Akdeniz Meyve Sineği
Ceratitis capitata
Zararlı kışı toprakta pupa veya ağaç üzerinde kalan turunç meyveleri içinde larva olarak geçirir. İklim koşullarına göre ilkbahar sonu, yaz başında çıkan erginler beslendikten sonra yumurtalarını olgun meyvelerin kabuğu altında bırakırlar. Açılan yumurtalardan çıkan larvalar meyvenin etli kısmı ile beslenerek üç dönem geçirir ve olgunlaşınca kendisini toprağa atarak, toprağın 2-3 cm. derinliğinde pupa olurlar. Larvanın gelişmesi özellikle sıcaklığa bağlı olup 9-18 gün arasındadır. Pupalardan ergin çıkışı ise yazın 10-12 gündür. Çıkan erginlerin cinsi olgunluğa erişip çiftleşmesi için 4-7 gün, mantar, maya, fumajin gibi maddelerle beslenmeleri gerekir. Yumurtlamanın olması için sıcaklığın 16˚ C nin üzerinde olması şarttır. Erginin ortalama ömrü doğal koşullarda 30-50 gündür. Ege Bölgesinde yılda 4-5, Akdeniz Bölgesinde ise 7-8 döl verebilir.
Zarar Şekli: Akdeniz meyvesineği zararı, larvası tarafından yapılır. Meyvenin etli kısmında beslenen larvalar, meyvenin bu kısmında bir yumuşama ve çöküntü meydana getirirler. Zarara uğrayan meyveler, vaktinden önce olgunlaşır, ve dökülür. İhraç edilen turunçgil çeşitlerindeki zararı, ülke ekonomisi yönünden çok önemlidir.
Bu tür meyvelerin vuruklu ve enfekteli olması ihracata mani olmakta ve malın yurt dışına çıkarılmasına izin verilmemektedir. Yıllık zarar oranının Ege Bölgesinde % 5,2 - 78,9 arasında değişebileceği saptanmıştır. Dünyadaki subtropik ve tropik iklime sahip hemen hemen tüm ülkelere yayılmış bulunan zararlı, ülkemizde de Ege ve Akdeniz bölgelerinin sahil şeridi boyunca uzanan kısımların da devamlı faaliyet göstermektedir.
Polifag bir zararlıdır. Ülkemizde tesbit edilen en önemli konukçuları kayısı, ayva, şeftali (özellikle geç çeşitler), incir, trabzon hurması, mandarin (satsuma), portakal (waşington, alanya yerli, valansiya, şeker kanı), greyfurt ve turunçtur. Tercih ettiği konukçuların mevcut olmadığı hallerde tali konukçularda (nar, armut, hint inciri, ünnap) ve yabani türlerde yaşayışını devam ettirebilme potansiyeline sahiptir.
Polifag bir zararlıdır. Ülkemizde tesbit edilen en önemli konukçuları kayısı, ayva, şeftali (özellikle geç çeşitler), incir, trabzon hurması, mandarin (satsuma), portakal (waşington, alanya yerli, valansiya, şeker kanı), greyfurt ve turunçtur. Tercih ettiği konukçuların mevcut olmadığı hallerde tali konukçularda (nar, armut, hint inciri, ünnap) ve yabani türlerde yaşayışını devam ettirebilme potansiyeline sahiptir.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler: Turunçgil bölgelerine ara konukçuluk eden şeftali, incir, trabzon hurması ve nar gibi çeşitler dikilmemelidir. Dökülen bulaşık meyveler toplanıp derin çukurlara gömülmelidir.
Biyolojik ve Biyoteknik Mücadele: Ülkemizde parazitoitleri bulunmadığından biyolojik mücadelesi yoktur. Bazı ülkelerde iyonize radyasyon ile kısırlaştırılıp laboratuar koşullarında üretilen bireylerin doğal populasyonları içine salınması, parazitoit salımı ile birlikte kombineli olarak uygulanmaktadır.Kültürel Önlemler: Turunçgil bölgelerine ara konukçuluk eden şeftali, incir, trabzon hurması ve nar gibi çeşitler dikilmemelidir. Dökülen bulaşık meyveler toplanıp derin çukurlara gömülmelidir.
Kimyasal Mücadele: Sonbaharda eylül-ekim aylarında turunçgiller gelişmesine devam ederken özellikle erkenci çeşit olan satsuma mandarinleri olgunlaşmadan önce meyvelerde vuruk kontrolü yanı sıra mutlaka Jakson tipi feromon tuzakla veya Trimedlure içeren besi tuzakları asılarak sinek çıkış kontrolü yapılmalıdır. Sineğin tespitinden sonra meyveler vurma olgunluğuna erişmişse ve vuruk tespit edilmişse derhal ilaçlamaya geçilir. İlaçlamayı takiben tuzaklarda yine sinek görülüyorsa 7-10 gün ara ile hasada 10 gün kalıncaya kadar ilaçlamaya devam edilir. Günlük sıcaklık 16 C’nin altına düştüğünde ilaçlama gerekmez. Limon bahçelerinde ilaçlamaya gerek yoktur.
Etkili madde adı ve oranı | Form. tipi | Doz (Preparat/ 100 litre su ) |
Öncelikli olarak tavsiye edilen ilaçlar | ||
Malathion, %25 + Enzimatik. hidrolize protein, 100-200 g/l | WP + EM | 4000 g + 5000 ml |
Malathion, %25 + Enzimatik. hidrolize protein, 440 g/l | WP + EM | 4000 g + 2000 ml |
Zehirli Yem Kısmi Dal İlaçlama yöntemi kullanılır; Hazırlanan cezbedici + insektisit karışımı ağaçların güneyinde büyük bir dala ( 1-1.5 m2’lik alan ) yapraklar iyice ıslanacak şekilde uygulanır. Zerrecikler yaprakların üzerinde belirgin olarak kalmalıdır. Ağaç başına ortalama 150 gr ilaçlı karışım uygulanır. Bir sıra ilaçlanır, bir sıra atlanır. İkinci ilaçlamada ise ilaçlanmayan sıralarilaçlanır.
TutaAbsoluta
Ergin ince uzun, 7-6 mm boyda olup, kanat açıklığı yaklaşık 8-10 mm'dir. Ön kanatları dar, gümüşi gri kahverengimsi olup üzerinde karakteristik irili ufaklı siyahımsı noktalar bulunur. İplik şeklinde antene sahiptir.
Yumurta ortalama 0.4 mm uzunluğunda ve 0.2 mm genişliğinde silindirik, krem, açık sarı renklidir.Yumurtadan çıkan larva beyazımsı krem renkli, başı siyahtır. Dört larva dönemi geçirir. Birinci dönem larva 0.9 mm uzunluğunda iken dördüncü dönemde 8 mm’ye ulaşır. Olgunlaşan larvanın başı kahverengi, vücut rengi yeşil olup, prothoraksta bulunan koyu renkli ince bant ayırtedici önemli bir özelliğidir. Dördüncü dönemde larvanın vücudunun üstü pembemsidir. Pupa 6 mm boyundadır. Önce yeşilimsi renkte olan pupa sonra açık kahverengine döner.
Akdeniz iklimine sahip yerlerde hızla çoğalan zararlı seralarda yılda 10-12 döl verebilmektedir. Çevre koşullarına bağlı olarak bir dölünü 29-38 günde tamamlar. Zararlının aktivitesinin 6-9°C’de durduğu, 1000 metreyi aşan yüksekliklerde bulunmadığı kayıtlıdır. Ergin kelebekler geceleri aktiftirler ve gündüzleri yaprakların arasında saklanırlar. Yumurtalarını, genellikle yaprak altına, tomurcuk ve olgunlaşmamış yeşil domates meyvelerinin taç yapraklarına bırakır. Bir dişi yaşam süresi boyunca 120-260 adet yumurta bırakabilir. Yumurtalar 4-5 gün içinde açılır. Dört larva dönemi geçirir. Larva süresi 13-15 gün sürmektedir. Larva çevre koşullarına bağlı olarak toprakta ya da bitkide açtığı galerilerde bir kokon içinde pupa olur. Pupa dönemi 9-11 gün sürer. Kışı yumurta, pupa veya ergin olarak geçirir.
ZARAR ŞEKLİ, EKONOMİK ÖNEMİ VE YAYILIŞI
Zarar potansiyeli çok yüksek olan bu tür açık alan ve örtüaltı domates yetiştiriciliğinde ana zararlı konumundadır. Larvaları domates bitkisinin kök hariç tüm kısımlarında ve her döneminde zarar vermektedir. Yumurtadan çıkan larva meyve, yaprak, sap ve gövdeye girerek beslenmeye başlar. Larva domatesin yapraklarında iki epidermis arasında galeriler açarak beslenir. Larvanın yaprakta açtığı galeriler geniş olup şeffaf boşluklar şeklinde kendini belli eder, bu galeriler daha sonra nekrotikleşip kahverengiye dönüşerek kurur. Yaprakta ve meyvede açılan galerilerde zararlının siyah renkli pisliklerini görmek mümkündür. Özellikle yaprakta galeri içinde siyah renkli dışkıları oldukça dikkat çekicidir. Bitkinin yeşil aksamında açılan galeriler nedeniyle bitki tamamen kuruyabilir. Zararlının daha çok olgunlaşmamış domates meyvelerini tercih ederek taç yapraklarını giriş yaptığı bilinmektedir. Zararlının meyvede açtığı galerilerin görüntüsü düzensiz olup, galeriler meyvenin her tarafında görülebilir. Zarara uğrayan meyve pazar değerini yitirmekte, ayrıca meyvede açılan galerilere sekonder mikroorganizmaların yerleşmesiyle çürümeler meydana gelmektedir.
Zararlı yoğun populasyonlarda, kurak koşullarda domateste % 50-100 ürün kayıplarına yol açabilmektedir. Zararlının tüm biyolojik dönemleri domates meyvesi üzerinde bulunabildiğinden domates meyveleri ile taşınmaktadır. Ayrıca fide dışında taşıma materyalleri, taşıma araçları ile taşınabileceği de bildirilmektedir.
Bu zararlı Ülkemizde İzmir, Çanakkale ve Muğla İllerinde saptanmıştır.
KONUKÇULARI
Ana konukçusu domatestir. Solanaceae familyası bitkilerinden patates, patlıcan, biber, pepino ile bazı çiçekler (Petunya, Schizanthus) de, ayrıca yabani Solanaceae türlerinden Köpek üzümü (Solanum nigrum), Şeytan elması (Datura stramonium ve Datura ferox), Nicotina glauca’da bulunduğu kayıtlıdır. Patatesin yumrusunda beslenmediği kayıtlıdır. Ayrıca fasulyedede beslendiğine dair kayıt vardır.
DOĞAL DÜŞMANLARI
Tuta absoluta'nın doğal düşmanları
Parazitoitleri | Takım - Familya |
Yumurta parazitoiti | |
Trichogramma pretiosum Riley | Hymenoptera: Trichogrammatidae |
Trichogramma achaeae Nagaraja & Nagarkatti | Hymenoptera: Trichogrammatidae |
Larva parazitoiti | |
Pseudapanteles dignus (Muesebeck) | Hymenoptera: Braconidae |
Bracon spp. | Hymenoptera: Braconidae |
Predatörleri | |
Podisus nigrispinus Dallas | Heteroptera: Pentatomidae |
Nesidiocorus tenuis Reut. | Heteroptera: Miridae |
Macrolophus caliginosus W. | Heteroptera: Miridae |
Macrolophus pygmaeus (Rambur) | Heteroptera: Miridae |
Predatörlerden Nesidiocorus tenuis ve Macrolophus caliginosus’un Ege Bölgesi’nde bulunduğu ve özellikle örtüaltı sebze yetiştiriciliğinde entegre mücadele çalışmalarında yararlanılan doğal düşmanlar içinde yer aldığı kayıtlıdır.
MÜCADELESİ
Kültürel Önlemler
-Fidelerin zararlı ile bulaşık olmamasına özen gösterilmesi,
-Zararlı ile bulaşık yaprak, meyve ve bitkilerin üretim alanından uzaklaştırılması ve imhası,
-Üretim alanı ve çevresinde zararlıya konukçuluk edebilecek özellikle Solanaceae familyasına ait yabancı otlarla mücadele edilmesi,
-Zararlının larva ve pupası tarlada kalan bitki artıklarında yaşamını sürdürebileceğinden bulaşık alanlarda hasat sonrası bitki artıklarının imhası,
-Ürün münavebesi (Solanaceae familyasına bağlı olmayan ürünlerin yetiştirilmesi),
-Hasattan sonra derin sürüm yapılması,
-Yetiştirme tekniğine uygun gübreleme ve sulamanın yapılması,
-Seradaki giriş ve havalandırma açıklıklarının zararlının giremeyeceği incelikte tül ile kapatılması, alınabilecek kültürel önlemlerdir.
Biyoteknik Mücadele:
Domates güvesi ile mücadele de zararlının serada varlığının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla seraya izleme amaçlı olarak feromon tuzağı asılmaktadır ( 1 dekara bir tuzak ). Zararlının serada varlığı belirlendikten sonra kitlesel tuzaklama ve doğal düşmanlara ve çevreye en az zararlı ilaçları içeren kimyasal mücadele programına başlanmalıdır. Kitlesel tuzaklama için ise 2-4 adet su tuzağı kullanılmalıdır. Kaynak: Dr. Ziraat Y. Müh. KEÇECİ M., BATEM, 2010
Kimyasal Mücadele
İlaçlama Zamanı
Eşeysel çekici tuzakları kullanıldıktan sonra erginler yakalanıldığı takdirde, 10 bitkiden 3'ü yumurta ve larva ile bulaşık ise mücadeleye karar verilir. Eğer Tarla domatesciliği yapılıyor ise Bitkileri gözlemleyerek 10 bitkide herhangi bir zararlı bulaşıklığı görüldüğün mücadeleye kara verilir. Şu an için geçiçi olarak Tarım bakanlığının izninde geçici olarak ruhsatlandırılmış "Indoxcarb" aktif madde isimli ilaç piyasalarda satılmaktadır.
İlaçlamadan 5-6 gün sonra bitkiler tekrar kontrol edilir. Gerekirse ilaçlama tekrarlanabilir.
Ekin Kambur Böceği
TANIMI VE YAŞAYIŞI:
Ülkemizde bulunan önemli türleri; Zabrus tenebrioides Goeze, Z. melancholicus Schaum, Z. politus Gauth., Z. spinipes Fabr. dir. Erginler türlere göre farklılık göstermekle birlikte, 12-22 mm boyunda ve 5-8 mm enindedir. Sırt kısımları dış bükey ve parlak siyah renklidir. Sırtlarında uzunlamasına nokta ve çizgiler vardır. Larvaların baş ve göğüsü kahverengi, karın kısmının üstü kestane renginde olup alt kenarları kirli beyazdır. Yumurtadan çıktığında 0.4-0.6 mm uzunluğundadır. Olgun larva boyu ise 18-30 mm arasında değişir. Üç çift göğüs bacağı vardır. Göğüs halkalarıkarın halkalarından daha geniştir. Pupaları serbest pupa tipinde beyaz renklidir. Yumurtaları darıtanesi büyüklüğünde yuvarlak ve beyaz renklidir. Yumurtaların boyu ortalama 2.3 mm, eni ise 1.4 mm dir.
Kışı toprak içinde hem ergin hem de larva halinde geçirir. Soğuk havalarda hareketsiz olan larvalar toprak sıcaklığının 10 0C'nin üzerine çıkması ile birlikte hareketlenirler. Gelişmesini tamamlayan larvalar iklim koşullarına bağlı olmakla beraber genellikle nisan ayı sonlarında pupa olurlar ve mayıs ayından itibaren erginler çıkar. Erginler yazın sıcak günlerinde toprak içinde yazlamaya girer. Sonbaharda yağışların başlaması ile topraktan çıkan erginler anızlarda sürülmemiş toprak bölümlerinde çiftleşmeye başlarlar. Çiftleşen dişiler yumurtalarını tek tek toprakta oluşturdukları küçük yuvalara bırakırlar. Yumurtalar iklim koşullarına bağlı olarak 10-20 gün içinde açılır. Bir dişi 40-80 yumurta bırakmaktadır. Yumurtadan çıkan larvalar çok hareketli olup toplu olarak görülürler. Bu zararlıyılda bir döl verir.
ZARAR ŞEKLİ, EKONOMİK ÖNEMİVE YAYILIŞI:
Zararıyaşam dönemine göre 3'e ayrılır. a) Genç larvalar, sonbahar aylarında uygun koşulları bulduklarında ekin yapraklarını toprak içine çekerek yerler.
b)Olgun larvalar ilkbaharda yaprak ve sürgünleri yiyerek zararlı olurlar, m2 de 3-4 larva olduğunda tarlalarda yer yer yenik bölümler, açık hububat sıraları ve boşluklar görülür. Bu durum verimin önemli ölçüde azalmasına neden olur.
c) Erginler hasada yakın günlerde başak tanelerini, ekimde ise toprak altındaki taneleri kemirerek zararlıolurlar. Ülkemizin tahıl ekimi yapılan bütün bölgelerinde bulunur.
KONUKÇULARI:
Ergin ve larvaları yabani ve kültür Gramineae türlerinde beslenir. Başlıca buğday, arpa, yulaf ve çavdarda zarar yapar. Bazen çimlenmekte olan mısır tohumlarında da önemli zararlara sebeb olabilmektedir.
MÜCADELESİ :
Kültürel Önlemler:
a) Aynı tarlaya üst üste bir kaç yıl buğday veya bu zararlının sevebileceği başka bir Gramineae bitki türü ekildiğinde, yoğunlukla beraber zarar da artmaktadır. O halde her şeyden önce ekim nöbetine gerekli önem verilmelidir.
b) Nadasa bırakılan tarlalar uygun bir zamanda derince sürülmek suretiyle yabancıotlar yok edilirse zararı daha da azalır. Böylece tarladaki besin kaynakları ortadan kalkacağı gibi birçok larva ve pupa da toprağı sürme esnasında yok edilmiş olur.
c) Tahıllar olgunlaştıktan sonra tarlada ne kadar fazla kalırsa hasat esnasında tohumların toprağa dökülme oranı da o kadar artar. Bu da erginlere ve ileride de larvalara bol besin kaynağı oluşturacağı için çoğalması teşvik edilmiş olur. Bu nedenle tahıllar olgunlaşır olgunlaşmaz bekletmeden hemen tekniğine uygun hasat edilmesi çok faydalıdır.
Kimyasal Mücadele
Ekin Kambur Böceklerine karşı en etkili mücadele, tohum ilaçlamasıdır. Bu nedenle zararlının bulaşık olduğu alanlarda tohum mutlak usulüne uygun ilaçlandıktan sonra ekilmelidir. Ancak zorunlu kalındığı hallerde, zararı kısmen önleyebilmek amacıyla yüzey ilaçlaması da önerilebilir.
Badem İç Kurdu
Tanımı
Ergini, siyah renkli bir arıcık olup, dış görünüşü ile tamamen kanatlı bir karıncayı andırır. Ön kanatlar üçgene yakın, saydam, renksiz, petrol parıltılı ve ortada hafif kahverengimsidir. Arka kanatlar böbrek şeklindedir. Tibia sarı renklidir. Dişileri daha iridir.Yumurtaları oval, süt beyaz renkte olup, üzerlerinde farklı uzunlukta iki tane çıkıntı vardır. Larvaları beyaz renkli ve bacaksız olup, boyları kıvrık pozisyonda 4-5 mm, açık pozisyonda ise 7-8 mm’dir. Bir dişi 47-88 arasında yumurta bırakır.
Yaşayışı
Badem iç kurdu kışı, badem meyvesi içinde olgun larva olarak geçirir ve meyve içinde pupa olur. Ancak larvaların büyük bir bölümü bir sonraki yılın ilkbaharında pupa dönemine geçer. Ergin çıkışları nisan ortasından haziran başına kadar devam eder.
Zarar Şekli
Badem iç kurdu bademin en önemli zararlısıdır. Ağaç başına ürün kaybının % 50’ ye vardığı çalışmalarla tespit edilmiştir. Erginin ovipozitörü ile yaptığı zarar önemsizdir. Asıl önemli zararı larvalar beslenirken yapmaktadır. Larva saldırısına uğramış bademler, sağlamlardan daha çabuk kuruyarak renk değiştirir. Erginin çıkış yaptığı meyvelerin kabuk kısmında takriben 2 mm çapında çıkış deliği görülür.
Konukçuları
Ülkemizde bilinen konukçusu bademdir. Ancak literatürde bademden başka erik ve kayısı çekirdeklerinde de zararlı olduğu belirtilmektedir.
Mücadelesi
İlkbaharda çiçeklenmeden hemen sonra çağlalar belirginleşmeye başladığında üç adet ince delikli tel kafesin her birine en az 200’er kurtlu meyve konur. Bunlardan biri bademlikte ağacın güneybatı yönündeki bir dış dalına asılır. Diğeri aynı yerde toprağa bırakılır. Üçüncü kafes ilgili kuruluşlara teslim edilerek, doğal koşullara terk edilerek, günlük gözlem altına alınır. İlk ergin çıkışları görüldüğünde 1. ilaçlama yapılır. Zararlı gözlem altında tutularak, 2. ve 3. ilaçlamada yapılabilir.
Armut Psillidi
Tanımı
Erginler, genel olarak açık kahverengi, sarımsı-turuncu kahve renkli ve 2 mm boydadır. Kanatları saydam olup, abdomen üzerinde çatı şeklinde katlanmış durumdadır. Uçabildikleri gibi, sıçrayabilirler. Yumurtaları oval, yeni bırakıldığında krem-beyaz, açılmaya yakın sarı renklidirler. Yumurta bir sap ile bitkiye bağlanır.
Yaşayışı
Kışı ergin olarak ağaçların kabuk çatlakları, yarıkları gibi korunaklı yerlerde geçirirler. Baharda yumurtalarını tomurcuk dibindeki sürgünlere,yaprak saplarına,çiçek sapları vb. yerlere bırakırlar. Beş nimf dönemi geçirerek ergin hale geçerler. Nimfler yaprak altında orta damara yakın olarak ve tatlı madde içinde gelişirler. Yaz erginleri uçamaz; yumurtalarını yaprakların yakınına ve taze uçlara bırakırlar. Beslenme için genç ve sulu dokuları tercih ederler. Yılda 3-4 döl verebilirler.
Zarar Şekli
Bu zararlının nimfleri, esas olarak yapraklarda ve sürgünlerde beslenerek zararlı olur. Yoğun bulaşmalarda ağaçların gelişmesi durur, yaprak ve meyve dökülmeleri, meyve şekil bozuklukları meydana gelir. Birkaç yıl tekrarlayan yoğun bulaşmaları takiben ağaçların dallarında veya tümünde ölüm meydana gelir. Salgıladıkları tatlı maddeler üzerinde de solunum ve foto sentezi engelleyen, ağaca genel bir zayıflık veren ayrıca meyvelerin pazar değerini düşüren fumajin oluşur. Özellikle ara ziraatı (sebze, bostan gibi) yapılan, bu nedenle sık sulanan bahçelerde zarar daha fazla olur. Ateş Yanıklığı hastalığının vektörlüğünü yaptıkları da tespit edilmiştir.
Konukçuları : Armut ve yabani armut ağaçlarıdır.
Mücadelesi
Armut bahçelerinde ara ziraatı yapılmamalıdır. Zararlıya karşı dayanıklı armut çeşitleri yetiştirilmelidir. Budama ve gübrelemeye özen gösterilmelidir. İlaçlama zamanı ise yumurtaların tamamının açılıp, 2. ve 3. nimf dönemlerinin görüldüğü zaman, sürgünlerin % 15’nde bulaşma olduğu zaman ilaçlamaya başlanmalıdır. Her sürgünde bir birey görüldüğü zaman o sürgün bulaşık kabul edilir.
Mart ayından itibaren yapılmaya başlanan kontrollerde, kışlayan döl erginlerinin bıraktığı yumurtaların hemen tamamının açılıp 2. ve 3. dönem nimfler görülmeye başladığı, tatlımsı madde akıntısının başlamadığı ve doğal düşmanların fazla bulunmadığı zamanda yapılan bir ilaçlama yeterli olabilir. Ancak nimflerin salgıladığı tatlımsı madde akıntısının görülmesi ve giderek artması halinde, ilaçlama için geç kalınmış demektir. Bu zamanda yapılan ilaçlamanın etkisi de çok düşüktür.
İlkbahar ilaçlaması yapılmamış ve yazın yoğun bulaşmalar olmuşsa, doğal dengeyi korumaya ve hasat ile ilaçlama arasında güvenli zaman aralığını bırakmaya özen göstererek yaz ilaçlamaları yapılabilir.
Altın Kelebek
Erginlerin kanat açıklığı erkeklerde 26-32 mm, dişilerde 29-37 mm’dir. Erginlerde kanatlar tamamen beyaz ve ipek parlaklığındadır. Erkeklerin ön kanatlarında birkaç siyah nokta bulunur. Abdomen dişide gayet iri olup, uç kısmında kızıl kahverenginde kıl yığını bulunmaktadır ki, adını buradan alır. Yumurtalar küme halindedir ve üzerleri dişinin karnı ucundaki kızıl kahverengi kıllarla örtülüdür. Sonraki dönemlerde larvanın 6-7. halkalarının dorsalinde parlak turuncu renkte iki adet kabartı, ilk 8 abdomen halkasında ise sağlı sollu beyaz kıllar bulunur. Bu kısa beyaz kıllar, uzaktan larvanın yanlarında beyaz birer çizgi gibi görünür. Gelişmesini tamamlayan larva 28-37 mm boyundadır.
Yaşayışı
Kışı ağaçların daha çok genç dalları üzerinde ve salgıladıkları ipeğimsi ağlarla oluşturdukları yuvalar içerisinde, grup halinde, 4 ve 5’inci larva dönemlerinde geçirir. İlkbaharda günlük sıcaklığın 10°C’nin üzerinde olduğu ve gözlerin patlamaya başladığı dönemde, kışlık yuvalarını terk etmeğe başlayan larvalar, önceleri grup halinde ağaçların tepelerinde yeni çıkmakta olan yapraklarla beslenir ve akşam olunca yuvalarına dönerler. Daha sonra tüm ağaca dağılarak oburca beslenirler. Yuvalardan çıkan larvalar genç yapraklarla beslenir. Larvalar mayıs ayı ortalarından itibaren ağaçlar üzerinde ördükleri seyrek kozalar içerisinde gruplar halinde pupa olurlar. Bunlardan 22-24 gün sonra, haziran ortalarında erginler çıkar. Haziran ayı ortalarında erginler çıkar. Dişiler çıkıştan 2 gün sonra genellikle yaprakların alt yüzüne grup halinde yumurtlamaya başlar. Bir dişi ortalama 380 yumurta bırakır. Çıkan larvalar toplu halde yaprakarın üst epidermisi ile beslenir. Eylül ayı ortalarından itibaren 4-5.larva döneminde kışlamaya çekilirler. Yılda bir döl verir.
Zarar Şekli
Larvaları ağaçların yapraklarını yiyerek zararlı olmaktadır. Asıl zararları ilkbaharda gözlerin uyanmasıyla başlar, bu devrede tomurcuklara ve ağaçların uç dallarında yeni çıkan yaprakçıklara saldırır. Salgın yıllarında ağacı tamamen yapraksız bırakırlar. Ülkemizin hemen her yerinde yayılmış olan zararlı, bölge ve iklim koşullarına bağlı olarak 5-10 yılda bir salgın yapabilirler.
Konukçuları
Birçok orman ve meyve ağaçlarında zararlı olur. Başlıca konukçuları; elma, armut, erik, kiraz, vişne, kayısı, ayva, muşmula, badem, meşe, ahlat, yabani gül, akdiken ve karaağaçtır.
Mücadelesi
Kışın ağaçlar üzerinde bulunan kışlık yuvaların makas ve dal makası ile kesilerek toplanması ve bahçeden uzaklaştırılması şeklinde uygulanır. Kış aylarında ağaçların % 30’ u bulaşık bunlarında % 10 ‘unda ağaç başına ortalama 15-20 veya daha fazla kışlık yuva bulunursa, ilkbaharda ilaçlı mücadele yapılabilir. İlkbaharda, iklim koşullarına bağlı olarak nisan ortalarına doğru, larvalar kışlık yuvalarını tamamen terk ettikleri dönemde ilaçlama yapılmalı, zararın ilerlemesine fırsat verilmemelidir.
Çilekte Kırmızı Örümcek
Tanımı : T. urticae: Esas rengi yeşilimsi sarı olup, ergin dişilerin boyu 0,3-0,5 mm kadardır. Vücut ortasına yakın mesafede iki tarafta birer adet siyah leke vardır. Erkekler, dişilerden daha küçük ve abdoımenleri arkaya doğru incedir. Yeni çıkan larva renksizdir, üzerinde hiç benek yoktur.
Tanımı : T. cinnabarinus: Ergin dişilerin boyu 0,4 mm kadar olup, karmen kırmızısı renktedir. Vücutların dorsal kısmında dört parçalı siyah leke vardır. Kırmızı uçlu olan bacakları ve vücutları kıllıdır. Erkeklerin boyu dişilerden biraz daha kısa olup, abdomenleri geriye doğru daha incedir.
Yaşayışı : Kışı, yabancı otlarda geçiren kırmızı örümcekler, havaların ısınması ile kültür bitkilerine taşınırlar. Dişiler yumurtalarını yaprakların alt yüzeyine ördükleri ağlar içerisine bırakmaya başlarlar. Vücudu yuvarlakçadır. ömrü boyunca 100-150 yumurta bırakır. İklim şartlarına göre bir dölünü 10-20 günde tamamlar. Çıkış nisan ayı ortalarından itibaren yükselmeye başlamakta, mayısta en yüksek, haziran ayından itibaren de popülasyon düşmektedir.
Zarar Şekli: Kırmızı örümcekler, çilekte genellikle yaprakları altında beslenerek, mezofil hücrelerine zarar verirler. Yapraklarda önceleri sarı benekler, daha sonraları yaygın şekilde bronzlaşma görülür. Yaprak ve meyvelerin küçük kalmasına, bitkinin bodurlaşmasına, bazen ölümlere neden olan kırmızı örümcekler % 50’ye varan ürün kayıplarına neden olurlar.
Yapraktaki Tipik Zararı
Konukçuları: Çilekten başka, pamuk, fasulye, patlıcan, biber, kavun, karpuz, yerfıstığı, süs bitkileri ve bir çok meyve ağaçlarında zararlı olurlar. Özellikle tek yıllık bitkilerde.
Mücadelesi: Zararlının yoğun olarak görüldüğü yapraklar toplanır.
Erken dönem uygulaması: İlaçlı mücadelede ise bir önceki yıl zararlı görüldüğünde çiçek ve yeşil meyve döneminde bir ilaçlama yapılır. Mevsim içi uygulama: kontrollerde 50 yaprak tesadüfi olarak alınır, yaprak başına 15 kırmızı örümcek görüldüğü takdirde ilaçlamaya kara verilir. Hasattan sonra ilaçlama yapılır. Uygulama gerekirse aynı esasa göre tekrarlanır.
Baklagil Tohum Böcekleri
Tek Döl Veren Türlerin Tanımı
Tek döl veren Bezelye, Bakla ve Mercimek tohum böceklerinin erginleri ko-nukçularının çiçeklenme devresinde görülürler ve doğada çiftleşerek yumurtalarını tohumları şekillenmiş yeşil kapsüllere bırakırlar. Embriyonun gelişmesi ile meydana gelen larva yumurtayı kapsüle yapıştıran salgı maddesini ve kapsül kabuğunu delerek tohuma girer. Tohuma giren larvanın gelişimi özlü körpe tohumların olgunlaşmasına paraleldir. Tohumda beslenen larva, olgun larva devresinde pupa olmadan önce, tohum kabuğuna doğru ilerleyerek kabukta daire şeklinde şeffaf görünüşteki kapak arkasında pupa olur. Meydana gelen ergin bu kapağı itmek suretiyle tohumu terkederek, ağaç kabuklan arasında, ambarın kuytu yerlerinde, çuval kıvrımlarında kışlar veya tohum içinde diyapoz halinde kalır. Yılda bir döl verirler.
Zararlı: Bruchus pisorum L. (Bezelye tohumböceği)
Ergin, 4 -5 mm boyunda, oval veya uzamış oval şeklinde, biraz yassı, siyah renkli olup, üzeri gri, beyaz renkte açık kahverengine kadar değişen kısa ve sık kıllarla örtülüdür. Kanatlar üzerinde ortaya yakın kısmında beyaz lekelerden oluşmuş bir bant vardır. Antenler 11 halkalıdır, antenin ilk dört segmenti ile birinci çift bacakların tibia ve tarsus kısmı kırmızı kahve, diğer kısımları siyahtır.
Yumurta, portakal sarısı renginde, oval şekilde, bir ucu daha geniş ve yuvarlak olup 0.55-0.65 mm boyundadır.
Larva, krem renkte, baş koyu kahverengidir. Birinci dönemde bacaklı, taneye girdikten sonra bacakları kaybolur ve son dönemde renk kirli beyazdır.
Pupa açık kahverengindedir.
Zararlı: Bruchus rufimanus Boh. (Bakla tohumböceği)
Erginin vücudu oval veya uzamış oval şekilde biraz yassılaşmış olup siyah renkli ve üzeri sarı, gri, koyu kahverengi ve beyaz kıllarla örtülüdür. Vücut boyu 3.5 -4.5 mm. dir. Her iki kanatta beyaz lekelerin dizilişleri iki ince bant görümündedir. İlk dört anten halkası ve ön bacakların tümü ile orta bacağın tarsusu kızılımsı açık kahverengi diğer kısımlar siyah renktedir.
Yumurta, oval şekilde, ilk bırakıldığında parlak, şeffaf krem renginde olup, zamanla bulanık beyaz ve donuk krem rengine dönüşür. Yumurta boyu ortalama 0.55 mm'dir.
Olgun larva, beyaz krem renginde hafif kavisli ve bacaksızdır.
Pupa, ovalimsi şekilde, krem renginde, gözler koyu, ergine ait ağız parçaları, anten ve bacaklar belirgindir.
Zararlı: Bruchus lentis Fröhl. (Mercimek tohumböceği
- Ergin genel olarak gri renkli ve üzeri beyazımsı lekeli olup 3 mm boyundadır. İlk beş anten halkası ile ön ve orta bacağın tibia ve tarsus kısmı açık kahverengindedir.
Yumurta, yuvarlağımsı 0.3 mm boyunda olup embriyonun bulunduğu uç hafif kabarıktır.
Larva, sarı - krem renkte, baş açık, ağız parçalan koyu kahverengindedir.
Zararlı: Bruchus ervi Fröhl. (Ortadoğu mercimek tohumböceği)
Ergin, 3 - 3.5 mm boyunda, vücudun yan kenarları az çok konkav, uzunca, basık ve silindir şeklinde siyah ve kurşuni kıllarla kaplı ve beyaz tüylerle örtülüdür. Kanatlar üzerinde başa dönük (V) şeklinde bir kuşak vardır. İlk beş anten halkası ile ön bacak tamamen, orta bacak femur başlangıcından itibaren açık kahverengidir. Orta femurun açık renk oluşu ile diğer türlerden ayrılır.
Yumurta, açık sarı renkli, oval, bir ucu hafifçe kabarıktır. Boyu ortalama 0.55 mm'dir.
Larva, tombul kıvrık olup bacaksızdır.
Pupa, serbest olup pürüzsüz ve parlaktır.
Zararlı: Bruchus signaticornis Gyll. (Akdeniz mercimek tohumböceği)
Erginin vücudu oval, koyu kahverenkli ve kanatlar beyaz tüylerden oluşmuş bir veya iki bant ile örtülüdür. Vücut boyu 3 - 3.5 mm'dir. Son anten halkasının açık renkli oluşu ile diğer türlerden ayrılır. Erkeklerde ise genellikle anten halkalarının tümü açık renkli ve arka femurda belirgin bir diş vardır.
Yumurta, portakal sarısı renginde, üzeri bal peteği görünümünde olup, bir ucu daha geniş silindirik şekildedir. Boyu ortalama 0.52 mm'dir. Larva yeni oluşmaya başladığında beyaz renkli, daha sonra baş kahverengiye dönüşmektedir.
Çok Döl Veren Türlerin Tanımı
Fasulye tohumböceği tarlalarda mayısın ilk haftasından itibaren görülür. Bunlar ambarlardaki üründen uçup gelen veya kışı tabiatta saklı yerlerde geçiren erginlerdir. Temmuzun ilk yarısından sonra fasulye tarlalarında kapsüller kurumaya başlarlar. Bu dönemde dişi fasulye kapsülünü üstünden yemek suretiyle açtığı bir delikten veya kapsül üzerindeki çatlaklardan yumurta borusunu sokarak kapsülün çeperine veya tanelerin üzerine tek tek veya 4-20'lik kümeler halinde yumurtlar. Bir dişi 41108 yumurta koyabilir. Yumurtalar ortalama 25°C sıcaklıkta 6 günde açılır, çıkan larva taneye girer, larva dönemi 20 - 26 gün sürer, 9-12 gün devam eden pupa dönemi sonunda ergin fasulye kabuğunda yuvarlak bir kapakçık açarak dışarı çıkar. Eğer hasat gecikmişse fasulye kapsülünü delerek uçar. Hasat olgunluğuna gelmiş kapsülleri arar ve içine yumurtlar. Marmara Bölgesi'nde 1.5-2 dölü tarlada, diğerleri ambarda olmak üzere yılda ortalama 5, Orta Anadolu'da 4-5, Ege ve Karadeniz'de 3-5, Güneydoğu Anadolu'da 3 - 4 döl verir.
Börülce tohumböcekleri erginleri yumurtalarım tarlada olgun kapsüllere ambarda kuru tohumlara bırakırlar. Tohum içindeki gelişme birinci gruptaki gibidir. Ancak ergin diyapozu yoktur. Çıkan erginler tekrar yumurta bırakırlar. Böylece yeni nesillerin devamlı çoğalmaları ile çok bulaşık bir tohumda çeşitli devrelerde Olan larva pupa ve çıkmaya hazırlanan ergin görmek her zaman için mümkündür. Larvaların gelişebilmeleri, tohum içindeki su miktarı ile ambar sıcaklığına ve orantılı nemine bağlıdır. Marmara Bölgesi'nde yılda 6, Karadeniz ve Ege'de 3-5, Güneydoğu Anadolu'da 3-4 döl verir.
Fasulye tohumböceği ergininin vücudu uzunca oval, biraz yassı, açık veya koyu kahverenklidir. Vücudun üzeri arkaya yatık sarı yeşil çok kısa kıllarla örtülü olup aralarında açık gri tüylerle kaplı uzunca lekeler bulunmaktadır. Vücudun alt tarafı kırmızımsı sarı renklidir. Vücut büyüklüğü erkeklerde 3.1 - 4.2 mm, dişilerde 3.8 - 4.8 mm arasında değişmektedir. Antenleri 11 halkalı olup, ilk 4 halka ve son halkası açık kahverengi diğerleri koyu kahverengidirler. Üç çift olan bacakları kırmızımsı kahveren-gindedir. Fasulye tohumböceği'nin erkeği boyca küçük oluşu ve alttan son karın halkasına ait çizginin içe doğru yuvarlağımsı olması nedeniyle dişisinden ayrılır. Dişi boyca daha iri, son karın halkasının çizgisi düzdür.
Fasulye tohumböceği'nin yumurtası uzun ve ovaldir. Bir ucu sivrice diğer ucu yuvarlaktır. İlk konduğu zaman saydam parlak beyaz renklidir. Zamanla renk donukla-şır, süt beyazı olur. Açılıma yakın yumurtanın yuvarlak ucunda larvanın kafası belirginleşir. Yumurtanın boyu 0.63 - 0.77 mm arasında değişmektedir.
Yumurtadan ilk çıktığı zaman larvanın gövdesi silindiriğimsi uzun olup, arkaya doğru gittikçe incelir, uzun kıllarla kaplıdır. Baş esmerimsi, vücut beyaz renklidir. Uç çift ince uzun göğüs bacağı vardır. Vücut uzunluğu 0.6 - 0.8 mm'dir. Yumurtadan çıkan larva bir süre tanenin üzerinde dolaştıktan sonra, tane kabuğunu oyarak bir galeri (tünel) açar ve orada beslenir. Bu sırada larvanın gövdesi silindirik olup yay gibi kıvrıklaşır, ayaklar kaybolmuştur. Bu haliyle larva l. dönem larvadan çok farklıdır. Son dönem larvanın vücut uzunluğu 3-3.5 mm'dir.
Fasulye tohumböceği'nin pupası tane kabuğunun hemen altındaki bir odacıkta oluşur. Bu durum tane kabuğu üzerinde yuvarlak yağ lekesine benzer renk değişimi ile kolayca anlaşılır. Zamanla lekenin rengi esmerleşir. İlk zaman parlak beyaz olan pupa rengi zamanla koyulaşıp matlaşır ve kirli sarımsıdan açık kahverengine dönüşür. Pupa boyu 2.9 - 4.6 mm arasında değişmektedir.
Uçan ve uçmayan olmak üzere iki formu vardır.Uçucu formunun ergininin vücudu oval şekildedir ve üzeri kızıl kahve, parlak sarı ve beyaz lallarla örtülmüştür. Anten halkalarının ilk dördü kızıl, diğerleri siyah renkli, erkekte 7. halka genişlemiş biçimdedir. Kanat dikdörtgen şeklindedir. Her iki kanadın üst kısmında küçük fazla belirgin olmayan, ortada yan kenarlara doğru genişlemiş oldukça büyük ve uç kısımda olmak üzere siyaha yakın koyu üç leke ile süslenmiştir. Bacaklar kızıl kahverenklidir. Vücut uzunluğu ortalama erkekte 2.73 mm, dişide ise 2.94 mm'dir.
Uçucu olmayan formun dişisinde zemin rengi hemen hemen siyahtır ve bu nedenle üzerini kaplamış olan sarı ve beyaz kıllar gri gibi görünür. Kanattaki orta siyah leke uzamıştır. Uç kısmında beyaz enine bir bant bulunur. Pygidium büyük olup, üzerinde uzunluğuna beyaz bir bant bulunur. Erkekte ise bu farklılık az belirlidir. Vücut uzunluğu erkekte ortalama 2.41 mm, dişide 3.18 mm'dir.
Yumurta yuvarlağa yakın, bir ucu daha sivri biçimde, kreme dönük beyaz renktedir. Zamanla sedef görünüşünü alır ve daha sonra donuklasın Yumurta boyu 0.26 - 0.32 mm'dir. Yeni çıkan larva uzun bacaklara ve thorax plakasına sahiptir. Yumurtadan çıkar çıkmaz taneye girer, Beslendikten birkaç gün sonra deri değiştirir ve bacaklarla tüyler kaybolur.
Zarar Şekli
Baklagil tohum böcekleri larvaları, konukçuları olan baklagil taneleri içinde beslenmeleri süresince oyuklar meydana getirerek tanenin besin değerini düşürdükleri gibi dışkı ve vücut artıkları ile de kirletirler. Çok döl veren türlerin devamlı üremeleri sonucu delinmiş ve içinin büyük kısmı yenilerek besin değerlerini tamamen yitirmiş olan taneler hayvan yemi ve gübre olarak dahi kullanılmazlar.
Baklagil tohum böcekleri larvaları beslenmeleri sonucunda tanelerde kalite, çimlenme gücü ve ağırlık kayıplarına neden olurlar. Bu şekilde zarar görmüş, iç ve dış piyasada önemli yeri olan baklagillerin, pazar değeri de düşer.
ZARARLI | KONUKÇULARI |
Bezelye Tohum Böceği | Bezelye |
Bakla Tohum Böceği | Bakla ve Fiğ |
Mercimek Tohum Böceği | Mercimek ve Fiğ |
Börülce Tohum Böceği | Börülce, Nohut, Bezelye |
Fasulye Tohum Böceği | Fasulye,Börülce,Nohut,Mürdümük |
Mısır Kurdu
Arka kanatlar thoraxa doğru grimsi lekelidir. Kelebeklerin kanat açıklığı yaklaşık 22-30 mm dir. Yumurtadan yeni çıkmış larva soluk krem renginde olup baş siyahtır. İleriki dönemde larva rengi soluk kırmızı veya pembe olup her bir segment üzerinde önde 4 arkada 2'şer adet koyu kahverengi nokta bulunur ve birkaç tane koyu kahverengi veya pembe çizgi vücut boyunca uzanır. Olgun larva boyu ortalama 24 mm civarındadır. Küme halinde bırakılan yumurtalar genellikle yaprak alt yüzüneyapıştırılmış olup üstten bakıldığında balık puluna benzer. Başlangıçta parlak beyaz olan yumurtalar sonra sarımsı krem rengini alır. Pupa kızılkahve renginde 12-15 mm boyundadır . Yurdumuzda bölgelere göre değişmekle birlikte döl sayısı 2-4 tür. Kışı genellikle olgun larva durumunda tarlada kalan veya hasat edilen saplar içinde geçirmektedir. Kışlayan larvalar genellikle ilkbahar sonlarına doğru bulundukları yerde pupa olurlar. Genellikle Nisan başında çıkan kelebekler yumurtalarını çoğunlukla yaprakların alt yüzüne kümeler biçiminde koymaktadır. Bir yumurta kümesinde genellikle 25 dolayında yumurta vardır. Yumurta kuluçka süresi sıcaklıkla yakinen ilgili olup 3- 6 gün dolayındadır. Bir dişi genellikle 200 dolayında yumurta koymaktadır. Larva gelişme süresi yaklaşık olarak 30-35 gün dolayındadır. Olgun duruma gelen larvalar çoğunlukla bulundukları sap içinde pupa olurlar. Pupa süresi sıcaklıkla ilgili olarak, genellikle 8-10 gün dolayında değişmektedir.
ZARAR ŞEKLİ VE YAYILIŞI
Larvalar, mısır bitkisinin kök bölümü dışındaki tüm organlarına bulaşmakta ve zarar yapmaktadır. Mısırlarda ilk zarar genç larvaların birbiri üzerine sarılı uç yaprakları delip içeri girmesiyle başlar. Sonra gövde, koçan ve erkek organda galeriler açarlar. Açılan galeriler ve beslenme nedeniyle bitkinin zayıflamasına, gövde ve koçanın kırılmasına ve bunun sonucu olarak da ürün azalmasına neden olurlar. Ayrıca koçanlardaki bulaşmalarla randıman düşmesi ortaya çıkmaktadır. Birde açılan galerilerde fungal hastalıklar kolayca yeni sorunlar yaratabilmektedir. Mısır Kurdu ülkemizin Karadeniz, Marmara, Ege ve Güney Anadolu Bölgelerimizde yaygın durumdadır.
KONUKÇULARI:
Mısır Kurdu, başta mısır olmak üzere 200'den çok bitki türüne bulaşmaktadır, Bunlar arasında biber, patlıcan, fasulye, patates, buğday, kenevir, ayçiçeği, krizantem, Yıldızçiçeği, bazı odunumsu bitkiler bulunmaktadır.
DOĞAL DÜŞMANLARI VE ETKİNLİKLERİ:
Parazitoitler Mısır Kurdu populasyonunu önemli derecede etkilemektedir. Bunlar arasında Trichogramma evanescens West. (Hym.: Trichogrammatidae) önemli bir yumurta parazitoitidir. Larvaların başlıca parazititoitleri Lydella thompsoni Hert., Pseudo-terichaeta insidiosa R.D. (Dip.: Tachinidae), Eriborus terebrans Grav. (Hym.: iraconidae)'dır. Bunlardan başka Phaeogenes nigridens Wesm. ve Pimpla spuria Grav. Hym.: Ichneumonidae) pupalarda parazitlenmeye neden olmaktadır. Mısır Kurdu'nun avcıları arasında karıncalar, kuşlar ve bazı gelin böcekleri bulunmaktadır.
MÜCADELESİ:
Kültürel Önlemler:
Mekaniksel mücadele hasat zamanında başlayıp mayıs ayına dek yapılabilir, çünkü larvalar kışı tarlada kalan sap artıkları veya hasat edilen saplar içinde geçirirler. Kelebek çıkışı başlamadan , Nisan ve Mayıs ayından önce tarlada kalan saplar toplanıp yakılmalı veya derin sürüm yapılarak toprağa gömülmelidir. Ayrıca hasat edilen saplar kış aylarında hayvanlara yedirilmelidir. Kültürel mücadelenin daha ucuz ve kolay olma-ı aynı zamanda doğal dengeyi bozmaması bakımından her zaman kimyasal mücadeleye tercih edilmelidir.Ayrıca 2. ürün erken ekilmelidir.
Mekaniksel mücadele hasat zamanında başlayıp mayıs ayına dek yapılabilir, çünkü larvalar kışı tarlada kalan sap artıkları veya hasat edilen saplar içinde geçirirler. Kelebek çıkışı başlamadan , Nisan ve Mayıs ayından önce tarlada kalan saplar toplanıp yakılmalı veya derin sürüm yapılarak toprağa gömülmelidir. Ayrıca hasat edilen saplar kış aylarında hayvanlara yedirilmelidir. Kültürel mücadelenin daha ucuz ve kolay olma-ı aynı zamanda doğal dengeyi bozmaması bakımından her zaman kimyasal mücadeleye tercih edilmelidir.Ayrıca 2. ürün erken ekilmelidir.
Kimyasal Mücadele
İlaçlamaya genel olarak ilk yumurtalar görüldükten bir hafta sonra başlanmalı, ilaçların etki süreleri dikkate alınarak 10 veya 15 gün aralarla 2 veya 3 ilaçlama yapılmalıdır.
TAVSİYE EDİLEN İLAÇLAR | |||
Etkili madde ve oranı | Formülasyon | Dozu (dekara) | ilaçlama adet ve aralıkları |
Carbaryl % 50 | WP | 300 g | 10 gün ara ile 2-3 ilaçlama |
Cypermethrin, 250 g/1 | EC | 30 ml | 15 gün ara ile 3 ilaçlama |
Thiodicarb % 80 | DF | 90 g | 15 gün ara ile 3 ilaçlama |
Chlorpyrifos-ethyl 480 g/1 | EC | 180 ml | 15 gün ara ile 3 ilaçlama |
Alphacypermethrin 100 g/1 | EC | 40 ml | 15 gün ara ile 3 ilaçlama |
Meyve Ağacı Dipkurtları
Meyve ağaçlarının kök boğazı ve toprak altı bölgesinde zararlı olan bu böceğin erginlerinin kanatları oldukça sert yapıdadır. Sıcak ve güneşli havalarda gürültü ile düz bir hat üzerinde uçar ve dönemeçlerde büyük kavis çizer. Yaklaşıldığında ağacın veya dalın ekseni etrafında dönerek saklanmaya çalışır, yakalanacağı anda ayaklarını vücudunun altına çekerek ölü taklidi yapar ve kendini toprağa atarak kuru yapraklar ve otlar arasında gizlenir.
Ergin dişi yumurtalarını tek tek veya 5-10 ve büyük gruplar halinde kök boğazına yakın ağaç gövdesindeki çatlaklara, kabuk aralarına, antepfıstıklarında aşı gözlerine veya kök boğazı civarındaki toprağa koyar. Köklerde beslenerek olgunlaşan larvalar, kök boğazında pupa olur ve bu pupalardan bir yıl içinde iki ayrı dönemde ergin çıkışı görülür. Birinci dönem ergin çıkışı Temmuz-Ağustos aylarında, ikinci dönem ergin çıkışları ise Ekim-Kasım aylarında olur. Kışı ağaç kovuklarında, yaprak altında ve toprakta hareketsiz olarak geçiren erginler; ilkbaharda aşı gözü ve taze sürgünlerde oburca beslenip, sıcaklık 25-26 oC’ nin üstüne çıktığında çiftleşir ve yumurta bırakır. Temmuz-Ağustos ayında çıkan erginler yumurtalarını Eylül-Ekim aylarında, Ekim-Kasım ayında çıkan erginler yumurtalarını bir sonraki Haziran-Temmuz aylarında bırakır. Kültür ortamında bir dişinin 2000 den fazla yumurta bıraktığı görülmüştür. Yumurtadan çıkan larvalar köke girerek kök kabuğunun altındaki kambiyumla beslenir. Daha sonra kök boğazında pupa olurlar. İki yılda 1 döl verirler.
Özellikle taş çekirdekli meyve ağaçları, antepfıstığı ve badem ağaçlarında zararlıdırlar. Kök kabuklarının altında larva zararının olması, ağaçların kök boğazında veya kök boğazının civarında toprakta oval şeklinde deliklerin görülmesi, ağaç altlarında sap dibinden yenmiş taze yaprakların bulunması, aşı gözlerinin veya taze sürgünlerin kemirilmiş olması bu zararlının varlığını gösterir. Erginler konukçusu olduğu bitkilerin yapraklarını çok ender olarak ve az miktarda yer fakat genç sürgünleri, aşı tomurcuklarını yaprak saplarını (özellikle özsuyu düzeni bozulmuş ağaçlarda) oburca yiyerek tahrip eder ve büyük zarar verirler. Genç larva daima toprak yüzeyinden aşağıda, kök kabuğunun altında bulunur ve kambiyum tabakasını kemirir. Larva kök kabuğu altında galeriler açar, bitkinin beslenmesine engel olur, galerilerin içi pislik ve talaş ile doludur. Kıraçta kuruyan herhangi bir nedenle susuzluk çeken meyve ağaçları, antepfıstığı ve kavaklara büyük ölçüde zarar verir, ağaçlarda önce büyüme durur, sonra larva sayısının çoğalması ile gittikçe artan bir zayıflık ve sonunda ölüm görülür. Fidanlar çok çabuk, diğer ağaçlar ise 2-5 sene içinde kururlar.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler
Ağaç altlarında erginlerin kolayca saklanabileceği ot, çalı vs. bulundurulmamalıdır. Sabahın erken saatlerinde ve akşam üzeri gövde ve kök boğazında kolayca toplanarak erginler yok edilmelidir. Su ve gübrelemeye dikkat edilerek ağaçlar kuvvetli bulundurulmalıdır. Kabuklubit problemi yoksa, ağaçların gövdesine kireç badanası yapmak, yumurta koymasını güçleştireceğinden faydalıdır. Kabuklubit problemi varsa kireç badanası yapılmamalıdır.
Kimyasal Mücadele
Mücadeleye karar vermek için böceğin zararı görülmüş olmalıdır. Bu nedenle Mayıs ayının ilk haftasından başlayarak ergin çıkışı gözlenmelidir. Ağaçlarda ergin görüldüğünde veya bu ağaçların kök boğazları açılarak incelendiğinde larvalara veya zararına rastlanırsa mücadeleye karar verilir. İlaçlı mücadele Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında zararlının yumurtalarını kök boğazına koyduğu dönemde her 15 günde bir yapılmalıdır. İlaçlamada, ağaçların 1 m yüksekliğe kadar olan gövdeleri ve 1 m çaplı daire içinde kalan kök boğazı civarında toprak yüzeyi ilaçlanmalıdır. İlaçlar daima su ve çapadan sonra toprak yüzeyi kurumaya başladığı dönemde ve özellikle günün serin saatlerinde yapılmalıdır. Aşılı ağaçlarda aşı ve civarı mutlaka ilaçlanmalıdır. Devamlı ve en az iki yıllık kesintisiz bir mücadelenin sonucu gözle fark edilebilir.
Bağlarda Bazı Zararlılar
BAĞ YAPRAKUYUZU
Gözle görülmeyecek kadar küçük bir akar türüdür. Ancak yaprağın üst yüzünde meydana getirdiği zarar belirtilerinden tanınır. Bağ yaprakuyuzu bağ yapraklarını alt yüzünden emer. Emgi yerlerinde önce gümüş renginde küfümsü görünümde alanlar oluşur. Bu grimsi renk daha sonra kahverengine dönüşür ve yaprağın üst yüzüne doğru kabartılar meydana gelir. Çok ağır bulaşmalarda ender olmakla beraber yaprağın üst yüzünde de beslenir. Zararlı genellikle asmanın yapraklarında bulunur. Bazen çiçek tomurcuklarında ve çiçeklerde beslendiği de görülmüştür. Yapraktaki beslenme ilkbaharda gözler açılırken başlar, geç sonbahara kadar devam eder. Bütün üzüm çeşitlerinde zararlıdır.
Bağ yaprakuyuzu ile bulaşık asmalar.
Mücadelesi :
Kimyasal Mücadele :
İlkbaharda bağda yapılan gözlemler sonucu yapraklarda zarar belirtileri gözlendiğinde ilaçlama yapılmalıdır.
Genellikle Bağ yaprakuyuzu’na karşı özel bir ilaçlama gerekmez. Zira Külleme hastalığı için atılan kükürt bu zararlıyı da kontrolü altında tutar. Ancak bu uygulamanın yeterli olmaması ve belirtilerin yoğun olarak tekrar görülmeğe başlaması halinde tekrar bir ilaçlama yapmada yarar vardır.
Tozlanmanın veya pülverizasyonun asmanın yeşil aksamının tümüne isabet edecek şekilde yapılmasına özen gösterilmelidir.
HAZİRANBÖCEĞİ
Haziranböceği larvası asmanın kökünde zararlıdır. Özellikle kumsal yerlere yeni dikilmiş asma çubuklarını ve daha önceden dikilmiş asmaların toprak altı kısımlarını kemirmek suretiyle zarar yaparlar. Kemirilen çubuklar tutmaz. Zarar gören asmalar da zamanla kurur. Özellikle yeni dikilen bağlardaki zararı çok fazladır. Zarar oranı bazı yıllar % 50-80 olabilir. Çoğu kez yıl içinde düzenli bağ tesis etmek pek mümkün olmaz.
Doğal düşmanları
Bu zararlıların bilinen en önemli doğal düşmanları, hem larvaları, hem de alacakaranlıkta uçan erginleri yiyen çeşitli kuş türleridir.
Mücadelesi :
Kültürel Önlemler :
Haziranböceği yumurta bırakmak için otlu yerleri tercih ettiğinden bulaşık alanları otlu bırakmamalı, larvaların hareketli olduğu ilkbahar ve yaz aylarında toprak işlemesi yapmak suretiyle larva ve yumurtalar güneş ışınları ile karşı karşıya bırakılmalıdır.
Biyolojik Mücadele :
Doğal biyolojik kontrolü desteklemek amacıyla; otlu alanlarda ilkbahar ve yazın toprak işlemesi yapılarak yüzeye çıkan larvalar kuşların beslenmesiyle önemli derecede azaltılabilir.
Kimyasal Mücadele :
Bu zararlıya karşı kimyasal mücadele koruyucu nitelikli olup tavsiye edilen ilaçlar entegre mücadele prensiplerine uygun değildir. Bu nedenle yalnız ihtiyaç duyulduğunda fidanlıklarda kullanılabilir.
Haziranböceği [Klapperichicen (=Chloropsalta) viridissima Walker)(Hom.: Cicadidae)]
Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli :
Erginleri açık yeşil renklidir. Erkeklerin boyu kanatlarla birlikte ortalama 33.8 mm , dişilerin ise 35.0 mm’dir. Yaz ayları boyunca bağlarda erkeklerin sürekli ses çıkartmaları ve yanlarına yaklaşıldığında hemen uçmalarıyla kolayca tanınırlar.
Yumurtanın ortası şişkin olup iki tarafı sivridir. İlk bırakıldığında beyaz, açılmasına yakın ise koyu pembe renklidir. Boyu ortalama 1.5 mm’dir.
Yumurtadan yeni çıkan nimfler açık pembe renkte ve çok hareketlidir. Daha sonraki nimf dönemlerinde renk beyaz, kirli sarı ve yeşilimsidir. Beş yıllık nimflerin boyu 22-27 mm’ dir.
Ergin çıkışları Haziran sonlarında başlar, Temmuz ortalarında en yükseğe ulaşarak Ağustos başlarında sona erer. Böylece çıkışlar kademeli olur ve 35-45 gün sürer. Dişiler yumurtalarını bir yıllık sürgünlere bırakırlar. Bir dişi 600 kadar yumurta bırakabilir. Yumurtaların kuluçka süresi 27.3ºC sıcaklık ve %36 orantılı nem koşullarında 34-36 gün kadardır. Yumurtadan çıkan nimfler kendilerini toprağa atar ve bağ köklerine giderek beslenmeye başlarlar. Bunlar 5 yılda gelişirler ve bu süre içinde toprak altında kalırlar. Beş yılda 1 döl verir.
Dişilerin yumurta bırakmak için ovipozitörleriyle bir yıllık sürgünlere açmış olduğu delikler, sürgünün büyümesiyle genişler ve 5-6 cm uzunluğunda çatlaklar oluşur. Fakat bu çatlaklar sürgünün kurumasına neden olmaz.
Asma ağustosböceği’nin esas zararını nimfler yapar. Bunlar asma köklerinin öz suyunu emmek suretiyle sürgünlerin zayıflayıp bodur kalmasına, boğum aralarının kısalmasına, yaprakların küçülmesine ve vaktinden önce sararıp dökülmesine neden olur. Asma kökleri emgi nedeniyle siyahlaşıp çürür. Sonuç olarak asma çalılaşır ve zamanla ürün alınamaz hale gelir.
Mücadelesi :
Kültürel önlemler
Asma köklerinin öz suyunu emmek suretiyle asmayı zayıflatıp verimi düşürdüğü için, öncelikle bağları kuvvetli bulundurmak gerekir. Bunun için bağlar bilinçli olarak gübrelenmeli ve toprak işlemesi zamanında yapılmalıdır.Mekanik Mücadele :
Asma sürgünlerinde yumurta bırakılmış yara izleri gözle kolaylıkla görülebilir. Yumurtaların açılmasından önce bu yara yerlerinin altından kesilmek suretiyle bir mekaniksel mücadele uygulanmalıdır. Bunun için bağda tesadüfen seçilen asmalardan alınan 100 adet yumurta bırakılmış dalda yumurta rengi incelenir. Eğer %50’den fazla dalda yumurta pembe renk almışsa, dal kesme işlemine geçilir. Kesilen dallar güneş altında bırakılarak 24 saat içinde suyu çekilen çubuklardaki yumurtaların ölmesi sağlanır. Dal kesme işlemine genellikle Ağustos ayında başlanır ve 12-13 gün içinde bitirilir.
Ayrıca sabahın erken saatlerinde uyuşuk halde bulunan erginlerin elle toplanması da yararlıdır. Bu da Haziran’ın son haftasında başlayıp Temmuz sonuna kadar devam eder. Asma ağustosböceği nimflerinin gelişmelerini 5 yılda tamamladıkları göz önünde bulundurularak, bu zararlı ile bulaşık bir bölgede yapılacak mücadelenin üs tüste en az 5 yıl devam etmesi gerekir.
SALKIM GÜVESİ
Salkım güvesi yurdumuz bağlarının tümünün ekonomik öneme sahip bir zararlısıdır. Ürünü hem kalite hem de kantite yönünden etkiler.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler:
Sıcaklık ve orantılı nem bakımından Salkım güvesi larvalarının faaliyeti için daha ziyade asmanın iç ve alt kısımları uygundur. Bu nedenle asmayı askıya almak, aralamayı ve uç almayı asmanın iç kısmını havadar tutacak şekilde yapmak, bağı otlu bırakmamak, kış temizliğine önem vermek zararlının faaliyetini azaltmak bakımından yararlı olur
Kimyasal Mücadele:
Salkım güvesi ilaçlama zamanının saptanmasında eşeysel çekici tuzaklar, etkili sıcaklıklar toplamı, yumurta açılımının takibi, alacakaranlık sıcaklıkları ve fenolojik kayıtlar gibi yöntemlerden yararlanılır.
BOZKURT
Larvaları zararlıdırlar. Toprak içinde bir odacık hazırlayarak prepupa ve pupa dönemlerine girer.Kışı olgun larva halinde toprakta geçirirler. Havaların ısınmasıyla birlikte faaliyete geçen larvalar pupa olurlar. Pupadan çıkan erginler yumurtalarını bitki saplarına, yaprağa veya toprağa bırakırlar. Yumurtadan çıkan larvalar gündüz toprak içinde, bitki diplerinde kıvrık vaziyette durur, geceleri ise toprak yüzeyine çıkarak beslenirler. Larvalar bitkilerin tomurcuklarını ve taze sürgünlerin yapraklarını yerler.
Mücadelesi
a) Kültürel önlemler
Zararlının mücadelesinde toprağın işlenmesi çok sayıda larva ölümüne neden olur.
b) Kimyasal mücadele
Varlığı belirlendikten sonra yoğunluğuna bakılmaksızın kimyasal mücadele yapılır. Mücadelesinde zehirli yem kullanılır. Zehirli yem hazırlamak için 10 kg kepeğe 500 gr şeker ve uzmanlarca önerilen ilaçlardan birisi kuru kuruya karıştırılır. Daha sonra bu karışım sünger kıvamına gelene kadar su ile karıştırılır ve akşam üzeri sulama yapıldıktan sonra, dekara 5-8 kg olacak şekilde bitkilerin dibine homojen bir şekilde dağıtılır.
Önemli Elma Zararlıları
Elma içkurdu [ Cydia pomonella ( L. ) ]
Elma içkurdu başta elma olmak üzere armut, ayva, ceviz ağaçlarının en önemli zararlısıdır. Doğrudan meyvede zarar yapan larvalar, meyveleri delerek içlerinde galeriler açmakta, etli kısmını ve çekirdek evini yiyerek pislikler bırakmaktadır.
Bütün bunların sonucu olarak meyvelerin dökülmesine, ağaçta kalabilen kurtlu meyvelerin ise niteliğinin bozulmasına ve dolayısıyla elmanın piyasadaki değerinin düşmesine neden olmaktadır.
Mücadele yapılmayan bahçelerdeki zarar % 60-100 olabilmektedir. Ülkemizde elma üretim bölgelerinin her yerinde bulunmaktadır.
Elma içkurdu larvası
MÜCADELESİ:
Kültürel önlemler
- Öncelikle elma bahçelerinin, elma içkurdunun diğer konukçusu olan armut, ayva ve ceviz gibi meyve ağaçları ile karışık olarak kurulmamasına özen gösterilmelidir.
- Elma ağaçlarının altına dökülen meyveler toplanıp uzaklaştırılmalı, ambalaj ve depolama yerleri elma bahçelerinin kenarına kurulmamalıdır.
- Bahçenin sürümüne özen gösterilmeli ve ağaç gövdelerine haziran ayı başlarında oluklu
mukavvadan tuzak bantlar sarılmalı, bunlara gelen larvalar haftalık kontrollerle imha edilmelidir.
Kimyasal mücadele
Elma içkurdu mücadelesinde hedef her döle ait larva çıkışı süresince ağaçları ilaçlı bulundurarak yumurtadan çıkan larvaları meyve içine girmeden önce öldürmektir.Ancak bu mücadelede üründe %2' ye kadar zarar hoşgörü ile karşılanır.
Elma içkurduna karşı birinci döle 20 gün aralıklarla 2, ikinci döle karşı ise 1 olmak üzere toplam 3 ilaçlama yapılmakta ve genellikle bu uygulama yeterli olmaktadır
AKARLAR
Küçüktürler. Şekilleri yumurta veya armut biçimindedir.
Yapraklarda bitki özsuyunu emerek ve salgıladıkları zehirli maddeler nedeniyle zararlı olurlar.
Yapraklarda sarı kahverengi lekeler meydana gelir ve daha sonra bu lekeler birleşerek yaprağın kuruyup
dökülmesine ve dolayısıyla ürün kaybına neden olurlar.
Meyve verimi yıldan yıla azalır. Meyveler renksiz ve kalitesizleşir.
Kimyasal mücadele
Yapılan yaprak sayımlarında, akar sayısı yaprak başına ortalama 3-5 adet olunca kimyasal mücadele yapılır.
YAPRAK BİTLERİ
Yaprakbitleri genel olarak 1.5-3 mm boyunda, armut biçiminde küçük böceklerdir. Ağız parçaları sokucu emici yapıdadır. Anten adı verilen duyu organları ip şeklinde kısa veya çok uzundur. Vücutlarının arka kısmında bir çift tüp şeklinde uzantılar bulunur. Meyve ağaçlarının yaprak ve sürgünlerinde gruplar halinde bulunurlar.
Yaprakbitlerinin üç ana zararı vardır
1. Bitki öz suyunu emerek zarara neden olurlar
2. Tatlı madde salgılayarak fumajine neden olur
3. Virüsleri taşırlar
San jose kabuklubiti
Tanımı, yaşayışı ve zarar şekli
İç karantina listesinde yer alan San jose kabuklubiti meyve ağaçlarının çok önemli bir zararlısıdır. Bu zararlının ergin dişi bireyleri, yuvarlak, orta kısmı şişkince yaklaşık 2 mm çapında bir kabukla kaplıdır. Hareketli larvalar çok küçük ve sarı renklidir.
Başlıca armut, ayva, elma, erik, kiraz, şeftali gibi meyve ağaçları, süs ve orman ağaçlarında önemli zarara neden olmaktadır.
Ağaçların gövde, dal, sürgün, yaprak ve meyvelerinde bitki özsuyunu emerek beslenirler. Beslendikleri yerlerde kabuk bir bıçak ile dal eksenine paralel şekilde kesildiği zaman, altta kırmızı lekelerin görülmesi bu zararlının en tipik özelliğidir. Yayılması ve yaşayışını önleyici tedbirler alınmadığı taktirde fidan ve ağaçların zayıflamasına, yoğunluğun yüksek olması halinde ağaçların kurumasına neden olur.
Kültürel önlemler
Bu zararlının mücadelesinde kültürel önlemler çok önemlidir. Bunlar:Bahçelerde toprak işlemesi, sulama, gübreleme, budama tekniğine uygun olarak yapılmalıdır. Zararlı ile bulaşık ağaçlar kısa budamaya tabi tutulmalı, budama artıkları mutlaka yakılarak yok edilmelidir.
Önemli Kiraz Zararlıları
FİDAN DİP KURTLARI
Özellikle taş çekirdekli meyve ağaçlarında kök kabukları altında larva ve larva zararının olması, ağaçların kök boğazında ve civarındaki toprakta oval deliklerin görülmesi, ağaç altlarında sap dibinden yenmiş taze yaprakların bulunması, aşı gözlerinin veya taze sürgünlerin kemirilmiş olması bu zararlının varlığını gösterir.
Zararlıya karşı en etkili mücadele kültürel önlemlerdir. Ağaçların altında erginlerin saklanabileceği ot, çalı bulundurulmamalı, sabahın erken saatlerinde erginler toplanarak yok edilmelidir. Ayrıca ağaçların su ve gübrelemesine dikkat edilerek ağaçı kuvvetli bulundurmak gerekir.
Fidan dip kurtları
KİRAZ SİNEĞİ (Rhagoletis cerasi L.)
Erginlar sıcaklığa bağlı olarak mayıs ayında aylık ortalama sıcaklıklar 150C üzerinde olduğunda çıkmaya başlarlar. Çıkan erginler çiftleşlikten sonra dişiler vurma olgunluğuna gelmiş(ben düşmüş) meyveleri delerek yumurtalarını bırakırlar. Larvalar meyvelerin etli kısmında beslenerek meyvelerin zamanından önce dökümüne neden olurlar. Meyvelerin kalitesini düşürür. Kirazlardaki kurtlanma daha çok orta ve geç dönemde olgunlaşan çeşitlerde görülür. Kiraz mevsiminin aralıklı yağış ve sıcaklığın mevsim ortalaması veya üstünde olduğu yıllarda zarar oranı artar ve bu oran %80’e kadar çıkabilir.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler: Kurtlu kirazlar toplanıp, derin çukurlara gömülmeli, Toprak eylül,ekim aylarında işlenerek pupaların toprak yüzüne çıkarılıp ölmesi sağlanmalı,Özellikle uç dallarda bırakılan meyveler bulaşma kaynağı olabileceğinden hasatta ağaçta hiç meyve bırakılmamalı, ayrıca olgun meyvelerin aynı zamanda hasat edilmesine özen gösterilmeli
Kimyasal Mücadele: İlaçlamalara ilk ergin çıkışını takiben en geç 1 hafta içinde ve en erkenci çeşitte meyvelere ben düşmüş ise başlanır. İlaçlamalar ergin çıkış süresi ve ilaçların etki sürelerine göre,hasattan 7-10 gün öncesine kadar tekrarlanır.
KİRAZ SÜLÜĞÜ
Zararı: Larvalar yaprağın üst epidermisini yiyerek onu ince bir tül halinde bırakırlar. Yaprağın ince ve kalın damarları zarar görmez. Zararlının fazla olduğu durumlarda ağaçlar yapraklarını tamamen kaybedebilir.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler: Sonbaharda yapılacak bir toprak işlemesi ile toprakta koza içindeki larvaların bir kısmının ölmesi sağlanır. Daha önceden bulaşık olduğu bilinen
bahçeler nisan ayı sonunda kontrol edilerek mayıs ayında larvalar görülür görülmez ilaçlamaya geçilir. Larvalara karşı 13-15 gün ara ile 2 ilaçlama yapılması yararlıdır.
ARMUT KAPLANI
Zararlı yaprakların özsuyunu emerek, yapraktaki klorofıli yok eder, sarımsı beyaz lekelerin meydana gelmesine neden olurlar. Yaprağın alt yüzünde küçük damlacıklar halinde biriken pislikleri ve salgıladıkları tatlımsı maddeler yaprağın solunum yapmasını engeller ve yapraklarda yanıkların meydana gelmesine sebep olur. Yoğunluğun yüksek olduğu durumlarda ağaçlar iyi gelişemez, sürgünler tam olgunlaşamaz, meyveler küçük ve kalitesiz olur.
Mücadelesi
İlkbaharda kışlaklardan çıkan ergin sayısı yaprak başına ortalama 0.5-1.0 adet ise mücadeleye karar verilir.
YAPRAKBİTLERİ
Yaprakbitleri armut biçiminde küçük böceklerdir. Meyve ağaçlarının yaprak ve sürgünlerinde gruplar halinde bulunurlar.
Yaprakbitlerinin üç ana zararı vardır
1. Bitki öz suyunu emerek zarara neden olurlar
2. Tatlı madde salgılayarak fumajine neden olur
3. Virüsleri taşırlar
Mücadelesi
Çoğalmalarını engellemek için yabancı ot mücadelesine önem verilir, bahçe yakınında ve içinde yaprakbitlerine duyarlı bitkilerin yetiştirilmemesine özen gösterilir.
KIRMIZIÖRÜMCEK
Kırmızıörümcekler çıplak gözle zor görülecek kadar küçüktürler. Şekilleri yumurta veya armut biçimindedir.
Yapraklarda bitki özsuyunu emerek ve salgıladıkları zehirli maddeler nedeniyle zararlı olurlar. Yapraklarda sarı kahverengi lekeler meydana gelir ve daha sonra bu lekeler birleşerek yaprağın kuruyup dökülmesine ve dolayısıyla ürün kaybına neden olurlar.
Meyve verimi yıldan yıla azalır. Meyveler renksiz ve kalitesizleşir.
Kimyasal mücadele
Yapılan yaprak sayımlarında, akar sayısı yaprak başına ortalama 3-5 adet olunca kimyasal mücadele yapılır.
YAZICI BÖCEKLER
Yazıcıböcek saldırısına uğramış bir dalın kabuğu kaldırıldığında, 2-3 cm boyunda kısa bir ana galeri ve içi odun tozu ile dolu 10-20 cm uzunluğunda bir çok eğri galerinin varlığı görülür. Bakımsız ve zayıf ağaçlara saldırdıkları gibi, bunların yine daima zayıf dallarını tercih ederler. Beslenme düzeni bozulan dalcıklar kurur.
Kuru dalları bulamadıkları zaman sağlam dallara da gelirler. Böyle dallar hafif bir rüzgarla çabucak kırılabilir. Ağacın gelecek yıllardaki meyve verimi düşer. Saldırdıkları ağaçları 2-3 yıl içinde kuruturlar.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler:
Yazıcıböceklere karşı en etkili mücadele yöntemidir. Daha çok zayıf ağaçları seçen bir zararlı olduğundan ağaçların budama, gübreleme, sulama ve toprak işlemesi ile kuvvetli tutulması gerekmektedir.
Mekanik Mmücadele: Budama artıkları bahçeden en az 2 km uzaklaştırılmalıdır. Bu artıkları yakacak olarak kullanılacaksa bir yere yığılmalı, bu yığınlara çoğalmak üzere gelen böceklerin talaş çıkardıkları görüldüğünde dal yığınları ilaçlanmalıdır.
Fasulyede Yeşilkurt, Kırmızı Örümcek, Tohum Sineği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder