş görürler. - Sitoplazmik membranda permeabiliteye etkili olurlar. Hücre sitoplazmik zarlarının geçirgenliği, hücrenin temasta olduğu katyon ve anyonlar etkilidir. - Mineral elementlerin zehirlilik etkileri: Ağır metaller hücrede proteinlerle birleşerek çökelmeler ve bunun sonucunda da zehirlilik etkisini yaratırlar. Bu etkiye sahip elementlerin başında Pb, Hg, Mg, Cu, Al, Ar, Ba, Mo, Ni, Se, Ag ve Zn gelmektedir. - Bazı mineral besin maddeleri, antagonistik ve sinerjistik etkiye sahiptirler. Ayrıca başta Fe, Cu ve Zn olmak üzere bir çok element, bir çok enzimin prostetik grubları olarak katalitik etkide bulunabilirler (24, 25).
2.9. BAĞ HASTALIK VE ZARARLILARI
Bağlarda en çok bağ zararlıları (floksera, nematodlar, salkım güvesi, tripsler, bağ uyuzu, kırmızı örümcekler, bağ maymuncuğu, haziran böcekleri, kuşlar, arılar vb.), mantari hastalıklar (külleme, mildiyö, ölü kol, antraknoz, gri küf, kav, kök çürüklüğü vb.), bakteriyel hastalıklar (bağ kanseri, bakteriyel yanıklık, asma vebası vb.), virüs ve virüs benzeri hastalıklar (kısa boğum, yaprak kıvırcıklığı, benek ve sarı benek hastalıkları vb.) etkili olarak bağda önemli ekonomik kayıplara sebep olabilmektedirler. Günümüzde bu kayıpları en aza indirmek amacıyla entegre mücadele yöntemi uygulanması tavsiye edilmektedir. Bu sayede hem ekonomik kayıplar düşürülmekte hem de çevre ve doğaya fazla zarar verilmemektedir (26). Entegre mücadele; hastalık ve zararlı türlerin populasyon dinamikleri ile çevre ilişkilerini dikkate alarak, uygun olan bütün mücadele metodlarını ve tekniklerini uyumlu bir şekilde kullanarak, bunların populasyonlarını ekonomik zarar seviyesinin altında tutan bir sistemdir. Entegre Mücadelenin Önemi Gelişigüzel ve yoğun olarak kullanılan ilaçlar; - Canlılar arasında varolan doğal dengeyi bozar,
- İnsan ve sıcakkanlılarda doğrudan veya dolaylı olarak zehirlenmelere yol açar,
- Toprak, su ve hava gibi çevre unsurlarında kirlenmeye neden olur,
- Hastalık ve zararlıların zamanla ilaçlara karşı direnç kazanmalarına neden olur,
- Ürünlerde kalıntı bırakır.
Entegre Mücadelenin Amacı - Bitkisel üretimin arttırılması, kaliteli ve pestisit kalıntısı bulunmayan ürün elde edilmesi,
- Doğal düşmanların korunması ve teşvik edilmesi,
- Tarla, bahçe ve bağların düzenli olarak kontrol edilmesi,
- Çiftçilerin kendi tarlası, bahçesi veya bağının uzmanı haline getirilmesi.
Entegre Mücadelenin İlkeleri - Entegre mücadele programları, ana hastalık ve ana zararlı hedef alınarak hazırlanır,
- Diğer hastalık ve zararlılar göz ardı edilmez. Ancak diğer zararlılar ile mücadele zamanına karar vermede ekonomik zarar eşikleri dikkate alınır,
- Hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadelede kültürel önlemlere öncelik verilir,
- Entegre mücadelede doğada mevcut faydalıların korunması ve desteklenmesi esastır,
- Eğer kimyasal mücadele yapılacaksa, sıcakkanlılara ve faydalılara zehirliliği en düşük, dayanıklılık riski az, çevre dostu, kısaca entegre mücadeleye uygun ilaçlar seçilir,
- Entegre mücadelede hastalık, zararlı ve yabancı otların mücadelesi birbirini destekleyici olmalıdır.
2.10. BİTKİ BÜYÜMEYİ DÜZENLEYİCİLERİN (BBD) BAĞCILIKTA KULLANIM ALANLARI
Bağcılıkta ıslah çalışmaları ile bir yandan verimli ve kaliteli üzüm çeşitleri araştırılırken bir yandan da büyümeyi düzenleyici maddeler kullanılarak verim ve kalitenin arttırılmasına çalışılmaktadır. Genel olarak diğer bahçe bitkilerinde olduğu gibi bağlarda da büyümeyi düzenleyicilerin verim ve kalite üzerine etkisi maddenin yapısına, konsantrasyon ve uygulama zamanına göre değişmektedir (1).
Üzümlerde ekonomik meyve tutum oranı oldukça farlılık göstermekte ve %20'den %55'e kadar değişmektedir. Zayıf tutum dönemlerinde bu oranın %20'nin altına kadar düştüğü gözlenmiştir. Büyümeyi düzenleyici maddeler ile yapılan çalışmalar özellikle 4-CPA, gibberellin ve CCC'nin meyve tutumu üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Siyah kuş üzümünde iyi bir meyve tutumu sağlamak için tam çiçeklenmeden 3-6 gün sonra 2-10 ppm konsantrasyonda bir uygulama yeterli olmaktadır. Bu dozda yapılan 4-CPA püskürtmesi ile meyve tutumu ve tane büyüklüğünün, bilezik alma uygulamasına eşit veya daha fazla olduğu bildirilmiştir (1). Yüksek konsantrasyonlarda 4-CPA uygulanırsa asmalara zarar verebilmekte veya çiçeklenme döneminde erken uygulanırsa tanelerin içinde sert, fakat içi boş çekirdekler oluşabilmektedir. Dolayısıyla uygulama zamanı ve dozunun iyi belirlenmesi gerekir (27). Partenokarpik ve stenospermokarpik çeşitlerde meyve tutumu, çiçeklenme sırasında GA uygulamalarıyla azalırken, bundan önce ve sonraki uygulamalar ile artmıştır. Çekirdekli çeşitlerde GA, çekirdekli tanelerin sayısında azalmaya, çekirdeksiz tane sayısında ise artışa neden olur (1, 28, 30).
Yapılan denemelerde CCC'nin meyve tutumunu % 10-50, genelde % 20 oranında arttırdığı saptanmıştır. Büyümeyi engelleyici etkiye sahip olan bu madde çiçekten 1 veya 3 hafta önce salkımlara veya tüm yeşil aksama uygulandığında, meyve tutumunu çekirdekli ve çekirdeksiz çeşitlerde çoğu kez % 20'den daha fazla arttırmaktadır. Ayrıca çiçeklenmeden 2 hafta önce CCC uygulaması genellikle meyve tutumunu iyileştirmiştir. CCC'nin meyve tutumunda sağladığı artışın nedeni sürgün büyümesini engellemesinden kaynaklanmaktadır. Sentetik sitokinin olan PBA'nın Cardinal üzüm çeşidinde 300 ppm dozda uygulanması ile çekirdekli tane tutumunda % 100 ve salkım ağırlığında % 76 artış artış sağlanmıştır (1,29).
Bağcılıkta büyümeyi düzenleyici maddelerin önemli başka bir kullanım alanı çekirdeksiz üzüm eldesinde kullanılmasıdır. Bu konuda yapılan çalışmalarda önemli sonuçlara ulaşılmıştır. Anob-E Sihahi çeşidi üzerinde yapılan çalışmalarda anthesisten 1-2 gün önce 40-60-80-100 ppm dozlarındaki GA3'e, salkımları bandırma uygulamalarından alınan sonuçlara göre GA çekirdek deformasyonuna neden olmakta, fakat tozlanma ve döllenme olduktan sonra etkili olmamaktadır. Çavuş üzüm çeşidi üzerinde yapılan bir çalışmada GA'nın 10-50-100 ve 500 ppm dozları tam çiçeklenme ve tam çiçeklenmeden 10 gün sonra olmak üzere iki kez uygulanmış ve tüm dozlarda kesin çekirdeksizlik elde edilmiştir. Yine yapılan diğer bir çalışmada Hafızali ve Perlette çeşitlerinde 100 ppm, Hun çeşidinde 50 ppm GA'nın tam çiçeklenme zamanında uygulanmasıyla çekirdeksizliğin uyarıldığı tespit edilmiştir.(1, 29).
Büyüme düzenleyici maddelerin bağcılıkta kullanım alanlarından birisi de tane seyreltmenin sağlanmasıdır. Seyreltmenin amacı fazla miktardaki ürünü azaltarak asmalarda normal miktarda ürün yüklemesini sağlamaktır. Böylece ürün kalitesi arttırılır, salkımların sıkı olması nedeniyle oluşan çürümelere engel olunur, salkımların daha kolay paketlenmesi sağlanır (27). Üzümlerde elle seyreltme zor ve pahalı olduğundan son yıllarda kimyasal maddelerle seyreltme önem kazanmaya başlamıştır. Büyümeyi düzenleyici maddelerin kullanılmaları işgücünü oldukça azaltır ve özellikle kurutmalık ve şaraplık çeşitlerde yapılması uygundur (1). Sık salkımlı çeşitlerde salkımı seyrekleştirmek amacıyla da büyümeyi düzenleyici maddeler kullanılabilir. Şaraplık üzümlerde yapılan çalışmalarda sürgünler 40-50 cm uzunlukta iken ve çiçeklenmeden yaklaşık 3 hafta önce 1-10 ppm dozunda GA'nın sadece salkımlara gelecek şekilde püskürtülmesi, salkımların daha seyrek yapıda olmasını sağlamıştır (27). Sultani çekirdeksiz çeşidinde çiçeklenme döneminde 20-45 ppm dozunda GA uygulanırsa salkımlarda seyreltme sağlanabilir. Ancak çekirdekli sofralık üzümlerde salkım seyreltmek amacıyla GA uygulamasından kaçınmak gerekir. Çünkü tanelerde boncuklanma olabildiği için salkımların görünüşü bozulabilir (27). Büyümeyi düzenleyici maddelerin seyreltmedeki olumlu etkisine karşın, yüksek konsantrasyonlarda kullanılan gibberellin, çekirdekli çeşitlerde sonraki büyüme mevsiminde tomurcuk büyümesini azaltabileceği sanılmaktadır (1, 30).
Çekirdekli sofralık üzüm çeşitlerinden bazılarında taneler turgorunu kaybetmekte ve hasattan 1 ay kadar önce buruşmaktadır. Bu durumu önlemek amacıyla tane tutumundan 1-2 hafta sonra 20 ppm dozunda GA uygulanabilir (27).
Tane iriliğinin arttırılması amacıyla gibberellinler, en önemli hücre büyüten hormonlar olarak özellikle çekirdeksiz üzümler üzerindeki etkilerinden dolayı yaygın şekilde kullanılmaktadırlar. Bu amaçla Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidinde GA yaygın olarak kullanılmakta ve iki uygulama önerilmektedir (28):
- GA uygulaması, 2,5-20 ppm konsantrasyonda ve takkelerin % 20-80'i düştüğü zaman yapılır. Bu şekilde tane tutumu azaltılarak salkımlarda uzama, tane büyüklüğünde bir miktar artış sağlanır.
- GA uygulaması, 20 ve 40 ppm'de aynı asmalarda, tane tutumu devresinde ve genellikle ilk uygulamadan 10-14 gün sonra yapılır. Bu uygulama tane büyüklüğünü arttırır.
Kuş üzümlerinde çiçeklenme sonuna doğru atılan 2,5-5 ppm'lik GA, bilezik almanın veya 4-CPA uygulamasının yerine geçmiştir. Ancak burada doza dikkat etmek gerektiği, aksi takdirde dozun arttırılması durumunda tanelerin çok irileştiği ve ticari olarak kuş üzümü amacıyla kullanılamadığı saptanmıştır. Kurutmalık üzümlerde taneyi irileştirmek amaçlanır. Kurutmalık çeşitlerde taneyi az miktarda irileştirmek amacıyla çiçeklenme sonuna doğru (% 75 çiçekte) 5 ppm dozunda GA kullanmak yeterlidir (27). Çekirdekli üzüm çeşitlerinden bazılarının dışında genelde GA uygulanmaz. Bunun nedeni GA'in, tomurcuklarda ertesi yılın salkım taslaklarına zarar vermesi ve dolayısıyla göz verimliliğini düşürmesidir. Çekirdekli çeşitlerden sadece Razakı'da yapılan denemelerde başarı elde edilmiştir (27).
Yetiştiriciler özellikle sofralık çeşitler açısından pazara erken üzüm göndererek nisbeten yüksek olan fiyatlardan yararlanmak isterler. Fakat bu çeşitlerin normal olgunlaşma zamanlarını daha da önceye almak için bazı kimyasal maddelerden yararlanılmaktadır. Etilen erkenciliği sağlamak amacıyla tanelerin ben düşme döneminde asmalara püskürtülmelidir. Uygulama dozu çeşitlere göre 100-1500 ppm arasında değişir. Etilen uygulamaları, ayrıca ilk hasattaki ürün miktarını arttırarak erkenciliği olumlu etkilemekte ve değişik üzüm çeşitlerinde ortalama 4-16 günlük erkencilik sağlamaktadır. Etilenin çok erken dönemlerde (tane tutumu dönemi) ve çok yüksek dozlarda uygulanması, olgunluğu geciktirip ürün miktarını azaltabilmektedir (27). Hafızali ve Perlette çeşitleri üzerinde yapılan bir çalışmada tam çiçeklenme döneminde 100 ppm GA3 uygulaması ile 7-10 gün erkencilik sağlanmıştır. Ayrıca Emperor ve Carignane çeşitlerinde ben düşme döneminden hemen sonra 200-2000 ppm ethephon uygulaması, renklenme ve toplam kuru maddeyi arttırmış ve toplam asidi azaltmıştır (1).
2.11. HASAT VE PAZARLAMA
Sofralık üzümler olgunlaşınca toplanmalıdır. Pek çok meyveden farklı olarak üzümlerde toplandıktan sonra olgunlaşma olmadığından görünüş, renk, lezzet ve yapı bakımından arzu edilen düzeye ulaştıklarında bağ bozumunun yapılması gerekir.
Üzümlerin olgunluğuna karar vermede;
a- Üzümün rengi
b- Toplam çözünebilen katı maddeler
c- Salkım sapının ve iskeletin rengi
d- Çekirdek rengi
e- Tane etinden çekirdeğin ayrılması
f- Lezzet gibi faktörler etkendir.
Sofralık üzümlerin bağ bozumunda üzümleri bir defada kesmek doğru değildir. Şaraplık, kurutmalık ve şıralık üzümler, alınan örneklerde istenilen kuru madde veya öksele durumuna geldiği zaman bağ bozulur (12, 15).
Sofralık üzümlerde önce güneye bakan salkımlar kesilir. Kesim işlemine çiğ kalktıktan sonra başlanır ve üzüm taneleri ısınmadan kesime son verilir. Özellikle ihraç edilecek üzümlerde bu durum daha da önem kazanır. Salkımları keserken dikkat edilecek hususlar şunlardır:
1- Mutlaka bıçak, makas vb. kullanılmalı ve hasat asla elle yapılmamalı,
2- Salkımlar olgun olmalı,
3- Salkımı meydana getiren tanelerin üzerindeki pus tabakası silinmemeli,
4- Salkımlar zedelenmeden kesilmeli,
5- Kesilen salkımlar kaplara yavaş ve hafifçe konulmalı,
6- Salkım olgunluk durumunu ve tabii rengini almış olmalı,
7- Hastalık ve haşeresiz olmalı,
8- Salkım büyüklüğü normal olmalı,
9- Salkım sapından tutup kesilmelidir.
Hasattan sonra ayıklama ve ambalaj işlemine geçilir. Bu işlem için ağaç altları ve çardaklar veya bir vasıtanın gölge tarafı en uygun yerlerdir. Ambalaj evleri, üzüm ambalajı için en iyisidir.
Etiketlenmiş ve ambalajı yapılmış kasalar, ihraç için hazırlanmış ise, hemen frigofirik kamyona yüklenmelidir. Yalnız yükleme yapılmadan önce aşağıdaki işlemler gözden geçirilmelidir:
a- Kamyon kasasının iç kısmının temizliği
b- İstif şeklinin nasıl yapılacağı
c- Kaç kasa üzüm alacağı
d- Kasa sıcaklığının 15-20oC'ye ayarlanması
e- Ambalajı yapılmış kasalarda etiket ve parti numaralarının olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Yükleme yapılırken, kasaların sallanmayacak şekilde istif edilmeleri, bunun için öne konan kasaların ayaklarının birbirine bağlanması gerekir. Yüklemede ayaklar tam oturmalıdır. Hava sirkülasyonunun normal olabilmesi için de tavanla sandık arasında 50 cm'lik bir mesafe olmalıdır. İç piyasa için hazırlanan üzümler, doğrudan kara yolu ile gönderilir veya soğuk hava depolarında saklanır (12).
3. SONUÇ
Türkiye tarımında önemli bir yere sahip olan bağcılık, günümüzde üretimden yetiştirmeye, yetiştirmeden pazarlamaya kadar geçen süreç içerisinde birçok sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlar içerisinde birim alandan alınan ürün miktarı ve kalite düşüklüğü ile ilgili problemler önemli bir yer tutmaktadır. Bağcılıkta verimlilik, birim alanda bulunan omca sayısı yanında, omca üzerinde meydana gelen salkım ve tanelerin sayısı ve büyüklüğü ile de yakından ilişkilidir. Ancak bu özellikler çeşit, anaç, kültürel uygulamalar ve çevre koşulları gibi birçok iç ve dış faktör tarafından etkilenmektedir. Bu sayılan faktörlerin verim ve kaliteyi arttırmada çok önemli rolü olduğu görüldüğünden, bağcılıkta meyve kalitesini artırıcı uygulamaların çok dikkatli ve titizlikle yerine getirilmesi gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder