Koyun yetiştiriciliği et üretimi, süt üretimi, yün üretimi ve deri üretimi açısından ülke ekonomisinde önemli yer tutmaktadır. Önceki yıllarda 40 milyonun üzerinde olan koyun varlığımız, son yıllarda azalma göstermiştir. Halen yaklaşık 30 milyon koyuna sahibiz. Koyun varlığımızın sayıca azalmasına karşın yıllarla birlikte ülke nüfusunun arttığını göz önüne aldığımızda, koyunculuğumuzun mutlaka geliştirilmesi gerektiği anlaşılır. Ayrıca toplum olarak koyun eti tüketim alışkanlığımız ve özellikle damak zevkimize dayanan kuzu eti talebinde bir azalma söz konusu değildir.
KOYUN YETİŞTİRİCİLİĞİ NEDEN AZALIYOR?
Köyleri şehirlerin imkanlarına kavuşturamayışımız nedeniyle köyden kente fazlaca göç tüm tarımsal uğraşlarda yetiştirici sayısını azaltmaktadır. Değişen sosyoekonomik yapı içerisinde, koyunculuk gibi yoğun emek ve ilgi isteyen bu yetiştiricilik dalı özellikle gençler tarafından cazip görülmemektedir. Ayrıca çok uzun yıllardan beri aşırı otlatmadan dolayı yorulan ve fakirleşen otlaklarımız, yıllık beslenmesinin büyük bölümünü mer'ada geçirmek zorunda olan koyunlar için yetersiz duruma gelmiştir.
Ya göç alan yerler?
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri özellikle çiftçilik yapacak genç nüfusunu göç verirken, göç alan batı ise aşırı betonlaşma ile yok edilen çayır-meralar tarım arazileri koyunculuğumuza daha da büyük darbe vurmuş, bugünkü gerileme meydana gelmiştir. Fakat koyun sayımız yinede az değildir, ayrıca özellikle Doğu Anadolu bölgesinde o güzelim mer'alar yine en iyi şekilde koyunculuk ile değerlendirilebilir.
KOYUNCULUĞUN ÜLKE EKONOMİSİNDE ÖNEMİ
Ülkemizde yaklaşık olarak et üretiminin üçte biri, süt üretiminin beşte biri koyundan elde edilmektedir. Ülkemizde bir yılda üretilen koyun eti miktarı 1998 yılı verilerine göre 87 841 ton, kuzu eti ise 56 862 tondur. Koyunlardan elde edilen süt miktarı 813 078 ton, keçilerden ise 265 445 tondur.Bir tarım ülkesi olarak gerek toplam üretim miktarları, gerekse kişi başına düşen miktarlar diğer ülkelere göre düşüktür. O halde geri kalmış koyunculuğumuzu geliştirmemiz gerekir.
KOYUNCULUK NASIL GELİŞİR?
Ülkemizde koyunculuğumuza ait bugünkü genel yapıda; hem Devletimize, hem bu işin bilimi ile uğraşan kişi ve kuruluşlara ve hem de yetiştiricilerimize önemli görevler düşmektedir. Sürü ıslahının yanı sıra öncelikle otlak ve meralar korunup ıslah edilmeli ve verimlerinin artırılması için iyi bir organizasyon yapılmalıdır. Ülke çapında tespit edilen otlak ve mera alanlarından yararlanan köylerde, yılın belli dönemlerinde bitki gelişmesini sağlamak üzere dinlendirme yapılmalıdır. En azından meralarda hayvansal gübre saçımı ve istenmeyen çalılık ve zararlı otların yok edilmesinde, bundan yararlanan siz çiftçiler ortak mücadele etmelidir. Koyunculuğu geliştirme girişimlerinde öncelikle çevre ve bakım şartlarında iyileştirmeler düşünülmelidir. Şayet yurtdışından veya içinden üstün verimli bir ırk getirilecekse, önce yaşayabileceği ve üstün verimlerini sürdürebileceği ortam hazırlanıp sonra getirilmelidir. Aksi takdirde, genelde olduğu gibi sadece yurtdışına döviz kaptırmaktan ileri gidemeyiz. Ayrıca otlak şartları uygun, yem girdileri nispeten ucuz temin edilebilen ve geleneksel olarak bu işe uygun yörelerde yetiştiriciler kooperatif, birlik ve benzeri şekilde örgütlenerek üretim ve pazarlama koşullarında üstünlük sağlayabilirler.
Koyun Irklarımız
Ülkemiz doğal koşulları ve tarımın yapısı bakımından hayvancılık için uygundur. Ancak, kurak iklim, zayıf otlak durumu ve gerekse hayvanlara uygulanan bakım ve besleme yetersizliği yüzünden sığır gibi büyükbaş hayvanlardan çok, koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanlar daha fazla çoğalma şansı elde etmiştir. Ancak koyun ırklarının da bölgelere göre değiştiği görülür. Genel olarak Anadolu'nun iç kısımlarında yağlı kuyruklular, denize yakın bölgelerde ince kuyruklular yaygındır. Bu derste başka koyun çeşitlerini ve özelliklerini görelim.
YERLİ IRKLAR
Koyun varlığımızın %90' dan fazlasını yerli ırklar oluşturmaktadır. Bu koyunlar genellikle yağlı kuyruklulardır. Hayvan sayısı az olmamakla birlikte verimlerin düşüklüğü gerçektir.Çevre, bakım ve besleme şartlarının biraz düzeltilmesiyle yerli hayvanların neler yapabilecekleri de tam olarak ortaya konulmuş değildir. Bunu sağladığımız gün yerli ırklarımızın da ne cevherlere sahip olduğuna şahit olup hayret edeceğiz. Hayvancılığı ileri ülke yetiştiricileri işe yerli ırklarının ıslahı ile başlamışlar ve bugünkü yüksek verimli kültür ırklarını elde etmişlerdir. Bizim ülkemizde çok sayıda değişik ırk mevcut olduğundan daha şanslıyız unutmayalım.
KUYRUK YAPISI
Kuyruk yapısı koyun ırklarının başlıca özelliklerindendir. Koyunlar yağlı veya ince kuyruklu olurlar. Yağlı kuyruklu koyun ırklarımız Mor Karaman, Ak Karaman, Dağlıç, İvesidir. İnce kuyruklu koyun ırklarımız ise, Kıvırcık, Sakız, Karayaka Ve Merinostur. Yağlı kuyruklu koyunlar ne kadar iyi beslenirse kuyrukları o kadar büyür. Koyun, yemin bol olduğu dönemlerde kuyruğunda yağ depolar. Yemin yetersiz olduğu kış dönemlerinde bu yağı harcayarak yaşamını sürdürür. Şimdi yerli koyun ırklarını birer birer görelim, hangi bölgelerde yetişir, ne kadar et, ne kadar süt, ne kadar yavru verir öğrenelim.
MOR KARAMAN KOYUNU
Genel olarak Doğu illerimizde, kısmen Kuzey Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde özellikle Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Bitlis, Bayburt taraflarında yetiştirilmektedir. Mor Karamanlar, Kızıl Karamanlar diye de bilinir ve vücut renkleri kızıldan mora kadar değişmekle birlikte göz, ağız ve burun etrafı daha koyu renklidir. Baş, burun, karın altı ve bacaklar çıplaktır. Yağlı kuyrukludur. Koyunlarımızın % 20' lik kısmını Mor Karaman oluşturur.Anaç koyunlarda canlı ağırlık 50-60 kg, süt verimi 50-60 kg, kirli yapağı verimi 2-2,5 kg olup her 100 koyundan 95-105 kuzu alınmaktadır. Süt kesiminden sonra 3 aylık besleme ile 20-25 kg karkas verebilir.
AKKARAMAN KOYUNU
Türkiye koyun varlığımızın yarısına yakınını ( % 44) bu ırk oluşturur. Batıda Eskişehir ve Kütahya'dan başlayarak, doğuda Sivas'a kadar, sahil bölgeleri dışında Orta Anadolu'da ve geçit bölgelerinde yetiştirilir. Akkaramanlar da vücut beyaz renkli yapağı ile örtülüdür. Ağız ,burun, göz çevresi, kulak ve ayaklarda siyah lekelere rastlanır. Morkaraman gibi yağlı kuyrukludur. Zaten yapı olarak Morkaramana benzer. Anaç koyunlarda canlı ağırlık 40-45 kg, süt verimi 50-60 kg, kirli yapağı verimi 1,5-2 kg'dır ve her 100 koyundan 100-110 kuzu alınmaktadır. Süt kesiminden sonra 3 aylık besleme ile 20-22 kg karkas verebilir.
DAĞLIÇ KOYUNU
Yetiştirildiği alan Sakarya nehrinden başlayıp, Ege bölgesinin kıyı illerine kadar uzanır. Vücut beyaz renkli, kaba karışık yapağı ile örtülüdür. Ağız, burun, göz etrafında ve ayaklarda siyah lekeler görülür. Erkekler helezoni boynuzlu, dişiler boynuzsuzdur. Kuyruk yağlı olup, kalp şeklindedir. Bu ırk Türkiye'de sayı olarak üçüncü sırada (%12) yer alır. Anaç koyunlarda; canlı ağırlık 35-40 kg, süt verimi 40-50 kg, kirli yapağı verimi 2-2,5 kg, kuzu verimi 100 koyunda 90-100 kuzudur.
SAKIZ KOYUNU
Adını Sakız adasından almıştır. Türkiye'de en çok İzmir ilinde özellikle Çeşme ilçesinde yetiştirilir. Bu nedenle Çeşme koyunu olarak da adlandırılır. Vücut beyaz renkli, kaba-karışık yapağı ile örtülüdür. Baş ve bacaklarda siyah lekeler vardır. Erkeklerde kuvvetli, kıvrımlı boynuzlar bulunur. Dişiler boynuzsuzdur. Sakız koyunları uzun, yağsız kuyrukludurlar. Bir batında ikiz, üçüz veya daha fazla yavru verimi ile meşhurdur. Ancak vatanından ayrıldığında bu verim alınamamıştır. Anaç koyunlarda canlı ağırlık 40-45 kg, süt verimi 120-180 kg olup iyi bakım şartlarında 250 kg'a kadar çıkmaktadır. Kuzu verimi yüksektir ve her 100 koyundan 180-200 kuzu alınabilir.
KIVIRCIK KOYUNU
Trakya'da ve Marmara'nın güney doğusundaki illerde ve Ege bölgesinin bazı illerinde (Manisa, İzmir, Aydın) yetiştirilir. Vücut beyaz renklidir. Erkeklerde beyaz renkli kıvrımlı boynuzlar bulunur. Dişiler boynuzsuzdur. İnce uzun kuyruğu vardır. Türkiye'de sayı olarak 4. sırada yer almaktadır. Mevcut koyun varlığımızın %6'sını oluştururlar.Anaç koyunlarda canlı ağırlık 40-42 kg, süt verimi 60-90 kg, kirli yapağı verimi 1,5 kg'dır. Her 100 koyundan 110-130 kuzu alınmaktadır. Kıvırcık ırkı et kalitesi yönünden Türkiye koyun ırkları içinde birinci sırayı alır. Süt kesiminden sonra iki aylık bir besleme ile 17-18 kg. karkas verebilirler.
KARAYAKA KOYUNU
Karadeniz kıyı şeridinde özellikle Sinop, Samsun, Ordu, Giresun ve Tokat illerinde yetiştirilir. Vücut beyaz renkli kaba yapağı ile örtülüdür. Baş, kulak ve bacaklarda siyah lekelere rastlanabilir. Koçlarda kalın kıvrımlı boynuzlar ,dişilerde boynuzsuzluk hakimdir. Kuyruk yağsız, ince ve uzundur. Türkiye koyun varlığında %3,5'luk bir paya sahiptir. Anaç koyunlarda canlı ağırlık 35-40 kg, süt verimi 40-45 kg, kirli yapağı verimi 1,5-2 kg'dır. Et lezzeti yönünden ikinci sırayı alır.
İVESİ KOYUNU
Anavatanı ve yayılma sahası Fırat ve Dicle nehrinin dolaştığı Mezopotamya bölgesi olan İvesi koyunları; yurdumuzda Şanlıurfa, Gaziantep ve Hatay illerinde, daha çok Suriye sınırı boyunca alçak ve çöl karakteri gösteren ovalarda yetiştirilir. En önemli özelliği sütçü olması ve diğer sütçü ırkların aksine sürüler halinde yetiştirilmesidir. Koyun varlığımızın % 1,8 ' ini oluştururlar. Baş ve bacaklar kahverengi, vücudu ise beyaz olan iki renkli bir koyundur. Kahverengi bacaklar tamamen beyaz olanlar da vardır. İvesiler yağlı kuyruklu koyunlardır.Koçları genellikle boynuzlu, koyunlar boynuzsuzdur. Yapağısı kaba yapılıdır. Anaç koyunlarda canlı ağırlık 44-48 kg, süt verimi 90-155 kg, kirli yapağı verimi 2-3 kg, kuzu verimi ise düşüktür. Yerli ırk koyunlarımız bunlar. Bu yerli ırklar, yabancı ırklarla melezlenerek ıslah edilebilirler. Böylece, daha verimli koyunlar elde edilebiliyor. Şimdi ıslah edilmiş koyun ırklarımızı ele alacağız.
MERİNOS KOYUNU
Koyunlarımızın yapağı verimini iyileştirmek üzere merinos melezlemesi yapılmıştır. Bu sayede et verimi de yükselmiştir. Melezleme hangi yerli ırk ile yapılırsa, ona göre isim verilmektedir.
Karacabey Merinosu:
Marmara bölgesinde gelişti. Balıkesir ve Bursa çevrelerinde yetiştirilir. Bu bölgenin yerli ırkı kıvırcıkların Alman Etçi Merinosları ile melezlenmesi sonucu elde edilmiştir.Yapağısı çok kalitelidir. Bir koyun 3,5-4 kilo yapağı verir. Et verimi de iyidir. Anaç koyunlarda canlı ağırlık 55-70 kg, süt verimi 50-55 kg olup, her 100 koyundan 125-130 kuzu elde edilir. Vücut beyaz renklidir. Kuyruk ince ve uzundur. Koçların çok azında boynuz görülebilir. Koyunlar boynuzsuzdur.
Konya Merinosu (Anadolu Merinosu):
Alman Etçi Merinosları ile Akkaraman koyunların melezlenmesi sonucu elde edilmişlerdir. Vücut beyaz renkli yapağı ile örtülüdür. Erkek ve dişiler genelde boynuzsuzdur. Kuyruk yağsız ince ve uzundur. Yapağı kalitesi, büyüme ve döl verimi bakımından kök aldığı Akkaraman ırkından önemli derecede üstündür. Anaç koyunlarda; canlı ağırlık 54-56 kg, süt verimi 40-50 kg, kirli yapağı verimi 3,6-3,8 kg, ikiz doğum oranı ise % 30-40 civarındadır.
MALYA KOYUNU
Merinoslarla Akkaramanlar arasında diğer bir melezleme çalışmasıdır. Melezleme Malya tarım işletmesinde yapılmıştır. Yarım yağlı kuyruklu koyunlardır. Vücut beyazdır, baş ve bacaklarda siyah lekeler bulunabilir. Yapağı verim özellikleri bakımından Akkaramandan üstündür. Anaç koyunlarda canlı ağırlık ortalama 45-50 kg' dır. Kirli yapağı verimi 2,4-2.8 kg arasında değişir.
GÖKÇEADA (İMROZ) KOYUNU
İmroz (Gökçeada) adası ve kısmen Çanakkale çevresinde yetiştirilir. Beyaz yapağılı , ince uzun kuyruklu, küçük cüsseli bir ırktır. Baş, kulak ve bacaklarda siyah lekeler bulunmaktadır. Koçlar genelde boynuzludur. Koyunlarda boynuz görülmez. Anaç koyunlarda canlı ağırlık 35-40 kg, süt verimi 50-60 kg' dır.İyi bakım ve besleme şartlarında 75-90 kg'a kadar çıkabilmektedir. Kirli yapağı verimi 2-2,5 kg dolayındadır.
TUJ KOYUNU
Türkiye'nin kuzey doğu ,özellikle Kars, Ardahan ve Iğdır bölgelerinde yetiştirilmektedir. Anaç koyunlarda canlı ağırlık 38-42 kg , süt verimi 50-55 kg, koçlarda yapağı verimi 3-5 kg dolayındadır. Et kalitesi yönünden Kıvırcık koyununa yakındır.
HERİK KOYUNU
Sivas, Amasya, Sinop, Samsun, Trabzon, kısmen de Çorum illerinde çoğunlukla da dağlık bölgelerde yetiştirilir. Herik koyunları genelde beyaz olmasına karşılık, koyu renklilere de rastlanabilmektedir. Küçük cüsseli, koçları boynuzlu, kuyruk yağlıdır. Yapağı kaba ve karışıktır.
HEMŞİN KOYUNU
Karadeniz sahilleri ile kuzey doğu bölgemizde, özellikle Artvin dolaylarında yetiştirilen bölgesel bir koyun tipidir. Kahverenkli olmalarına karşın siyah ve açık renklilere de rastlanır. Verimleri ve et�yapağı kalitesi düşüktür.
TAHİROVA KOYUNU
Kıvırcık koyundan Doğu Friz ırkı ile melezlenmesiyle geliştirilen bir tiptir. Ege ve Marmara bölgesinde yetişebilmektedir. Yavru ve süt verimi yüksek bir hayvandır.
ÖDEMİŞ KOYUNU
Batı Anadolu'da Ödemiş çevresinde yetiştirilir.Üzerinde ciddi bir çalışma yapılmamıştır.
EGE KOYUNU
Süt ve döl verimi yüksek bir anaç tipinin oluşturulmasında Tahirova ile Sakız ırkından yararlanılmaktadır. Özünde üç ırk (Doğu Friz, Kıvırcık ve Sakız) arası birleştirme melezlemesi ile oluşturulan bir tiptir. Ege koyunu elde etmek için; ilk aşamada Sakız ve Tahirova tipi koyunlar karşılıklı melezlenir, elde edilen melez döller ise ikinci aşamada Tahirova koçlarına verilirler. Acıpayam, Ramlıç, Menemen, Sönmez, Türkgeldi, Asaf koyunları ise değişik melezleme çalışmaları sonucu elde edilmiş sayıları çok düşük koyun ırklarımızdır .
Koyunların Beslenmesi
KABA YEM YETMEZ!
Koyunlar, selülozu fazla olan yemleri kolayca yerler. Bu yemlere kaba yem diyoruz. Kuru otlar ve saman kaba yemdir. Silo yemleri ve yeşil yemler de kaba yemdir. Koyunlar bunları yiyerek de verim verir. Fakat, kaba yemlerde bazı maddeler azdır veya hiç yoktur. Her türlü besin bulunmadığından verim düşüktür. O zaman, eksik olan bu besinleri eklemek gerekir! İşte koyunların verimini artırıcı bu yemlere yoğun yem diyoruz. Verimleri fazla olan koyunlara mutlaka yoğun yem vermelidir. Bunlar tahıl kırmalarıdır ve küspelerdir.
KOYUN BESLEMESİNDE ÖNEMLİ DÖNEMLER
Koyunların hayatında çeşitli dönemler vardır. Bir dönemde verimsiz olurlar. Yani, yavru verimi yoktur, süt verimi yoktur. Bir dönem gebelik dönemidir. İyi bakım ve beslenme ister. Sonra süt dönemi gelir. Bu da ayrı bakım ve beslenme ister. Bu dönemler ne zamandır, ne kadar sürer? Şimdi tek tek bunları inceleyelim.
• Koç katımında besleme
• Gebelikte besleme
• Süt veriminde besleme
• Verimsiz dönemde besleme
KOÇ KATIMINDA BESLEME
Koyunlar koça verildikleri dönemde gayet sağlıklı ve vücut ağırlıkları bakımından uygun olmalıdırlar. Şayet koyunun koç alma isteğini kamçılamak istiyorsak ve bu koç alan koyunun döl tutması, tuttuğu dölü yaşatması ve hatta ikiz döle sahipse bunlardan birinin yetersiz beslenmeden dolayı erken ölümünü istemiyorsak bu dönemde ek bir yemleme yapmalıyız. Koç katımı yurdumuzun çeşitli yörelerinde yılın değişik aylarında yapılmaktadır. Bu dönemde koyunlar genelde meradadırlar ve koç katımı için yetersiz bir beslenme söz konusudur. Koç katmaya başlamadan 2 hafta öncesinden başlayarak ve koç katım süresincede 4 hafta kadar devam ettirerek bir ek yemleme yapmakta fayda vardır. Bu ek yemlemede elimizde kaliteli kuru yonca varsa 500 g' dan başlayıp 1.5 kg'a kadar çıkarak verebiliriz. Bu yoksa fabrika yemi veya arpa yulaf karışımı 400 gramdan başlayıp 700-800 grama kadar çıkarak yedirebiliriz.
GEBELİKTE BESLEME
Bu dönemi de kendi arasında ikiye ayırmak gereklidir. Koyun koç aldıktan sonra, gebeliğinin ilk üç ayında karnındaki yavru gayet küçüktür. Araya beslemede ek bir yük getirmez. Bu üç aylık dönemde, şayet mera şartları yeterliyse ek bir yeme ihtiyaç yoktur. Sadece ot durumu çok kısıtlıysa bir miktar meraya çıkmadan önce 250 gr kadar ek yem verilebilir. Gebeliğin ikinci ve en kritik dönemi son 45 gündür. Bu dönemde yavru birden gelişmiş ve annenin her yediğine ortak olmaya başlamıştır. İlk dönemin hemen hemen 7 katı büyüklüğe erişen yavrunun ihtiyaçları ve dolayısıyla da annenin ihtiyaçları artmıştır. İşte bu dönemde verilecek ek yem; yavru için sağlıklı ve iri doğum, anne içinde süt verim dönemine hazırlıklı olarak girmek demektir. Tabi bunların hepside yetiştirici için artı değerlerdir. Ek yemlemede 300 gramdan başlayarak doğuma kadar 800 grama çıkılmasında fayda vardır. Bu arada mera yeterli değilse ek ot vermekte bile fayda vardır. Vereceğimiz yemleri fabrikalardan temin edebileceğimiz gibi kendi imkanlarımızla hazırlamamızda mümkündür. Enerji kaynağı olarak tahıllardan (arpa,buğday ,mısır,darı vb.) hangisini ucuz olarak temin edebiliyorsak, protein kaynağı olarak da bölgemizde bulunan yağ fabrikası yan ürünü olan küspelerden (ayçiçeği, pamuk tohumu, soya vb.) satın alarak aşağıda örneklerini vereceğimiz karışımları yapabiliriz.
Çizelge 1: Koyunlar için kendi imkanlarımızla hazırlayabileceğimiz yem karışımlarına örnekler.
I. Örnek
Arpa 550 kg
Ayçiçeği Küspesi 200 kg
Kepek 230 kg
Mermer tozu 14 kg
Tuz 6 kg
Vit+Min
II .Örnek
Yulaf 600 kg
Pamuk Tohumu Küspesi 80 kg
Kepek 300 kg
Mermer tozu 14 kg
Tuz 6 kg
Vit+Min
SÜT DÖNEMİNDE BESLEME
Doğumunu yapan koyun süt vermeye başlar ve bu genelde 16 hafta kadar devam eder. Koyunların süt verimleri ilk bir ayda en yüksek dönemini yaşar daha sonra düzenli bir azalma gösterir. İlk bir ay vereceğimiz destekleme yemini yavaş yavaş azaltarak sütten çıkışa kadar sürdürebiliriz. Süt veriminde kaba yem çok önemlidir. Hatta şunu diyebiliriz sütün verim ve kalitesini kaba yemin kalitesi belirler. Tabii ki sadece otla yapılan beslemede son derece yetersiz kalır. Bu arada yemliklerinin bir tarafında kaya tuzu parçası ve değişik mineralleri ihtiva eden yalama taşları bulundurmakta fayda vardır. İkiz kuzular sık emerler, memeyi iyice boşaltırlar. Böylece süt salgısı artar. Onun için, ikiz kuzulu koyunlar tekizlerden daha çok süt verirler. Bu dönemde şayet imkanımız varsa ikiz ve tekiz yavrulu olanları ayrı bölmelerde barındırmada fayda vardır. Gebeliğin son döneminde ulaşmış olduğumuz besleme düzeyini koruyarak tek kuzulu koyunlara 700 g civarında dane yem karmasına, ikiz kuzulu koyunlarda da 1 kg'lık dane yem karmasına bir ay kadar devam etmeliyiz.
VERİMSİZ DÖNEMDE BESLEME
Öncelikle verimsiz dönem olarak tabir ettiğimiz dönemleri iyi bilmeliyiz. Bu dönemler süt veriminden çıkıp koça verilmesine 2 hafta kalana kadar olan zaman ve koça verildikten gebeliğin son 45 gününe kadar olan dönemdir. Bu dönemlerde hayvanları yaşayabilecekleri ve mevcut durumlarından geriye götürmeyecek kadar beslemek söz konusudur. Bunu da şayet merada karnı doyuyorsa otlatarak, mera çok yetersiz ise varsa elimizde 500 gr kadar çayır otu vererek, o yoksa 300 gr kadar kuru yonca otu, onu da temin etmemiz mümkün değilse 200 gr kadar dane yem takviyesi ile geçiştirmemiz mümkündür. Anız otlatması da beslenmede yeterli olur.
Kuzular, koyunculuk işletmesinin karlılığı ve işletmenin geleceği için son derece önemlidir. Kuzuların normal büyümesi ve sağlıklı olması için, doğum ağırlığının 4-5 Kg civarında olması gerekir. Gebe koyunların, özellikle gebeliğin son döneminde yeterli beslenmeleri doğum ağırlığını önemli seviyede etkiler. Bu derste, doğumdan önceki hazırlıkları ele alıyoruz. Sonra, doğumdaki önlemler. Sonra, yeni doğan kuzunun bakımı. Kuzular nasıl beslenmeli? Hangi yemden ne kadar yemeli bunları anlatıyoruz.
DOĞUM ÖNCESİ HAZIRLIKLARIMIZI TAMAMLAYALIM!
Kuzulama zamanı yaklaşınca, hazırlık yapmalı. Koyunlar hazırlanmalı, ağıllar hazırlanmalı, yemler ve mera hazırlanmalı. Bu hazırlıklar yapılınca, kuzulamada hiç sıkıntı olmaz. Çiftçi de rahat eder, koyun da rahat eder, kuzu da rahat eder.
UYARI!
Gebe koyunlarımıza gebeliğin son 1,5 ayında ilave kesif yem vermeliyiz.
Anaç koyun hazırlığı:
Doğuracak koyunlar ötekilerden ayrılır. Bunların memeleri üzerindeki kıllar kırkılır.
Ağıl hazırlığı:
Doğuracak koyunlar özel hazırlanan bölmelere alınır. Bu bölmeler temiz olmalı. Badanası yapılmalı. Altına bolca altlık sermelidir. Doğum yeri, geniş ve kuru bir yer olmalıdır. Sıcak ve aydınlık olması da gerekir. Gece doğumu olabilir. Onun için, gece de aydınlatılmalıdır.
CEREYAN OLMASINKoyunların doğum yapacağı yer korunaklı bir yer olmalıdır. Hava akımı, yani esinti olmamalıdır. Biz buna hava cereyanı diyoruz. Hava cereyanı koyunu ve kuzuyu üşütür, hasta eder. Hava soğuksa doğum bölmesi ısıtılmalıdır. |
Yem hazırlığı: Doğum sonrası koyuna verilecek kuru ot ve kesif yemi (süt yemi) hazırlayalım.
Mera hazırlığı: Meranın temiz yerleri anaç koyunlar için ayrılmalıdır. Biliyoruz ki anaç koyun iyi besleme ister. Onun için, bolca iyi kaliteli ot hazır etmeliyiz.
KUZULAMASI YAKLAŞAN KOYUN
Kuzulaması yaklaşan koyun huzursuzdur. Hareket halindedir. Genellikle sakin ve tenha yer arar. Ferç (vulva) şişer ve ferçten akıntı gelmeye başlar. Memeler büyür. Kaburgalar ile sağrı arasında bir çukurluk meydana gelir. Doğum yaklaşınca sancı ve ıkınma başlar.
Yardım ister mi?
İstemez. Koyunlar genel olarak normal doğum yaparlar. Güç doğuma pek seyrek rastlanır. Bazen yavru ters gelebilir. Kuzu çok iri olduğu için doğum güçleşebilir. Sancı başladıktan 1 saat sonra doğum başlamalı. Sancıdan sonra 1 saat geçtiyse ve doğum başlamadıysa, yardım gerekir.
KUZU GELİYOR!
Kuzu doğar doğmaz arka ayaklarından tutulur ve sallanır. Ağız ve burun etrafındaki sümüksü maddeler temizlenerek kuzunun nefes yolları açılır. Böylece kuzunun rahat nefes alması sağlanır. Doğan kuzu ıslaktır, bu sebeple havlu ile biraz kurulandıktan sonra anasının yanına bırakılır.
GÖBEK KORDONUNA MUTLAKA TENTÜRDİYOT SÜRMEYİ UNUTMAMALIYIZ!
Doğumu müteakip kuzu ve anası soğuk ve hava cereyanından mutlaka korunmalıdır. Şayet doğum sonrası kuzunun anası ölmüş veya ikiz doğum nedeniyle ananın sütü yeterli gelmiyorsa kuzu başka bir koyuna alıştırılır. Yani kuzuya süt ana bulunur. Şayet yakma hadisesi gerçekleşmez ise biberonla elle beslenir.
AĞIZ SÜTÜ (KOLOSTRUM)
Kuzular doğumdan sonra ağız sütünü mutlaka almalıdır. İlk 24 saatten sonra ağız sütü verilmesi durumunda geç kalmış oluruz. Bazı yetiştiriciler ağız sütü ishal yapıyor diye hiç içirmemekte veya az içirmektedirler. Bu uygulama tamamen yanlıştır. Eğer ağız sütünü içirmez isek kuzularımız hastalanır ve iyi gelişemezler.
KUZULARIN BESLENMESİ
Kuzular, bir haftalık oluncaya kadar analarıyla doğum bölmesinde kalırlar. Şayet ikiz doğum ise bu süre birkaç gün daha uzatılabilir. Bir hafta sonra mera ve hava şartları müsaade ettiği sürece ana koyunlar meraya çıkarılır. Kuzular ise yaş gruplarına ayrılarak kuzu bölmesine konurlar. Emiştirme, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez yapılır. Kuzuların önüne 15' inci günden itibaren kaliteli kuru ot veya kuru yonca otu ve kuzu başlangıç yemi konulur. Kuzular böylece yavaş yavaş yemeyi öğrenirler. Kuzular bir aydan sonra meraya çıkartılabilir. Kuzu sürüleri anaç sürüden ayrı olarak otlatılmalı ve sürü mevcutları 150-200 kuzu arası olmalıdır. Damızlığa ayrılan kuzular 3-4 ay analarını emerler. Sütten kesimden sonra erkek ve dişi kuzular ayrı sürüler halinde otlatılırlar. Meraya ilave olarak günde 200-300 gram kesif yem takviyesi yapılmalıdır. Kış mevsiminde doğan kuzular meraya çıkamadıkları için onlara iyi kalitede kuru ot veya kuru yonca otu temin etmeliyiz. Zorunlu olmadıkça kuzulara hububat samanı vermemeliyiz. Çünkü, kuzular samandan yeteri kadar yararlanamazlar. Kuzu bölmelerinde kuzuların önünde sürekli temiz ve ılık su ve yalama taşı bulundurmalıyız.
ERKEK kuzulara günde 1 kg kuru ot veya kuru yonca otuyla 300-400 gram kesif yem vermeliyiz. DİŞİ kuzulara günde 700 gram kuru ot veya kuru yonca otuyla 200-250 gram kesif yem vermeliyiz. Bu miktarlar mevsim ve kuzunun durumuna göre bir miktar artırılabilir. Kuzular kuzu bölmelerine yaş veya cüsse büyüklüğüne göre gruplar halinde konmalıdır. Aksi halde zayıf kuzular güçlü kuzuların arasında yem yiyemezler, kavruk kalırlar ve kuzu ölümleri artar.
KUZU BÜYÜTÜRKEN ŞU HUSUSLARA DİKKAT EDELİM!
• Kuzu bölmelerinin altı temiz ve kuru olmalı ve hava cereyanı olmamalıdır.
• Kuzu bölmelerinde kuzu sayısı aşırı olmamalıdır.
• Kuzunun anasını emip ememediğini en iyi emişme sırasında tespit edebiliriz. Anasını bulamamış kuzu sürekli meler, bir telaş içindedir, daima anasını arar, midesi çökmüştür. Zamanla iyice zayıflar eğer fark edemezsek kuzu ölebilir.
• Kuzulara 15' inci günden itibaren kaliteli kuru ot ve kuzu başlangıç yemi verelim.
Kuzular meraya çıkmaya başlayınca otlatma öncesi bir miktar kuru ot verelim ve mutlaka enterotoksemi (başak, kılcık) aşısını yaptıralım.
Eğer kesif yemi işletme şartlarında hazırlama imkanımız var ise, şimdi birkaç kesif yem örneği verelim.
KUZU İÇİN KESİF YEM ÖRNEKLERİ | ||
YEMLER | 1.Örnek | 2. Örnek |
ArpaBuğday KepeğiMısırSoya KüspesiPamuk KüspesiAyçiçeği KüspesiTuzMermer TozuVitamin-Mineral | 46.010.0-20.020.0-1.02.50.5 | 30.010.020.0-20.016.01.02.50.5 |
TOPLAM | 100 | 100 |
Koyunculukta amaç karlılık olduğuna göre, gerek iş gücünden, gerekse hayvanların besi gücünden en iyi şekilde yararlanmak söz konusudur. İşte bu nedenle kuzu büyütme ile besiyi birbirinden ayrı düşünmemiz gerekir. Yeterli ve iyi koşullarda büyütülen kuzuların besisinden alınacak sonuç, kuzu büyütme döneminde yetersiz beslenmiş kuzuların besi sonucuna göre daha iyi olur. Bu da karlılığı etkileyen önemli bir etkendir.
KUZU BESİSİ
Kuzu besisi koyunculuğun en önemli kısmıdır. Çünkü koyunculukta yetiştiriciye para kazandıracak en avantajlı et üretimi kuzu besisi döneminde olur. Şu an ülkemizde çevre yapısı, pazar şartları en uygun olan batı bölgelerimizde bile ekonomik bir kuzu besleme söz konusu değildir. Bu bölgemizde halen kuşakta besi olarak tabir edilen bir sistem uygulanmaktadır. Bu sistemde beslenip satılacağı halde, bir yandan anadan süt emzirme devam ettirilmekte, bir yandan da yemleme yapılmaktadır. Bu sayede büyük ekonomik değere sahip koyun sütü değerlendirilememektedir ve daha erken kesim ağırlığına ulaşmak mümkün olduğu halde, iş uzatılmakta ve daha az kar edilmektedir. Kuzuların besisi, besi süresi ve besi sonu ağırlığına göre aşağıda bildirilen şekillerde yapılır.
• ENTANSiF (YOĞUN) KUZU BESİSİ:
Yoğun kuzu besisi olarak da adlandırılır. En uygun besi olup, dört aylığa kadar olan besi şeklidir. Genç kuzuların entansif besisinde kuzular 300-350 gr'lık ortalama günlük canlı ağırlık artışıyla, 4 aylık olduklarında 35-40 kg canlı ağırlıkta olmalıdırlar. Bu yaşta kesilmiş kuzular et rengi, yağlılık, sertlik, nemlilik vb. diğer et özellikleri bakımından tüketiciyi tatmin etmelidir. Bu sistemde öncelikle anaç sürümüz gayet sağlıklı ve süt verimi en azından yavrusunu rahatlıkla besleyecek düzeyde olmalı ve yavru yüksek ağırlıkta doğmuş olmalıdır. Sürümüzde yapacağımız gençleştirme oranını tespit ettikten sonra, kendimize damızlık olarak tespit ettiğimiz hayvanları 105 gün kadar anadan süt emzirmeye devam etmeliyiz. Bunun dışında kalan kuzuları da besi hayvanı olarak kabul etmeliyiz. Besiye alınacak kuzular 45 gün civarında, hem anadan süt emmeli ve hem de bir yandan dane yem yemeye alışmalıdır. Kuzular 45 günlük olunca canlı ağırlıkları da 15-20 kg' a ulaşmalıdır. Bu ağırlığa ulaşacak kuzuları da sağlıklı bir yerli sürüye etçilik vasıfları iyi durumda olan bir kültür ırkı koç (Karacabey Merinosu, Konya Merinosu ve bazı özel kuruluşların ithal ettiği etçi koçlar vb.) temin edip yerli anaç sürüyle melezleyerek elde edebiliriz. Bugün karlı kuzu besisi yapan hayvancılığı ileri ülkelerde de bu sistem uygulanmaktadır. Çünkü birinci melez döller genelde hem ananın hem babanın üstün yönlerine sahip olarak doğmaktadırlar.
KUZULARA YAZIK OLUYOR ! Kırkbeş günlük besilik kuzular tamamen analarından ayrılarak ayrı bir bölmeye alınmalı ve önlerine beside kullanacağımız yemler konularak birkaç gün içerisinde alışmaları sağlanmalıdır. Bu durumdaki kuzu anadan ayrılma stresini 2-3 gün içerisinde atlatacak ve en fazla bir hafta içerisinde yeni şartlara uyum gösterecektir. Kuzular havadar ve temiz bir ortamda bulunmalı ve önlerinde devamlı temiz içme suyu bulunmalıdır. Yem fabrikalarından temin edeceğimiz veya kendi imkanlarımızla yapabileceğimiz besi yemleriyle bir haftalık alıştırma döneminden sonra 60 gün kadar beside tutabiliriz. Bu süre sonunda kuzularımızın ayakta ortalama canlı ağırlıklarını 35-40 kg civarına ulaştırmış olmalıyız. Yapılan bir çok araştırma göstermiştir ki, 40 kg canlı ağırlıktan sonra kazanılan her kg canlı ağırlık, daha çok iç yağı ve kabuk yağı şeklinde olmaktadır. Bu durum, aynı zamanda kesim hanelerde etin kaliteli kuzu eti fiyatlarından alınmasında sıkıntılar oluşturmaktadır. Eskiden beri şikayetçi olduğumuz erken kuzu kesimini bu şekilde yok etmiş oluruz ve her yıl yüz binlerce tonu bulan et kaybını engellemiş oluruz. Bu sistemin ayrı bir avantajı da yavrusu besiye alınacak anaç koyunun 45 gün sağımına devam edilerek sütten bir kazanım sağlanmasıdır. Elde edilecek bu sütle yavruya verilecek besi yemlerinin masrafı karşılanabilir. Kuzu besisinde kullanabileceğimiz yoğun yem karışımlarına örnek reçeteler.
Erkenden kesiyoruz. Kuzu 8-10 kiloluk olunca doğru kasaba gidiyor. Hem çiftçinin kaybı var, hem ülkenin kaybı var. Kuzular 1,5-2 ay süt emseler, sonra 2 ay kadar besiye alınsalar, 18-20 kiloya kolayca ulaşabilirler. Çok yazık oluyor kuzularımıza. Ülkemizin et kaybı çok fazla oluyor.
1. ÖRNEK
Ham Maddeler Miktar (Kısım veya kg)
Arpa 73.0 Ayçiçeği küspesi 25.0
Pamuk tohumu küspesi -
Soya küspesi -
Mermer tozu 1.4
Mineral katkı+vitamin 0.1
Tuz 0.5
TOPLAM 100
2. ÖRNEK
Ham Maddeler Miktar (Kısım veya kg)
Arpa 76.0 Ayçiçeği küspesi -
Pamuk tohumu küspesi 22.0
Soya küspesi -
Mermer tozu 1.4
Mineral katkı+vitamin 0.1
Tuz 0.5
TOPLAM 100
3. ÖRNEK
Ham Maddeler Miktar (Kısım veya kg)
Arpa 83.0 Ayçiçeği küspesi -
Pamuk tohumu küspesi -
Soya küspesi 15.0
Mermer tozu 1.4
Mineral katkı+vitamin 0.1
Tuz 0.5
TOPLAM 100
Yoğun kuzu besisine başlarken şunlara dikkat edilir:
Alıştırma : Besiye başlarken, kuzulara hemen besi yemi verilmez. Hayvanlar sindirim bozukluğuna uğrar. Önce, kuzu büyütme yemine azar azar besi yemi katılır. Sonra, her iki yem ayrı yemliklere konur. Böylece bir hafta alıştırılır, sonra, büyütme yemi verilmez olur.
Sütten kesme: Besiye alınan kuzular sütten kesilir. Hem süt, hem besi yemi kuzuya ağır gelir. Koyun kuzusunu görmezse sütü kesilmez, gene süt verir. Ama, besiye başladıktan sonra 15 gün kadar, sağımdan sonra kuzular analarının yanına katılabilir.
Erkek besisi: Erkek kuzular, aynı yemi yedikleri halde, dişi kuzulardan daha çok et tutarlar. Erkeklerin besi kabiliyeti daha yüksektir. Onun için, yoğun kuzu besisinde erkek kuzular daha iyi sonuç verir.
Aşı: Besiden önce, kuzulara enterotoksemi aşısı yapılmalıdır. Meraya çıkmamış kuzularda parazit mücadelesi gerekmez.
Selenyum: Bazı bölgelerin toprak ve bitkilerinde selenyum eksikliği görülür. Buralarda, kuzularda beyaz kas hastalığı çıkar. Onun için, kuzulara selenyumlu, E vitaminli mineral ve vitamin karışımları verilir.
Yoğun kuzu besi için şöyle bir yemleme düzenlenebilir:
Yaş Canlı Yem Kuru Pancar Kuru ot
(Hafta) Ağırlık(kg) (gr) Posası (gr) (gr)
9 20 600 - sınırsız
11 24 800 - �
13 28 900 100 150-300
15 33 1000 200 �
17 38 1200 300 �
SÜT KUZUSU BESİSİ
Bu da hızlı besidir ve 4 ayda 35-40 kilo canlı ağırlık elde etmek için yapılır. Kuzu hem anasını emer, hem de bolca kesif yem yer. Çok kaliteli eti olur, ancak 4 ay boyunca koyunun sütü kuzuya gider. Bu da önemli kayıptır. Süt kuzusu besisinde kuzuların gelişmesi daha çok anaların süt verimine bağlıdır. Bunun için anaç koyunlar 16 haftalık besi süresince fazla süt verebilmeleri için çok iyi beslenmelidirler. Şüphesiz süt kuzularının hızlı gelişmesi için ana sütü ile aldıkları besin maddeleri hiçbir zaman yeterli değildir. Bunun için kuzulara 2 haftalık olmalarından itibaren yiyebildikleri kadar kesif yem verilmelidir. Ayrıca iyi kaliteli yonca ve çayır otları verilebilir.
Kuzuların suyu da eksik olmamalıdır.
Aşağıdaki çizelgede besi sırasında kuzulara verilecek kesif yem ve ot miktarları gösterilmiştir.
Kuzunun Yaşı Kesif Yem Kuru Ot
(Hafta) Miktarı (gr) Miktarı (gr)
3 50 Serbest
5 200 Yiyebildiği kadar
7 400 " "
9 600 " "
11 800 400 grama kadar
13 1000 " "
15 1200 " "
On birinci haftadan sonra kuru ot neden sınırlanıyor? Kuzular daha fazla kesif yem yiyebilsin diye! Burada kesif yem dediğimiz yemler, tahıllar ve yağlı tohumlardan oluşur. Arpa, mısır, buğday ve yulaf gibi tahıllar kesif yemin % 70-80' i kadar olmalıdır. Soya küspesi, pamuk tohumu küspesi, ayçiçeği küspesi gibi yağlı tohum küspeleri de yüzde 20-30 kadar olmalıdır. Tabii, bunlara mineral maddeler ve vitaminler de eklenecek.
Şimdi 3 tane yem reçetesi veriyoruz. Hangi yemler bulunuyorsa, ona göre yem hazırlanabilir:
1. REÇETE
YEMLER MiKTARLAR
Arpa....................................................................... 35 kısım
Buğday kepeği .................................................... 6 kısım
Mısır .................................................................... 30 kısım
Kolza küspesi ....................................................... 5 kısım
Soya küspesi (Ekstraksiyon)................................. 20 kısım
Vitamin + Mineral + Yemlik Kireç ......................... 4 kısım
2 . REÇETE
YEMLER MİKTARLAR
Arpa ...................................................................... 30 kısım
Yulaf .................................................................... 12 kısım
Buğday kırığı ......................................................... 25 kısım
Buğday kepeği....................................................... 10 kısım
Soya küspesi (Ekstraksiyon) ................................ 20 kısım
Vitamin + Mineral + Yemlik Kireç ......................... 3 kısım
3 . REÇETE
YEMLER MİKTARLAR
Arpa ..................................................................... 26 kısım
Yulaf ................................................................... 35 kısım
Buğday kırığı ........................................................ 10 kısım
Pamuk tohumu küspesi (Ekstraksiyon)................ 15 kısım
Ayçiçeği küspesi.................................................. 10 kısım
Vitamin + Mineral + Yemlik Kireç........................ 4 kısım
UZATILMIŞ KUZU BESİSİ
Daha az kesif yem, daha çok kaba yem ile yapılan besidir. Uzun sürer. Kuzular 3 aylık olunca sütten kesilir, en iyi meraya salınır. 3-4 ay merada beslenir. Mera çok iyi değilse, günde 2-4 kilo silo yemi yedirilir (mısır, pancar yaprağı, çayır otu silajı gibi). Ayrıca, günde 500-600 gram da kesif yem verilir. Bu besi sonunda, kuzular 40-50 kilo canlı ağırlığa ulaşırlar.
TOKLU BESİSİ
Kuzular 10-12 aylık oluncaya kadar besiye alınır. Besi sonunda 55-60 kilo gelmeleri beklenir. Toklu besisinin geçerli olacağı şartlar tamamen mera ağırlıklı koyunculuk yapılan yerlerdir. Entansif şartların sağlanamadığı yani yoğun kuzu besisine uygun şartların olmadığı yörelerde ekonomik olabilecek bir besi şeklidir. Bu durum Doğu Anadolu bölgemiz şartları için söz konusudur. Bu bölgemizde yüksek yaylalarda bulunan otlakların değerlendirilmesi ile ilgili gelenek haline gelmiş pek masraf gerektirmeyen bir besi şeklidir. Toklu bir yaşını geçtikten ve 50-55 kg ağırlığa ulaştıktan sonra besiye son verilir. Bu yaş ve ağırlıktaki hayvan oldukça yağlıdır ve eti gevrek değildir, fakat bu bölgemizin insanının tüketim alışkanlığı olduğundan ve yöre ekonomik şartları bunu gerektirdiğinden halen uygulanmaya devam edilmektedir.
Merada toklu besisi
Erkek kuzular, İlkbahardan başlayıp sonbahara kadar meralarda otlatılır. Meraların geniş ve zengin olması gerek. Büyük kuzu sürüleriyle, ucuz bir besi sonunda, her toklu 50-55 kiloya ulaşır.
Ağılda toklu besisi
Kuzular 6 aylıktan sonra daha yavaş büyürler. Ağırlık artışı azalır. Kilo artışı için daha çok yem vermek gerekir. Onun için besicilikte kar azalır.
Beside kullanılan kesif yem asla yüzde 70' den fazla olmamalı ve tam besi yemlerine hemen geçmemelidir. Besi yemi alıştırarak verilmelidir. Önce azar azar, sonra biraz daha fazla vererek, 15 gün kadar bu alıştırmaya devam etmelidir. Başlangıçta 400-450 gram kesif yem verilir. Her gün 100-200 gram artırılarak yedirilir.
Çiftçilerimiz toklu besisinde saman ve yaş pancar posasını çok kullanırlar. Yaş pancar posası besicilikte kullanılmaz mı? Elbette kullanılır. Ancak, bilmeliyiz ki, yaş pancar posasının yüzde 90'ı sudur . Bir kilo kuru otun verdiği enerjiyi, 5-6 kilo yaş pancar posası verebilir. Besin maddeleri bakımından çok fakirdir. Eğer çok kolay ve ucuza bulabiliyorsak, beside kullanabiliriz. Ancak, aşırı şekilde kullanmak, besiyi buna dayandırmak hata olur. Tavsiye edilmez. Toklu besisine başlarken şunlara dikkat etmelidir:
Dinlendirme: Besiye alınacak toklular uzaktan getirilmiş olabilirler. Hayvanlar hırpalanmıştır, yorulmuştur. Aç olabilir, susuz olabilir. Dayanıklılığı azalmıştır. Hemen hastalanabilirler. Ölebilirler. Onun için önce güzelce dinlenmeleri gerekir. Birkaç gün kuru çayır otu ve yonca verilir, hemen besiye başlanmaz.
Parazitler: İç ve dış parazitler hayvanın yediğine ortaktır. Hayvanı halsiz düşürür. Onun için, parazit mücadelesi yaparak işe başlamak gereklidir.
Kırkım:Kırkım hem yararlı, hem karlıdır. Hele sıcak mevsimde veya kapalı ahırda besi yapılıyorsa, kırkım gerekir. Soğuk ve yağışlı zamanlarda ise kırkımdan vazgeçmek doğru olur.
DAMIZLIK KOÇ
Koçlar işletmenin kuzu verimini tayin eden önemli bir unsurdur. Bu nedenle koçların aşım (sıfat) döneminde verimli olabilmesi için bütün yıl özel bir bakım altında olması gerekir. Damızlık koçların beslenmesinde çok yönlü ve besleme değeri yüksek olan yemleri kullanmamız gerekir. Bu konuda koçların beslenmesinde gerekli yemlerin çeşitlerini ve miktarlarını veriyoruz.KOÇLARIN AŞIRI BESLENMESİ GEREKİR Mİ?
Koçların aşım dönemi kısa sürer. Koç katımı döneminde sürüye katılan koçun iyi aşım yapabilmesi, o koçun çok iyi beslenmesine bağlıdır. Şunu asla unutmayalım ki aşırı besleme, iyi bir besleme değildir. Aşırı besleme, koçların yağlanmasına neden olur, aşım kabiliyetini azaltır ve sperma (döl) kalitesini düşürür. Yetersiz besleme de koçların döl verimlerini olumsuz yönde etkiler.
İYİ BİR BESLEME İÇİN NE GEREKİR?
Damızlık koçların en çok ihtiyaç duydukları besin maddeleri protein, enerji ve mineral maddelerdir. Bu besin maddeleri verilen yemlerde yeterli miktarda sağlanmalıdır.
KOÇLARA İYİ KALİTEDE KABA YEM VERİLMELİDİR!
Kaba yem olarak çayır otu, kuru yonca otu, pancar yaprağı, çayır veya mısır silajı ve saman verilebilir. Bunlar yeteri kadar sağlanamıyorsa saman verilebilir. Hayvanların yeteri kadar doyması ve şişme gibi problemlerinin ortaya çıkmaması için, kaba yem mutlaka verilmelidir. Kaba yem olarak iyi kaliteli merada otlatma da yeterli olur. Hayvan pancarı ve şeker pancarı, koçlar tarafından sevilerek tüketilmesine rağmen, böbrek taşlarının oluşmasına sebep olduğundan tercih edilmemelidir. Koçlara kaba yeme ilave olarak kesif yem vermeliyiz. Özellikle aşım zamanında dane yem kırması olarak yulaf verilmesini öneririz. Şimdi bu kaba yemlerden ne kadar vereceğimize bakalım. Bir kaç kaba yem örneği vererek hangi şekillerde olabileceğini gösterelim.
Örnekler 1 2 3 4
Kaba yemler:
Saman 0.5 kg 0.5 kg - -
Kuru ot 0.5 kg - - 1.0kg
Kuru yonca - - 0.5 kg -
Silajlar
Çayır silajı 2.0 kg 1.0 kg - -
Pancar Yap.silajı - 2.0 kg - 2.5kg
Mısır silajı - - 2.5 kg
NE TAŞ YAPAR ?
Damızlık koçlar hayvan pancarı ve şeker pancarını severek yerler. Ama hayvana şeker pancarı yedirmek doğru değildir. Çünkü, hayvanın idrar yollarında ve idrar kesesinde taş yapabilirler. Bu da hayvanın verimini yok eder. Bu nedenle tercih edilmemelidir. |
KESİF YEMLERDEN NE KADAR VERMELİYİZ ?
Aşım sezonu dışında koçlara yarım kg (0.5 kg) kesif yem verilmelidir. Kesif yem olarak arpa veya yulaf kırması uygundur. Yulafın hem sperma oluşumuna, hem sindirim üzerine ve hem de koçun aşım isteği üzerine olumlu etkisi vardır.
KOÇLARIMIZI AŞIM DÖNEMİNE NASIL HAZIRLAMALIYIZ ?
Koçlar aşım dönemine, aşıma girmeden 1 ay öncesinden yoğun biçimde beslenmeleri ile hazırlanır. Bu şekilde koçlar aşıma hazır hale gelirler.
YEMİ VERİRKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
Önce az miktarda yem verilir ve verilen yem giderek artırılır. Aşım öncesi yarım kilograma kadar çıkarılır. Aşım dönemi boyunca 1.0-1.5 kg yulafa ilave olarak 200 gr kadar küspe (soya küspesi tercih edilir) ilave edilmelidir. Koçlara sabahleyin bir adet taze yumurta ve 50-100 gram kadar kuru üzüm verilmesi aşım kabiliyetini artırır. Aşım bitince kesif yemi hemen kesmemeli, 2 hafta daha devam etmeliyiz. Böylece aşım dönemi boyunca kuvvetten düşen koçun yeniden gücüne kavuşmasını sağlamış oluruz. Uygun bir döl verimi amacıyla koçların mineral madde ihtiyaçlarını karşılamak için ağılda ve merada yalama taşları bulundurulur veya özel hazırlanan vitamin-mineral karmalarından kesif yemlere karıştırılır. Bir koçun günlük vitamin mineral ihtiyacını karşılamak için bu karışımlardan 10 gr kadar kesif yeme ilave edilir.
AŞIM SIRASINDA ŞU HUSUSLARA DİKKAT ETMELİDİR
• Bir yaşını doldurmamış koçları damızlığa ayırmamalı ve aşıma bırakılmamalıdır.
• Genç koçlar, başlangıçta aşıma ihtiyaç duymazlar, sonradan buna alışırlar.
• Yaşlı koçların aşım kabiliyeti azaldığı için, aşım yapmada zayıf kalırlar.
• Herhangi bir hastalığı bulunan koçlar aşımda isteksiz davranırlar.
• Sindirim bozukluğu olan koçlar da aşım yapmak istemezler.
• Zayıf koçlar aşım yapabilseler de gereken başarıyı gösteremezler.
• Aşırı beslenen koçlar hantal olur ve aşıma ilgi göstermezler.
• Göğüste veya erkeklik organlarında yara olan koçlar da aşıma ilgisiz kalırlar.
• Koçların ayak ve tırnak yapıları sağlam ve sıhhatli olmalı, özellikle arka ayak ve tırnakların yapısına dikkat edilmelidir. Koçlardan yüksek performans bekliyorsak, yani onlardan bekleneni tam yerine getirmelerini istiyorsak, şunları ihmal etmemeliyiz:
Günde 1 kiloya kadar yulaf vermeliyiz.
· Her gün biraz yeşillik vermeliyiz.
· Yeteri kadar hareket etmelerini sağlamalıyız.
· Kırkım yapıp hafiflemelerini sağlamalıyız.
· Sabahları, yemden önce bir tane taze yumurta yedirmeliyiz.
Bunlar yapılırsa, koçların aşım kabiliyeti yükselir, beklenen verim elde edilir.
DELİKANLI
Koçlar damızlıkta kullanılacaksa, vücudunun iyi gelişmiş olması gerekir. Bazı ırklar çabuk gelişir. Gelişmesini tamamlamamış olanlar aşıma bırakılmaz. Bir koç, bir yaşını doldurmadan damızlığa ayrılmamalı, aşıma bırakılmamalıdır. Mecburiyet varsa, bir yaşını doldurmamış olanlardan iyi gelişmiş koçlar, damızlığa alınabilir. Fakat, bunlara az sayıda koyuna aşmaya izin verilir.
KOYUNLARIN SAĞIMI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder